3 Ekim Türk Dünyası Günü – Türk Dili Konuşan Ülkeler

Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında herkesin bildiği gibi Türki devletler ve Türki halklar var. Türklerin ilk çıkış ve göç öncesi yerleşim bölgesi olan Orta Asya ve Hazar kıyılarında bulunan bu halklardan bazıları tam bağımsız bir devlet konumunda bulunurken bazıları da ülkelere bağlı özerk yönetim biçiminde varlığını sürdürüyor. 3 Ekim 2009 tarihinde Türkiye ile birlikte Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan devletleri arasında imzalanan “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin Kurulmasına Dair Nahçıvan Anlaşması” ile anlaşmanın tarihi olan 3 Ekim, Türk Dünyası Günü, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği günü olarak kabul edildi. 2010 yılından beri de gelişerek ve yeni ülkelerin katılımı ile 3 Ekim tarihi bu şekilde kutlanırken süreçte kültürel, sanatsal ve bilimsel çalışmalar devam ettiriliyor. 3 Ekim Türk Dünyası günü vesilesiyle Türk dili konuşan ülkeler, halklar ve devlet yapıları ile söz konusu coğrafyanın nicel büyüklükleri ve tarihselliklerine bir göz atalım.

 

Türk Dili Konuşan Ülkeler Hangileri

Öncelikle Türkçe yerine Türk dili şeklinde bir kullanımın olmasının nedeni, Türkçe isminde bir dilin bugün sadece Türkiye’de resmi olarak konuşulmasıdır. Keza Türk dili konuşan ve Türk dünyası gibi tanımlar da Türk etnisitesinin yanında diğer etnisiteler için de yanlış bir anlam çıkmaması içindir. Öncelikle bu konuya yakından bakalım. Kazakistan’da yaşayan çoğunluk halk kendisini Kazak olarak tanımlarken dilini de Kazakça olarak isimlendirir. Diğer Türki Cumhuriyetler de öyle. Ancak bu devletlerin Türki olarak genel bir ifadesinin olmasına da itiraz yoktur keza bu bir kökeni ifade eder. Türk halkı ve Türk kimliği ifadeleri ise bugün doğrudan Türkiye’de karşılık bulan ifadeler. Ancak; dil, kültür, köken anlamında ortak bir tarih yani Orta Asya’da Milattan öncesine denk gelen medeniyetlere işaret ediyor. Bu nedenle bugün Türkiye’de kullanılan Türkçe’nin kimilerince Öz Türkçe olarak ifade edilen kelimelerinin çok daha az ses ve anlam değişiklikleri ile Kazakistan’dan Azerbaycan’a ve bugün Rusya Federasyonu’na özerk cumhuriyetlere kadar Hazar Denizi coğrafyasında bulabilirsiniz. Türkiye’de konuşulan Türkçe’nin içinde daha önceki pek çok yazımızda değindiğimiz gibi Osmanlı ve Selçuklu dönemi etkisiyle Arapça ve Farsça kökenli sözcükler çok fazla yer alır ama ana eksen ile temel sözcük dizilimi ile kuralları Türk diline aittir. Bugün Türk dili temelinde tariflenen tam bağımsız ya da özerk ülkeler ise şöyledir: Türkiye Azerbaycan / Nahcivan Türkmenistan Kazakistan Kırgızistan Özbekistan Tacikistan KKTC Tataristan, Başkurdistan, Altay, Saha, Tıva, Hakas Cumhuriyeti ve Gagavuz Bölgeleri

 

