10 Temmuz Dünya Hukuk Günü

10 Temmuz tarihi, ülkemizde Dünya Hukuk Günü olarak geçiyor. Hukukun anlamı çok geniş olmakla birlikte aynı zamanda günümüzün bireysel ve toplumsal hayatı yönünden yaşamsal önem taşıyor. Milletlerin, halkların, toplumların, ülkelerin yani ne kadar sosyal birlik birimi varsa tamamının temel yaşam ihtiyaçlarını giderme biçimleri farklılık gösterebilir ancak hukuk temelinde hepsi için evrensel ve ortaktır. Kökeninde hak ve adaleti simgeleyen hukuk, insanların geçmişini, şimdisini ve geleceğini doğrudan etkiler. İşte böylesine önemli bir konuyu merkezine alan 10 Temmuz Dünya Hukuk gününde bu dünya gününün hikayesi ile hukuk hakkındaki kavram ve ihtiyaçlara bir göz atalım.

10 Temmuz Dünya Hukuk Günü Ne Zaman Kabul Edildi?

Bu sayfalarda pek çok özel günün kutlamasına binaen yazılar yayınlanıyor. Bunlardan bazıları çeşitli sivil girişimlerce belirlenen dünya günleri olurken kimileri de BM Dünya günleri kapsamında oluyor. 10 Temmuz Dünya Hukuk günü ise içinde Dünya kavramını ifade eden ama Türkiye’ye özel bir gün hem de sivil girişimlerle değil resmi olarak. Bu günün hikayesi ise şöyle. 1967 yılında Cenevre’de Hukuk yoluyla Dünya Barışı konulu konferansların üçüncüsü yapılır. Hukuk yoluyla Dünya Barışı gibi esasen oldukça etkileyici ve önemli olan bu konferansların bu üçüncü toplanması da 10 Temmuz tarihinde gerçekleşir. Bu duruma istinaden de Resmi Gazete arşivinde 6/8479 Karar sayısı ile aşağıdaki şekli ile yayınlanan karar ile 10 Temmuz tarihi Türkiye tarafından Dünya Hukuk Günü olarak kabul ediliyor. “10 Temmuz 1967 tarihinin memleketimizde «Dünya Hukuk Günü» olarak ilân edilmesi; Dışişleri Bakanlığının 23/6/1967 tarih ve 751.231- EMKY/2-307 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulunca 5/7/1967 tarihinde kararlaştırılmıştır.”   O tarihte yani 1967 yılında Süleyman Demirel’in başbakanlığını yaptığı hükümet böyle bir inisiyatif alarak 10 Temmuz tarihini bu şekilde onore ediyor. Hukukun üstünlüğü, hukukun evrenselliği, hukuk sisteminin tarafsız ve bağımsızlığı ile adaletin eşit ve şeffaf olmasının değeri gibi tariflerin bugün tüm dünyada herkes tarafından dillendirilmesine karşın adına Dünya ibaresi koyarak özel bir Hukuk günü kutlanmasını Türkiye gerçekleştiriyor. Hem de 1967 yılından beri yani 52 yıldır. Çok detaylı bir araştırma ile başka ülkelerde de bu alanda bir kutlama olup olmadığı elbette keşfedilebilir ancak Türkiye’de böyle bir girişimin olması oldukça sevindirici. Hukuk gününü madem Türkiye 52 yıldır kutluyor öyleyse Hukuk kelimesinin kökeni, Hukukun anlamı ile işleyişi ve Türkiye’deki sisteme verilerle bir göz atalım.

Hukuk Nedir? Hukuk Kelimesinin Kökeni

Hukuk kelimesi, Arapça bir kelime. Yani, dilimize Arapça’dan aynen geçmiştir. Anlamı ise haklardır. Türkçe’de kullanılan hak kelimesi, aynı anlamı ile Arapça’da Hakk şeklindedir ve Hukuk da bu kelimenin çoğuludur. Yani sıkça kullanılan hak, hukuk ikilemesi esasen hak ve haklar anlamı taşıyor. Elbette Türkçe’de hukuk bir bütün sistemi ifade ediyor. O sistem de bir anlayışı ifade etmekte. Genelde hukuk ve adalet kelimeleri aynı anlamı taşıyor gibi algılanır. Aslında bu iki kavramın birbirinden farkını doğru anlamak ve ona göre bir pozisyon almak gerekir. Adalet, ortaya çıkan sonucu gösterirken hukuk bu sonuca giden yolu tarifler. Yani, bir ülkenin hukuk sistemi, adaletinin nasıl olacağını tayin eder. Bir başka kavram ise yargıdır. Modern demokratik cumhuriyetlerde devletin yurttaşlar adına elinde tuttuğu 3 ana güçten biri olan yargı ise hukuk sistemini işleten organizasyondur. Dolayısıyla yargı sisteminin adalet pozisyonunu hukuk tayin eder. Hukuk aynı zamanda bugün bir akademik kürsüdür yani sosyal bilim alanındadır. Yine dünyanın hemen her yerinde yargı sistemi içinde yer alan hakim, savcı ve avukatların tamamı akademik hukuk eğitimi alarak meslek ehliyetine sahip olurlar. Bu tanımları yaptıktan sonra şimdi de Türkiye’de yargı sistemi işleyişi, kurumların görevleri ve buna bağlı önemli rakamlara bakalım. 

