Kurban Bayramı Tarihçesi ve Kurban Bayramı Gelenekleri

Önümüz Kurban Bayramı. Bu yıl 21-24 Ağustos tarihlerinde kutlanacak olan Kurban Bayramı, Pazartesi günü Arefe günü olmasıyla birlikte toplam 9 günlük bir tatile dönüştü. Ağustos ayına denk gelmesi nedeniyle de özellikle mesaili çalışan insanlar için alternatif bir yaz tatili imkanı doğdu. Şimdiden Antalya ve Muğla ili başta olmak üzere turistik mekanların dolduğu Kurban Bayramı tatilinde, Kurban Bayramı tarihçesi ile eski Bayram geleneklerine bir göz atalım istedik. Bakalım Müslümanların kutladığı 2 bayramdan biri olan Kurban Bayramı ne zaman ve nasıl başladı? Bayramın Anadolu coğrafyası ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti içindeki yansımaları nasıl, geleneklerimiz neler? Bayram sevincine hazırsanız başlayalım.

Kurban Bayramı Tarihçesi

Kurban kesilmesi eyleminin bir gelenek ve adama olarak dini tarihteki yeri çok eskilere Hz. Muhammed’den de önceye dayanıyor. Kuran-ı Kerim’de de yer verildiği şekliyle Hz. İbrahim’in Allah’a olan sevgi ve bağlılığını göstermek için oğlunu kendisine kurban etmeye karar vermesi sonrasında gökten inen  kurbanlık hayvanı kesmesi ile kurban geleneğinin başladığı kabul edilir. Kuran – ı Kerim’de söz konusu olay, Saffat suresinde 100-111. Sırasındaki şu ayetlerle indirilmiştir. “Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlat ver!”/Bunun üzerine kendisine akıllı ve edepli bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik. /Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?” Dedi ki: “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.” /Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca ve babası onu yüz üstü yatırınca, /“Ey İbrâhim” diye ona seslendik; /“Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz./ Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. /Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona değerli bir kurbanlık verdik. /Onun hakkında, “İbrâhim'e selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik. /Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz. /Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı” Kesin olan bir bilgi olmasa da kronolojik ve arkeolojik araştırmalardan ortaya çıkan sonuçların yorumlanmasıyla Hz. İbrahim’in MÖ. 2000 – 3000 dönemlerinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu da kurban geleneğinin kökenlerinden bugüne 4000 yılı aşkın bir kültür olduğunu göstermektedir. Kutsal kitaplarda Hz. İbrahim’e atıf sürekli yapılır ve bu nedenle ilahi dinler olarak kabul edilen 4 din, İbrahimi dinler olarak da adlandırılır. Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemde bu geleneğin bir devamı olarak yine İslami kaynaklara göre ilk Kurban duasını 624 yılında yapmıştır. Hz. İbrahim’den bu yana Hac ziyaretinde yapılan Kurban kesmenin İslam dininde vacip olması bu şekilde olmuş, Hz. Muhammed, cemaate bayram namazı kıldırdıktan sonra iki kurban keserek birini Allah’a birini de Allah rızası Muhammed’in hanesine ve hane halkına diyerek dua etmiştir. Hz. Peygamber’in sözleri ve uygulamalarının yanı sıra Hacc suresinde inen ayetlerle birlikte o tarihten bu yana Müslümanların iki bayramından biri olagelmiştir. Hacc Suresi’nin 37. Ayetinde; “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah’ı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir. Ey Muhammed, iyilik yapanlara müjde et” buyrulmaktadır. İslam’a göre Kurban kesmek vaciptir, farz değildir. Farz ile vacip arasındaki fark ise yapılması farz olan emirlere vacip tanımlaması olarak düşünülebilir. Geçmişten gelen gelenek ve uygulamalarla maddi yeterliği olan Müslümanlara kurban kesmek vaciptir. İslam’ın baz aldığı takvim olan Ay takvimine göre Zilhicce ayının 10. Gününden başlayarak 4 gün süreyle kutlanan Kurban bayramının tarihi, ülkemizde Gregoryen Güneş takvimi kullanıldığı için her yıl değişmekte ve bazen bir tam yıl içinde iki kez kutlanabilmektedir. Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasında kabaca 2 ay bulunmaktadır.