Türk Dünyası’nın Coğrafi Büyüklüğü ve Değeri

Türk dünyası olarak değerlendirilebilecek ülkeler grubunu yukarıda toplu olarak göstermeye çalıştık. Bu ülkelerin coğrafi yerleşimlerine bakıldığında ise Türkiye’nin yer aldığı Akdeniz- Doğu Trakya – Anadolu ve Kuzey Mezopotamya’dan Kuzey Kafkaslar üzerinden Hazar Denizi (Gölü) çevresi ve Orta Asya içlerine kadar bir bütünlük görülebilir. Burada Türk dilinin konuşulduğu coğrafyanın birbirinden kopuk değil Avrasya bölgesinde birbirleriyle komşu bir bütünlükte olması da kültürel iş birliği temelinde ilişkilerin geliştirilmesi açısından çok büyük bir avantaj. Bu anlamda söz konusu devletlerin içinde yer alan tüm etnisite ve kültürleri de kapsayan ve tamamen bu coğrafyaya ait bir gelişme hamlesi fırsatı var. Türklerin de devlet yönetimleri sayesinde kuracakları iş birliği, ekonomik, stratejik ve kültürel yönden bir liderlik şansı veriyor. Türk dili konuşan ülkelerin toplam yüz ölçümü 6 Milyon kilometrekareye yakındır ve toplam nüfusu ise 150 Milyon ve üstündedir. Özellikle Kazakistan ve Hazar Çevresi de dikkate alındığında petrol, doğalgaz kaynakları yönünden zengin olan Avrasya coğrafyasının Anadolu, Mezopotamya ve Akdeniz de hesaba katıldığında stratejik ve ekonomik değeri, küresel anlamda oldukça yüksek. Sovyetler Birliği çatısı altında Sosyalist Özerk Cumhuriyet olarak varlığını sürdüren Türki devletler, SSCB’nin yıkılması sonrası 1991 yılında arka arkaya bağımsızlıklarını ilan ettiler. Soğuk Savaş döneminde NATO üyesi olan Türkiye ile bu anlamda politik yönden uzak kalan Türki Cumhuriyetler, 1980’li yıllarda Başbakan ve ardından Cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal döneminde geliştirilen ilişkilerin devamında 2000’li yıllarda daha güçlü köprüler kurmaya başladı. 1990’lı yıllara kadar gelen 20. Yüzyıl sürecinden dolayı kullanılan Kiril alfabesi gibi pek çok alanda Rus etkisinin devam ettiği Türki devletler ve halklar, artık Türkiye ile daha yakın ilişkiler kuruyor.

 

Türk Dünyası ve TÜRKSOY

Bu ilişkiler için en dikkat çeken örneklerden biri de TÜRKSOY isimli oluşum. 1993 yılında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türkiye Kültür Bakanları tarafından imzalanan bir anlaşma ile kurulan TÜRKSOY, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı olarak yoluna devam ediyor. TÜRKSOY isminin açılımı ise Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi olarak belirlenmiş ancak şu anda yeni ismi Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı. Üye ülkelerin Kültür Bakanlıklarından ayrılan paylarla bütçesini oluşturan teşkilat, yaptığı ve düzenlediği etkinlikler için de ilgili sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden destek de alıyor. Bu etkinliklerin en öne çıkanı ise her yıl üye ülkelerden birinin bir kentinin Türk Dünyası başkenti olarak belirlenmesi. Türkiye’den 2013 yılında Eskişehir ve 2018 yılında ise Kastamonu Türk Dünyası kültür başkenti ilan edildi. 2019 yılında ise Türk Dünyası Kültür başkenti Kırgızistan'ın Oş kenti oldu. Bu tür kurumsal ve sürdürebilir çalışmalarla halkların yakınlaşması, kültürel alışveriş ve ortak tarih yönünde önemli gelişmeler sağlanmaya devam ediliyor. 

 

Türk Dili ve Özellikleri

Türk Dili konuşan ülkeler günü denildiğinde ortak dil olarak vurgu yapılan dilin teknik anlamda ne olduğuna ve özelliklerine de bakalım. Öncelikle bir dilin varlığının, o dilin yazma ve okuma aktarımı için gerekli olan alfabeden bağımsız olduğunu hatırlatalım. Dünya üzerinde kullanım sıklığı olarak baskın olan Latin, Arap, Kiril, Çin alfabelerinin pek çok ülke tarafından kullanıldığını biliyoruz. Her dilin kendine özgü alfabe yapısı vardır ancak orijinal olmayan bir alfabe kullanılıyorsa da her dil kendi ihtiyacı olan ilave sesleri o alfabeye eklemiştir. Bugün Türk Dili konuşan ülkeler arasında ağırlıklı olarak Latin ve Kiril alfabeleri kullanılıyor. Ancak dil ortaklığını bu durum bozmuyor. Türkiye’de kullandığımız “Hoş geldiniz” Kazakça “қош келдіңіз” olarak karşılık buluyor. Latin harfleri ile ifadesi ise “Koş Keldiniz” dir. Ural – Altay dil ailesinin Altay kolundan olan Türk dilinin ortak özelliği sondan eklemeli bir dil oluşu, sözcüklerin dişi – eril farkı olmayışı ve yapım – çekim eklerinin sözcük köken anlamını değiştirmeyişidir. Türki Cumhuriyetler, Kıbrıs ve Türkiye’nin yanı sıra bu özelliklerin Macarca’da da olduğunu ayrıca belirtelim. Macaristan da son Türk dünyası buluşmalarına gözlemci olarak katılıyor. Türk dili ve kültürünün tüm kültürler gibi değerinin bilinerek gelişmesi umuduyla 3 Ekim Türk Dünyası, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü kutlu olsun diyoruz.

07.07.2021