Sahne Geniş, Perde Açık: Dünya Tiyatro Günü 2019

Çok sık kullanılan bir sözdür: “Hayat bir sahnedir” Bu söz her ne kadar bir klişe olarak görülse de aslında insan bilincinde hayatın anlamı yönünden evrensel ve kalıcılığı tartışmasız. Öyledir, hayat. Geniş bir sahne ve açık bir perde. Bu geniş sahne olan hayatımızda perde hep açıktır ama oyunumuzun perdeleri açılır ve kapanır. Kendi hayatımızın başrolü kendimizizdir. Ve senaryo kimi zaman önümüze gelendir kimi zaman da en ince detayına kadar biz yazarız senaryoyu. Tüm bu terimler, kavramlar ve yaklaşımlar, hayatımıza tiyatro sanatı sayesinde girmiştir. Evet, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle tiyatronun hayata içkinliği üzerine bir giriş yaptık. Tüm dünyada her 27 Mart’ta kutlanan Tiyatro Günü hakkında detaylara ve Dünya Tiyatro tarihi özetine birlikte bakalım.

Dünya Tiyatro Günü Ne Zaman Kutlanmaya Başladı?

Tiyatronun tarihi, kökenine inildiğinde neredeyse insanlık tarihi ile eş bir yolculuğa sahip ama Dünya Tiyatro günü kutlaması o kadar eski değil keza geride bıraktığımız 20. Yüzyıl içinde başlamış olan bir alışkanlık. Cilt cilt kitaplar tutan Dünya Tiyatro tarihi hakkında her ne kadar yeterli olmasa da bir özeti sunmaya çalışacağız ama öncelikle Dünya Tiyatro Günü tarihçesine bakalım. Birleşmiş Milletler’e bağlı çalışan Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından 1948 yılında Çekya’non Prag şehrinde  kurulan Uluslararası Tiyatrolar Birliği ( International Theatre Institute – ITI), 1961 yılında 27 Mart tarihini Dünya Tiyatro Günü olarak ilan etmiştir. Bu kuruluşun içinde Türkiye’nin de yer aldığı birçok ülke bulunuyor ve bu ülkeler birliğe temsilci veriyorlar. Şu anda Uluslararası Tiyatro Birliği Türkiye Temsilciliği Yönetim Kurulu’nda şu isimler yer alıyor: Turan Oflazoğlu, Engin Uludağ , Ayşe Emel Mesci ve  Savaş Aykılıç. 1961 yılında ITI tarafından 27 Mart’ın Dünya Tiyatro Günü ilan edilmesinin ardından 1 yıl sonra 1962 yılında Fransız film yönetmeni Jean Cocteau tarafından Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirgesi yazılmıştır. Devamında birlik tarafından her yıl deneyimi ve başarıları öne çıkmış; oyun yazarı, yönetmen, oyuncu ya da akademisyen tarafından Uluslararası bildirge yayınlanırken üye ülkeler için de aynı nitelikleri taşıyan bir kişi tarafından Ulusal Bildirge yayımlanıyor. 2019 yılı Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirgesi, Kübalı yönetmen, oyun yazarı, tiyatro eğitmeni ve akademisyen Carlos Celdran tarafından kaleme alındı. Bildiriye şuradan ulaşabilirsiniz. Her yıl, ülkemizde de yayınlanan Ulusal Bildiri’yi ise bu yıl akademisyen Prof. Dr. Hülya Nutku yazdı. 2019 Dünya Tiyatro Günü ulusal bildirisini ise buradan okuyabilirsiniz. Dünya Tiyatro Günü, her yıl ulusal ve uluslararası anlamda tiyatronun değeri, güncel durumu ve gelecek projeksiyonu üzerinden bir değerlendirme ile farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.