Osmanlı ve Türkiye’de Bayram Gelenekleri

Türklerin Müslümanlığa geçişinin ardından Alparslan ve ordusunun 1071 yılında Malazgirt Savaşı ile birlikte Anadolu’ya girişi bugünkü Türkiye’nin de Müslümanlığının ilk adımı olmuştur. O dönem Ortadoğu kökenli başka Müslüman halkların da bulunması ile birlikte önce Selçuklu sonra da Osmanlı İmparatorlukları dönemiyle Anadolu, çok yüksek oranda Müslümanlaşmıştır. Tüm bu süreçte Türklerin kendi yaşam ve beşeri kültürü ile İslam’ın kuralları birleşerek ortaya yüzyıllara dayanan tarihi olan gelenekler çıkmıştır. Bu gelenekler arasında en çok öne çıkanlar ise hiç kuşkusuz bayram gelenekleridir. Şimdi bu bayram geleneklerinden Kurban Bayramı’na bakalım. Selçuklular’ın bu konuda belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Türklerin Anadolu öncesi döneminde Müslüman olmaları ile ortaya çıkan bilgi ve alışkanlıkları Anadolu’ya taşıyan Selçuklu dönemine ait her ne kadar fazla miktarda kaynak yer almasa da, Osmanlı döneminin öncülü olarak söz edebiliriz. Hz. Muhammed dönemindeki kutlama geleneği ile hurma yeme alışkanlığının devamı olarak kabul edilebilecek tatlı ikramı ile bayram hazırlığı adetleri, Selçuklu döneminde Anadolu’da yerleşmiştir. Bayramlar, her inanış ve kültürde olduğu gibi bir araya gelme, barışma, sohbet etme ve kutlama anlamına gelmektedir. Selçuklu döneminde de sarayların meydanların süslenmesi, hane halkının ve devlet erkanının kutlamaya hazırlanması, bayram kutlamaları için şenlikler düzenlenmesi, tarihsel kaynaklarda aktarılmaktadır. Kurban kesilmesi de camilerde cemaat ile birlikte kılınan bayram namazının devamında yapılmakta ve duaları okunurken, Selçuklu Sultanının ziyaretlere gittiği ve kestirdiği kurbanın etini de halka dağıttığı aktarılıyor. Kurban Bayramı geleneklerinin en çok yerleştiği ve günümüze kadar uzandığı haliyle olgunlaştığı dönem ise Osmanlı zamanıdır. İslami gelenekleri Dünya çapında bir estetikle sunarak üretimler gerçekleştiren Osmanlı’da bayram zamanında Saray’dan halka tembihname ismi verilen bildiriler dağıtılırdı. Bu bildiriler, halkın bayram hazırlığında ve bayram gününde dikkat etmesi gerekenleri anlatıyor. Konaklarda, saraylarda ve evlerde yapılan bayram temizliği, bayram alışverişi gibi gelenekler Osmanlı döneminden gelmektedir. Bayramın gelişi arefe günü yapılan top atışları ve bekçilerin arefe gecesi davulları ile birlikte söyledikleri manilerle müjdelenirdi. Kurban bayramlarında öncelik yine bayram namazı olurken Padişah ile devlet erkanı, son dönemde bayram namazını Ayasofya veya Sultanahmet’te kılardı. Namaz sonrası kurban kesimini olduğu ilk gün, et ile ilgili işler ve dağıtımı yapıldığı için ziyaretler diğer 3 gün yapılırdı.  “Nerede o eski bayramlar” sözü adeta bir klişe olarak hemen her bayram tekrarlanır. İşte bu eski bayramlar olarak sözü edilen bayramlar, kökünü yukarıda değindiğimiz Osmanlı döneminden alır ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren de bu gelenek, bozulmadan ve sahip çıkılarak uzun yıllar devam eder. Sülalelerin ve akrabaların bir araya geldiği, kurban etinin gelen misafirlere, yine Hz. Peygamber dönemindeki hurmadan gelen tatlılarla birlikte ikram edildiği ve özellikle çocukların olabildiğince sevindirildiği eski bayramlar. Bugünkü eğlence bolluğu, alış veriş tercihleri ve iş hayatının yoğunluğunun o günlerde olmaması hayatı yavaşlatan bir etmen olduğundan, bayram günlerinde şehirlerde kurulan bayram yerlerinin de bir karşılığı vardı.  Bir eğlence panayırı olan bayram yerleri hem çocukların hem de gençlerin ilgi gösterdiği yerlerdi.

Bayramınız Kutlu Olsun

Her ne kadar bugün bayramlar, yüksek oranda tatil anlamında değerlendirilerek hızlı modern hayatın içinde biçim değişikliği gösterse de hala bayram tebrikleri, bayrama verilen önem devam etmekte. Hem dini anlamı hem de yüzyıllara dayanan bir kültürel karşılığı olan Kurban Bayramınızı, Delphin Otelleri olarak en içten duygularımızla kutlarız. Birlikte daha nice bayramlara. 

02.07.2021