29 Nisan Dünya Dans Günü

29 Nisan Uluslararası Dans Günü, dansın hayatımızı olumlu yönde etkilediğini gösteren ve imleyen, önemli bir kutlama günüdür. İnsan vücudunun hareket etme güdüsü ve yeteneği zamanla müzikle etkileşime girerek kendini sanatsal olarak ifade etme biçimine büründü ve bunu da dans aracılığıyla yapmaya başladı.  Bilinen insanlık tarihinin en eski anlarından itibaren dans; eski ritüellere, manevi toplantılara ve sosyal olaylara eşlik etti. Trans halinin, manevi güç, zevk, ifade, performans ve doğayla, tanrılarla etkileşimin bir kanadı olan dans,  hikayelerini bir nesilden diğerine aktarmak, doğayla uhrevi bir ilişki kurmak, kutlama yapmak, savaşa hazırlanmak gibi birçok gerekçeyle insanoğlu tarafından performe edildi.  Ve buna göre birçok bilim insanı, dansın erken insan uygarlıklarının gelişmesinin temel faktörlerinden biri olduğunu vurgular.

Dansın Tarihçesi

Dansın ilk anlatım araçlarından olduğu söylenebilir. İnsanoğlu kültür üretimini gerçekleştirirken özellikle dini ayin ve ritüellerde dans vazgeçilmez bir öğe idi. Dans, doğum, evlenme, ölüm gibi, törenlerde de bir kutsama, arınma, tanrılarla iletişim aracı olmuştur. Dans, yer ve zaman içinde insan vücudunun ustalıklı olarak kullanıldığı, yegane enstrümanın insan vücudu olduğu tek sanattır. Bütün insanlıkta vardır. Ancak evrensel olan dans olgusudur. Çünkü, yukarıda belirtildiği gibi dans kültürlerin ürünüdür. Dansın varlığının en eski kanıtı, avcılık, doğum, dini törenler, mezarlar ve en önemlisi ortak içki ve dans sahneleri gösteren Hindistan'da bulunan 9000 yıllık mağara resimlerinden geliyor. Dansın kendisi, günümüzde bulunabilecek net bir şekilde tanımlanabilen arkeolojik eserler bırakamadığı için, bilim insanları ikincil ipuçları, yazılı sözler, taş oymalar, resimler ve benzeri eserler, kalıntılar içinde dansın izini aradı. Ancak dansın modern bir kültüre daha yaygın bir şekilde dağıldığının kayıtları Antik Yunanistan, Çin ve Hindistan'da bulunabilir.  Tüm bu eski danslar zamanla gelişmiş ve nihayetinde sırasıyla çeşitli Roma ve Avrupa Orta Çağ danslarına, geleneksel Çin danslarına ve diğer geleneksel danslara dönüşmüştür. Avrupa Rönesansı’ndan sonra müzik ve dans tarihi kendisine katılan yeniliklerle giderek daha da gelişti ve parladı.  Öyle ki insanın seyahat etme kolaylığı ve göç hareketleri arttıkça zamanla bu geleneksel danslar, birçok yerel kültürle sentezlenerek bugün hala popüler olan, breakdance, flamenko, hip hop, caz, Latin dansı, salsa, tango…vb. gibi sayısız yeni dans türünü oluşturdu. Ancak arkeolojik bulgular bize dansın bugünkü biçimlerine ulaşırken geçirdiği aşamaların başlangıcında dinsel ritüellerin olduğunu söylüyor. Örneğin, Eski Mısır’dan günümüze kadar ulaşan anıtlardan, rölyef ve resimlerden öğrendiğimiz bu ulusun oldukça ileri düzeyde müzik ve dans sanatına sahip olduğu anlaşılır. Eski Mısırlılar’da dansın dinsel törenlerde, bolluk için düzenlenen şenliklerde yapıldığı görülür. Cenaze törenlerinde ise maskeler takarak adına ölüm dansı denilen dansı icra ederlerdi. Hatta cenazelerde, kadınların yas tutanlarının kederi için dans ettiği yine günümüze ulaşan bilgilerdendir.  M.Ö 8. yüzyılda Yunan tapınaklarında ise kutsal günler, tapınak bakireleri tarafından dansla açılırdı. Dans, birçok Yunan ve Roma dini töreninin önemli kısımlarını temsil ediyordu. Bununla birlikte bu antik çağlardaki tüm danslar dini amaçlar için tasarlanmamıştır. Sıradan insanlar, dans, kutlama, eğlence, baştan çıkarma ve çılgınlık coşkusu havası uyandırmak için dansı kullandılar. Yunan şarap tanrısı Dionysos (ve daha sonra Roma tanrısı Bacchus) onuruna düzenlenen kutlamalar birkaç gün boyunca dans etmeyi içeriyordu. Eski Mısır resimleri ise birçok müzisyenin desteklediği varlıklı erkek kalabalığı için dans eden, az giyimli kız grubunu gösterir. Bu tür bir eğlence, Orta Çağ’a kadar ve Bale'nin zengin sınıfın bir parçası haline geldiği Rönesans'ın başlangıcına kadar devam etmiştir. Festivallerden çıkan eğlence ve hikaye aktarma amaçlı halk danslarının yolu ise baleye kadar uzanır.  Fransa kralı ile evlenen İtalyan Catherine de Médicis dans kültürünün İtalya'dan Fransa'ya geçişini sağlar ve bir düğün kutlaması için bugünkü anlamıyla tarihin ilk bale gösterisi olarak anılan Balet Comique de la Reine'i organize ederek, ilk dramatik bale gösterisine 16. Yüzyıl’da imzasını atmış olur.  Dansın, Asya'daki en eski kökeni ise M.S 1. yy’da Hindu tapınaklarındaki rahibelerin dansı olarak bilinen Bharata Nhatyam dansı olarak bilinir. Eski Anadolu’da ise iki bin yıldan fazla bir süre boyunca çeşitli uygarlıkların - Hititler, Yunanlılar Frigler, Lidyalılar, Bizanslılar- kültürlerinden unsurlar içeren yüzlerce halk dansı vardır. Peki dansın kültürel bir kostüm olmasının hikayesi nasıl bir gelişme izlemiş de dünyaca kabul gören bir kutlama günü ilan edilmiş? Dansın profesyonel bir sanat formu olarak tanınmasını sağlamak, dansın kültürel görüngülerini öne çıkarmak ve bu büyüleyici sanata hayatlarını adamış sayısız insana övgü olarak 29 Nisan 1982 yılında Uluslararası Dans Günü kabul edildi.  Dans gününün Nisan’ın 29’unda olmasının nedeni modern balenin yaratıcısı ve 19. yüzyılın anlatı balelerinin öncüsü olan Bale D'action'ın yaratıcısı olarak kabul edile Fransız dansçı Jean-Georges Noverre’nin doğum günü olmasıdır.

