30 Haziran Dünya Sosyal Medya Günü: Yeni Dünyanın Şifresi

Bu yazıyı şu anda okuyorsanız %98 ihtimalle en az bir adet sosyal medya hesabınız ve yine aynı ihtimal oranında bir akıllı telefona sahipsiniz diye düşünüyoruz. Sosyal ve medya kelimeleri, iki ayrı kavram olarak yani insanlarla bir araya gelmek, yeni kişiler tanımak anlamındaki sosyallik ile yazılı ve görsel basın anlamına gelen medya, adeta bir mucize evlilik yaparak hayatımızın vazgeçilmezi haline geldiler hem de ortalama 10 yıl gibi bir sürede. 30 Haziran tarihi de her yıl bu müthiş güce sahip olan olguya istinaden Dünya Sosyal Medya günü olarak kutlanıyor. Aslında sosyal medya hayata öyle bir nüfuz etmiş durumda ki her gün sosyal medya günü desek abartmış sayılmayız.

 Sosyal medyanın bugün ne denli önemli bir güç haline geldiğini bir yazı konusu olarak değerlendirmek, en başta bu devasa mecranın bizzat kullanıcısı olan okuyuculara bir haksızlık olacaktır keza o gücün hepimiz bir bileşeneyiz. Büyük toplumsal hareketlerden siyasi olaylara, güncel gelişmelerden kişilerin özel hayatının en gizemli detaylarına kadar her konuda en büyük itici güç olan sosyal medya, çağımızda her meslekten her uzmanlıktan ve her kesimden insanın bir şekilde yer alma zorunluluğu hissettiği bir yer. Biz de sosyal medya gününde hayatımızın merkezinde yer alan sosyal medyanın kısa tarihsel yolculuğuna çıkalım ve ülkemiz ile ilgili rakamlardan bahsedelim.

ICQ, Yonja Derken Facebook ve Olaylar Gelişir

1990’lı yılların başlarında internet, kademeli olarak insanların hayatına girmeye başladı. Türkiye’de 1995 – 96 yıllarına ortalama olarak tekabül ediyor. Burada bir virgül koyup yeniden günümüze gelelim ve bu yıldan bir hesap yapalım. 2019-1995 arası, 24 yıl ediyor. İnsanlığın gelişimi açısından bakıldığında 24 yıl gibi kısa bir sürede çok yavaş bir hızla bağlanan, tam olarak ne işe yarayacağı herkesçe çok anlaşılamayan internet teknolojisi, herkesin cebinde gezdirip yalnızca konuşarak saniyeler içinde istediği bilgiye ulaşabildiği bir noktaya ulaştı. İnternet teknolojisinin erişilebilirliği ve hızının bu denli gelişmesini vurgulamamızın nedeni, interneti yazımızın konusu olan sosyal medyanın kendisine temel almasıdır. Dolayısıyla internetteki bu ileri yönde ve yüksek ivmeli gelişme, sosyal medyayı da aynı hızın daha da ötesine taşımış durumda.  90’ların başında internet ile başlayan ICQ, Mirc” gibi “Chat” yani sohbet programları hayli ilgili toplamıştı. Hatta bu günlerin habercisi niteliğinde interneti kullananların en fazla payı bu sohbet programlarındaydı. Devamında daha gelişkin özelliklerle MSN isimli bir başka chat programı, hakim olmaya başladı. O yıllarda ayrıca GSM yani cep telefonu teknolojisi de gelişmeye devam ediyordu ama bugün adına akıllı telefon ya da akıllı cihaz ismi verilen özelliklerde ürünler yoktu. Bu esnada hem internet hem de cep telefonu teknolojilerinde paralel yürüyen bu gelişmeler, bilişim ismi ile anılmaya başlandı. Bunu belirtmemizin nedeni, bu kavramın bu iki kulvarın birbirleriyle bütünleşik bir yerden ilerleyeceğinin ve oluşacak zeminin üzerine de sosyal medyanın kurulacağının habercisi olmasıdır. 2000’li yıllara girildiğinde ise Yonja ve benzeri siteler kendilerini göstermeye başladı. Daha önceki sohbet sitelerinde başlayan dosya alışverişi, fotoğraf koyma ve yükleme özelliklerini ilerleterek kullanıcıların profillerinde kişisel bilgilerini detaylı olarak oluşturup birbirlerini arkadaş listelerine ekleyerek iletişim kurduğu sistemi başlatan bu tür siteler, sosyal medya çılgınlığının temelini attı. Devamında büyük medya patronlarından Rupet Murdoch, kullanıcıların kişisel sayfalarını oluşturduğu “MySpace” (Benim Alanım) isimli bir platform kurdu. Ve bir gün ABD’de Marc Zuckerberg isminde birisi adında Facebook dediği, okuduğu üniversitedeki insanların birbirleriyle iletişimi amacıyla çevrimiçi bir platform oluşturdu. Bu hamle onu dünyanın en zengin insanlarından biri yapacak yolun ilk adımı olurken yüz milyonlarca insanın günlük hayatını da etkileyecek bir kilometre taşı anlamına geliyordu. Bunu yaparken Zuckerberg’in kendisi bile bu sonuçları muhtemelen tahmin etmemişti.  Ama hayat, olduğun yerde kalmayı, durmayı kabul etmiyor. Zuckerberg’in hikayesini anlatan ve Oscar ödülüne aday gösterilen “Social Network” Sosyal Ağ isimli bir de film yapıldı. Filmin fragmanı aşağıda. https://www.youtube.com/watch?v=q3mSOWEM5bY