Türkiye Yargı Sistemi ve Güncel Rakamlar

Çok yüksek bir çoğunluğun hakim, savcı ve avukat tanımlarına aşina olduğunu kabul ediyoruz. Bu meslek unvanlarına sahip olan kişilerin tamamı üniversitelerin Hukuk fakültelerinden Hukukçu unvanı ile mezun olurlar ve devamında kendi seçimleri doğrultusunda mesleklerine yön vererek ilgili yeterlilik ve sınavlarla hakim, savcı ya da avukat olarak devam ederler. Peki, sürekli duyduğumuz yargı makamlarının organizasyonu nasıl? Avukatların resmi statüsü vardır ama devlet memuru olarak çalışmazlar. Hakim ve savcılar ise devlet bünyesinde bağımsız yargının mensubudurlar. Dolayısıyla devletin tüm yüksek yargı makamları ile kurullarında hakimler görev alırken savcılar da yargı sistemi içinde yer alan Cumhuriyet savcılıklarında kamu adına dava açma hakkına sahip kişilerdir. Özet olarak adli vakalar savcı tarafından davaya dönüştürülür, avukat tarafları temsilen dava sürecinde yer alır, kararı hakim verir. Bu bağlamda Türkiye’ye dair rakamları vermeden önce son olarak yargı sisteminde yer alan mahkemelerin de tanımını yapalım. Bu noktada, Asliye, Sulh, Ağır Ceza, Vergi, İş mahkemeleri gibi yurttaşın konusuna bağlı olarak Cumhuriyet savcılığı tarafından yönlendirileceği mahkemelerin devamında karşımıza çıkan ya da onları kapsayan üst yani yüksek mahkemeler ile kurumlara bakalım. Anayasa Mahkemesi: Anayasa Mahkemesi, kanunların, KHK’lerin, TBMM İç tüzüğü’nün Anayasa’ya uygunluğu ile  dokunulmazlığın kaldırılması ve milletvekilliğinin düşürülmesine dair TBMM kararlarını denetlerken siyasi parti kapatma davalarını karara bağlar ve partileri mali yönden denetleyip, Yüce Divan olarak da görev yapar. Anayasa ile kendisine verilen tüm görevleri yerine getiren yüksek mahkemedir. Yargıtay: Yargıtay, adli yargıya bağlı mahkemelerin vermiş olduğu kararların son inceleme merciidir. Bu anlamda Yargıtay en üst yargı organı ve temyiz yani itiraz başvurusu mahkemesidir. Sayıştay: Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetleyen Sayıştay, elde ettiği sonuçları Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar halinde sunar. Kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetler, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan konuları, kesin hükme bağlar. Danıştay: Danıştay, Anayasanın 155’inci maddesine göre, yürütme organına yardımcı bir inceleme, danışma ve karar organıdır. Bunun yanında yönetimin yargı yoluyla denetlenmesinde etkin ve önemli görev yapan bir yargı kurumudur. Yüksek Seçim Kurulu: Tüm seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten, aynı zamanda da seçimlerin yargısal denetimini sağlayan Yargıtay ve Danıştay'ın içinden çıkan hakim üyelerden oluşan, üst yargı makamıdır. Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK): Hakimler ile savcıların atamalarını yapan, Adalet Bakanı’nın başkanlık ettiği yüksek kurul. Türkiye Barolar Birliği: Türkiye Barolar Birliği, avukatların kayıtlı olmaya mecbur oldukları bütün baroların katılımıyla oluşan, kamu kurumu niteliğinde, tüzel kişilik sahibi bir üst meslek kuruluşudur.

Türkiye’de 2018 yılı itibariyle adli savcılıklara 9 milyon 252 bin dosya geldi. Bu dosyaların %45’i karara bağlandı. 80 Milyon nüfuslu bir ülke olarak nüfusun 10’da biri civarında dava dosyası söz konusu ve bunların yarısından azı aynı yıl içinde karara bağlanabiliyor. Bu iş yükünün hafiflemesi adına hakim alımları yükseltildi. Buna göre Türkiye’deki toplam hakim sayısı 8 bin 229 oldu. Hakim başına düşen yıllık dava sayısı ise 806 oldu. Toplam savcı sayısı ise 12 bine yakın. TBB verilerine göre 2017 yılı sonu itibariyle 106 bin civarında. Bu rakamların toplamına bir de sistemin tüm personeli dahil edildiğinde yaklaşık 300 binin üzerinde bir hukuk ailesinden bahsedebiliriz. İşte  her geçen yıl büyüyen ve ihtiyaçları karşılamaya dönük olarak yasama bağlamında her daim gündem olan hukukun; her zaman evrensel, eşit ve adil bir biçimde tecelli etmesi dileğiyle 10 Temmuz Dünya Hukuk günü kutlu olsun diyoruz.  

07.07.2021