Dans Hakkındaki Gerçekler

-Dans, sağlığa çok faydalıdır. Kalp ve kan damarı hastalıklarını önleyici etkiye sahiptir. -Duruş ve kilonuzu geliştirir, stresi ve gerginliği azaltır, -Sürekli müzik varlığından dolayı beyin fonksiyonlarını geliştirir ve dans partnerleri arasındaki ilişkiyi geliştirebilir. -Dans ederken sıkı bir kafa pozisyonu sağlama gereği nedeniyle, doktorlar periferik vizyonlarını geliştirmesi gereken hastalar için dans kullanımını sıklıkla tavsiye ederler. -Vücutlarına olan yüksek fiziksel talep nedeniyle, çoğu profesyonel dans 30'lu yılların ortalarında dans etmekten emekli olur. -Ünlü modern dans Cha-Cha, Küba'dan geliyor. -Uzun etekli kadın dansları dizisi ile gerçekleştirilen ünlü  cancan dansı 1830'lu Paris balo salonlarından kaynaklanmaktadır. -Tap dansının kaynağı Afrika kölelerinin danslarından geliyor. Kuzey Amerika’ya gelişleri bu dansı batı izleyicilerine tanıttı. -1920'lerde ve 1930'larda metal musluk ayakkabılarıyla dans etmek Amerika Birleşik Devletleri'nde popüler oldu. O zaman ki en ünlü dansçı dansçılardan biri, bu dans tarzını Hollywood filmlerine katmakta aracı olan Nicholas kardeşlerdi. Fred Astaire, Ray Bolger ve Gene Kelley gibi ünlü film yıldızları, dünya çapındaki izleyicileri büyülemek için tap dansı stilini kullandı. -Hindu dininin dansla müzikle çok yakın bir ilişkisi var. Bu bağlantı en görünürde hepsi dansı kutlayan sayısız Bollywood filmlerinde görülebilir. -Dans tarihinin manzarasını tamamen değiştirmeyi başaran danslardan biri de polka! Atlamak  ve dönüş yapmaktan hoşlanan genç kadınların odaklandığı bu enerjik dans, 19. yüzyılın ortalarında dünyayı sardı. -Dans, her yaştan insan için büyük fiziksel egzersizi temsil eder. 2 ila 102 yaş arasında güvenle uygulanabilir. -İlk balo salonu dansı İtalyan Viyana Valsi’dir. -Brezilya’ya 300-400 yıl önce getirilen Afrika kölelerinin dövüş sanatları yapması yasaklandı. Bu nedenle, bugün capoeira olarak bilinen dans ve dövüşün karışımını geliştirdiler. -Breakdans, ilk olarak 1970'lerin New York şehrinin Bronx bölgesinde savaşan Afro-Amerikan sokak çeteleri arasında savaşmanın "daha az ölümcül" bir şekli olarak yaratıldı. Bu dans şekli 1990'lı yıllarda dünya çapında popülerlik kazandı. Popüler kültürde dans futbol kadar insanların hayatında kitlesel bir öneme sahip değilse düğünde, bayramlarda, her türlü kutlamada ya da kutsamada ve sevinçte bizzat kullandığı bir olgudur ve dans etmek hala bildiğimiz en etkileyici iletişim biçimlerinden biridir. Dans, hem profesyoneller hem de amatörler tarafından paylaşılan ve dünyanın her yerinde eğlenilen bir eylemdir. Dans tarihsel serüvenin kutlamak ve tüm kültürler üzerindeki anıtsal yerini tanımakla ilgili olan Uluslararası Dans Günü’nde dansa kalkan her insanın, dans sayesinde hayatın güzelliğine ve yaşamanın hazzına varmasını dileriz. 

07.07.2021