Malazgirt Zaferi Günü – Malazgirt Meydan Muharebesi

Malazgirt Meydan Muharebesi, tarihin akışını değiştiren önemli olaylardan biridir. Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasının bugünkü etnik ve sosyolojik biçiminin kökleri, bundan 947 yıl önceki bu savaşa ve zafere dayanır. Orta Asya’daki Türk boylarının devletleşmesi ve devamında Müslüman olmalarından sonra ortaya çıkan en güçlü Türk İmparatorluğu olan Selçuklu İmparatorluğu’nun Anadolu topraklarına dönük hareketinde Malazgirt Zaferi, kritik bir dönüm noktasıdır. Her yıl 26 Ağustos günü kutlanan Malazgirt Zafer Günü’nün haftasında, bu önemli tarihi olayı detaylı bir şekilde inceleyerek o zaferi birlikte analım.

Malazgirt Zaferi Nasıl Oldu? Malazgirt Meydan Muharebesi

Genel olarak Malazgirt Zaferi, Türklerin Anadolu’ya girişi olarak kabul edilir. Malazgirt Meydan Muharebesi, Türklerin Anadolu’ya girişinden daha çok Anadolu’ya yerleşmesinin başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gereken 1071 yılında gerçekleşmiştir. Bu savaş öncesinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu Hükümdarı Tuğrul Bey, Anadolu’ya seferler düzenlemiş ve bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi ile Ermenistan arasında kalan yerlerde topraklar edinmiştir. 1071 yılı öncesinde Anadolu’ nun büyük bir bölümü Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans hakimiyetindedir ve birçok farklı etnisitenin yaşadığı bir yerdir. Türk boylarının ve Türklerle müttefik olan kuvvetlerin Alparslan’ın tahta geçtiği 1063 yılına kadar Anadolu’ya yerleşmeye başladıkları tarihsel kaynaklarda geçer. Alparslan, kendisinden önceki imparator Tuğrul Bey gibi Anadolu yönünde planlar yaptı ve 1070 yılında bugünkü Muş iline bağlı olan Malazgirt kalesini ele geçirip önce Urfa ardından da müttefik Türk kuvvetlerle birlikte Halep’i aldı. Yukarıdan aşağıya bir yay çizerek stratejik bir hatta yerleşen Alparslan ve Türklere karşı Bizans İmparatorluğu alarm durumuna geçti ve çok yetkin bir komutan olan Romen Diyojen’i tahta geçirdi.  Malazgirt Meydan Muharebesi’nin bir önemli özelliği de iki büyük devletin imparatorlarının doğrudan karşı karşıya savaştığı bir mücadele olmasıdır. Savaş taktikleri ve komutanlık konusunda üstün yeteneklere sahip bir hükümdar olan Alparslan ile zaten askerlikten imparatorluğa geçen Romen Diyojen, Malazgirt’te karşılaşmıştır. Bizans İmparatoru olduktan sonra tarihsel kaynaklara göre 200.000 kişinin üstünde kuvvetli bir ordu kurarak bugünkü İstanbul olan Bizans’ın başkenti Konstantinapolis’ten ayrılan Romen Diyojen, Doğu Anadolu’ya doğru harekete geçmiştir. O sırada Alparslan ise Halep’te karargahını kurmuştur. Bu noktadan sonra savaşın seyrini belirleyen iki önemli unsur öne çıkar. Bunların ilki taktikler ikincisi ise manevi motivasyondur. Şimdi bu etkenleri karşılaştıralım.  İmparator Diyojen’in ordusu 200.000 ve üstündedir. Ancak ordu tamamen Rumlardan değil, farklı milletlerden ücretli askerlerle Uzlar, Kıpçaklar, Peçenekler gibi Türk kökenli unsurların askerlerinden de oluşmaktadır. Roma’nın mirasçısı olan Bizans İmparatorluğu, eski gücü ve karizmasında değildir ve gittikçe güçlenen doğudaki Türklere karşı kazanılacak askeri zafer, devlet için bir yenilenme olmakla birlikte sınır güvenliği yönünden de oldukça önem taşımaktadır. Türkler için ise daha sonra uzun yıllar devam edecek askeri taktiklerin yanı sıra farklı milletlerle kurulan başarılı diplomatik ilişkilerin coğrafi yansıması ve Anadolu’yu yurt edinmenin stratejik değeri söz konusuydu. Bizans İmparatorluğu’nun manevi motivasyonu Hristiyanlık, Türklerin ise İslam’dı. Tüm bu koşullar, savaş sırasında sahada kendisini göstermiştir. 1070 yılının Haziran ayında Erzurum’a gelen Diyojen, Halep’te bulunan Sultan Alparslan’a elçi göndererek teslim olmasını istemiş ama Alparslan bunu kabul etmemiştir. Diyojen, ordusuna güvenerek Malazgirt ve Ahlat kalesini ele geçirerek İran yönünü hedeflemiş, bunu sezen Alparslan da yönünü Malazgirt’e çevirerek daha zayıf bir kuvvetle gelen Bizans’ı Hilal taktiği ile çevirerek devirmeyi hedeflemiştir. 50.000 kişi civarında bir orduya sahip olan Alparslan, tüm hazırlıklarını tamamlayarak önce bu kez kendisi barış teklifinde bulunur. Savaşı engellemek ve kan dökülmesini önlemek için teslim değil anlaşma çağrısı yapan Alparslan, Diyojen’den olumlu yanıt alamaz. Atının kuyruğunu kendisi bağlayarak savaşta en önde muharebe sahasında olacağının işaretini veren Sultan, askerlerine de kefen giydirir ve komutanlarıyla birlikte hilal taktiğini uygular. Sultan Alparslan, askerlerine şöyle bir konuşma yapmıştır: “Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir askerim. Bugün ben sizlerden biriyim ve birlikte savaşacağım. Bugün burada Allah’tan başka bir sultan yoktur. Biz ne kadar az olursak olalım, düşman ne kadar çok olursa olsun, bütün Müslümanların, zaferimiz için dua ettikleri şu anda, kendimi düşman üzerine atacağım. Ya zafer kazanırız, ya şehit olarak cennete gideriz. İsteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah’a adayanlardan şehit olanlar Cennet’e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahirette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir.”   Meydan muharebesi oldukça çetin ve kanlı geçmiş ve savaş sırasında Alparslan’ın akıllı taktiklerinin yanında, Uzlar, Kıpçaklar ve Peçeneklerin taraf değiştirmesi ile Ermenilerin Bizans’a karşı girişimlerde bulunmaları da Selçuklu’nun işine yaramıştır. Bu zorlu savaşın sonunda Ahlat kalesi ele geçirilmiş ve kesin yenilgiye uğratılan Bizans Ordusunun komutanı Romen Diyojen de esir alınmıştır. Alparslan, Romen Diyojen ile karşılaştığında ona iyi davranmış ve kendisine ne yapacağını soran Romen Diyojen’e, “ Sen olsan ne yapardın?” diye sormuştur. Diyojen: “Kötülük yapardım” cevabını vermiştir ancak Alparslan 1.500.000 dinar fidye ile her yıl 360.000 dinar vergi ile Antakya’dan Ahlat’a kadar toprak karşılığı kendisini serbest bırakmıştır.