Gelişen Sosyal Medya ve Rakamlar

Facebook’un hızla yaygınlaşması ile o ana kadar bu alanda yapılan çalışmalar, açılan siteler ve internet alışkanlıkları yeniden üretilmeye başlandı. 2006 yılına gelindiğinde başka türlü bir sistemi olan ve şu an yükselmiş olsa da o zaman 160 karakterle sınırlı adına tweet denilen iletileri, insanların profillerinde yayınladığı “Twitter” isimli platform kuruldu. 2007 yılında ise Apple firmasının kurucusu ve CEO’su Steve Jobs, dokunmatik ekrana sahip ve adına application (uygulama) denilen araçlarla bilgisayar gibi çalışan mobil cihaz iPhone’u tanıttı. Apple iPhone cihazında bu işlemleri yapan iOS isimli bir işletim sistemi yazmıştı. Bu bilişim dünyasının yeni kilometre taşı ile sosyal medya da cebe girmiş oldu ve çok kolay kullanımlı bir ara yüze kavuştu. Devamında 2005 yılında çalışmaları başlatılan Android mobil işletim sistemini Google 2008 yılında yeni sürümü ile piyasaya sürdü ve iOS işletim sistemini iPhone cihazlarından başka bir yere vermeyen Apple’a karşı, dokunmatik mobil cihaz üreten diğer tüm markalara satarak akıllı telefon teknolojisinin yaygınlaşmasını sağladı. 2010 yılında ise Instagram kuruldu ve kısa sürede 5 Milyon kullanıcıya ulaşmasının ardından 2012 yılında Facebook tarafından 1 Milyar Dolar’a satın alındı. Diğer yandan 2005 yılında iki arkadaş tarafından kurulan video paylaşım – izleme sitesi YouTube da 2006 yılında 1.65 milyar dolar bedelle satın alındı. Devamında Microsoft da bir mobil işletim sistemi yazarak uygulamaya aldı ancak istenen pazar payını alamadı. Bu gelişmelerle birlikte 2010 – 2015 aralığına gelindiğinde Apple – Google – Facebook – Twitter – Microsoft ana oyuncuları ile cepten tablete oradan bilgisayara uzanan bir sosyal medya denklemi kuruldu. Facebook ile başlayan sosyal medya tanımı da teknolojinin gelişimi ile artık hemen her özelliğin her uygulamada kendine yer bulmasıyla birlikte çok daha geniş bir kapsama ulaştı. Televizyon çağının hatta sinemanın bile alışkanlıklarını gözden geçireceği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Sosyal medya üzerinden yapılamayan bir şey kalmadı neredeyse ve büyük prodüksiyon yatırımcılarından hiç parası olmayan ama bir fikri olan kişilere kadar herkes sosyal medya ile internete yatırım yapıyor. Dünya üzerinde web sitesi olup da sosyal medya hesabına bağlantı vermeyen şirket yok desek abartmış olmayız. Artık yazma, konuşma, çekme, yayınlama bitti her şey “Paylaşma” kelimesine endekslendi. “gs.statcounter.com” adresinde yayınlanan 2019 Mayıs sonu ölçümlerine göre Türkiye’de sosyal medya kullanım payları şu şekilde: Facebook : % 60.99 Pinterest : % 16.99 Twitter: % 9.23 YouTube: % 8.36 Instagram: % 3.31 Tumblr: % 0.40 Dünyada ise Mayıs 2019 verileri şu şekilde olmuş: Facebook: %69,52 Pinterest: %13,61 Twitter: %6.11 YouTube: %4.38 Reddit: %3.23 Instagram: %2.02 Sosyal medyada yer almanın bu denli yükselmesi ve elde edilen devasa bilgi havuzunun yapay zeka çalışmalarında da kullanıldığı, kimilerince iddia edilirken işin güvenlik, kişisellik, etik ve ekonomik boyutları her zaman tartışılmaya devam ediyor. Baş döndüren bir hızla gelişmeye devam ederek günlük hayatımızda hep varmışçasına yer alan bu teknoloji adına; Dünya Sosyal Medya Günü kutlu olsun. Siz de bu yazıyı sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız seviniriz :)

07.07.2021