Malazgirt Zaferi Sonuçları ve Malazgirt Zafer Günü

Malazgirt Meydan Muharebesi, yalnızca Türkler için değil, insanlık tarihi açısından da oldukça önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar devam sürecin başlangıcı olarak Malazgirt Zaferi, bölge coğrafyasının kaderini değiştirmiştir. Türklerin devletleşme süreci ve Anadolu’daki halkların kaynaşarak ortak bir vatan ve ortak bir millet olmasına öncülük etmiştir.  Savaşta kesin zafer 26 Ağustos olarak tarihlenmiştir. Bu nedenle 26 Ağustos tarihi de Malazgirt Zafer günü olarak kutlanmaktadır. Malazgirt zaferi, yalnızca bir savaşın kazanımı değil, Anadolu’da yepyeni ve köklü bir kültürün kurulması anlamına gelir. İran ve Ön Asya coğrafyasında bulunan beylikler ile boyların, Selçuklu önderliğindeki Türk kültürü altında Anadolu’da kadim bir kültür ile birlikte yaşamayı ortaya çıkaran bir zaferdir. Savaş sonrasında Alparslan’ın yenik komutan Romen Diyojen’i antlaşma yaparak serbest bırakması da esasen Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasını geciktirmiş ancak sürecini başlatmış ve bu tarihten 383 yıl sonra İstanbul’un fethi ile Bizans İmparatorluğu yıkılmıştır. Her yıl 26 Ağustos’ta Ahlat’ta resmi törenlerle kutlanan Malazgirt Zaferi’nin 947. Yıl dönümü kutlu olsun. www.delphinhotel.com

02.07.2021