Dünya Tiyatro Tarihi

Dünya tiyatro tarihi, oldukça eskiye milattan önceki zamana dayanıyor. Bu konu hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışmaların başında da Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun iki ciltlik “Dünya Tiyatrosu Tarihi” isimli eserinin geldiğini belirtelim. Tiyatro, esasen içinde temel ve bugünkü modern disiplinlerin hemen hepsini, doğrudan ve dolaylı olarak barındırdığı için insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihsel kaynaklar, tiyatronun doğuşunu Antik Yunan döneminde Şarap Tanrısı Dionyzos için yapılan şenliklerdeki dinsel ritüellere dayandırır. Gerçekten de Aristoteles’in Poetika isimli tiyatro türlerini ve sanatın temellerini anlatan eserinden Sofokles, Aristofanes gibi yazarların günümüze kadar gelen oyunlarından Antik Yunan döneminin tiyatro için bir başlangıç değeri olduğu yadsınamaz. Tam bu noktada Tiyatro kelimesinin kökeni de Yunanca oturma yeri anlamına gelen- ki bu da oyunların sahnelendiği amfilerin oturma yeridir- Theatron kelimesinden gelmektedir. Amfi – Tiyatro ise ülkemizde de bulunan Antik dönemden kalan tiyatro oyun ve seyir yeri anlamına gelir. Hüzün – acı temalı oyunlara verilen Tragedya ile komedi – taşlama temalı oyunlara verilen Komedya isimleri de Yunan kökenlidir. Bir tragedya olan ilk oyunun yazarı Aiskülos ( kendisi 50’nin üzerinde oyun yazmış ama günümüze 7 tanesi gelmiştir) ve diğer ilk yazılı metinler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. İnsanlığın ilk vatanı olan Afrika kıtasında yapılan danslar ve ritüeller de kimi otoriteler tarafından ilk tiyatro başlangıcı olarak kabul edilir ve akla yakındır. Ancak bir sanat disiplini içerisinde yazılı ve birikimli olan tiyatronun doğuşu, Milattan önce Antik Yunan dönemidir.

Tiyatronun Gelişim Evreleri

Antik Yunan döneminde ortaya çıkarılan temelin üzerine tiyatronun gelişim evrelerine bakıldığında Avrupa kıtası temelli, ideolojik ve felsefi süreçlerden etkilenen bir dizge görürüz. Bu dizgenin ilk evresi Roma Tiyatrosu’dur. Grek medeniyetini de kapsayan ve günümüze kadar uzanan pek çok politik ve dinsel kuramın yetiştiği Roma İmparatorluğu döneminde esasen Antik Yunan’dan devralınan miras yeniden yaşatılmış, o dönemin oyunları, yeniden yazılmıştır. Örneğin Roma döneminin önde gelen yazarlarından Seneca, Oidipus ile Medea’yı yeniden yazmıştır. Ya da Horatius tarafından Aristo’nun Poetica’sına devamla yazılan Ars Poetica eseri de bu duruma bir örnektir.  Roma dönemi tiyatrosu, Antik Yunan hazinesini korumuş, ileri taşımış ve tiyatro kültürünü geliştirmiştir. Süreç içerisinde Avrupa dışında da tiyatronun bilinirliği arttıkça başka milletlerce de kendilerine has tiyatro üslüpları gelişmiştir. Bunlardan en öne çıkanları, Çin ve Japon tiyatrosudur. Avrupa’da ise Roma dönemi sonrasından Orta Çağ döneminde Hristiyan Kilisesi’nin kontrolü ve baskısı altında yoluna devam eden tiyatro sanatı, bu dönemde de elde ettiği birikimleri, Rönesans döneminde çağ atlatmıştır. Rönesans dönemi tiyatrosu, her sanat akımında olduğu gibi özgürlük, yaratıcılık ve yaygınlaşmayı getirmiş ve devamında İngiltere’den tüm zamanların en büyük oyun yazarı olarak gösterilen Sir William Shakespeare ortaya çıkmıştır. Shakespeare, edebi yönden çok zengin bir dille tarihsel olayları kurgulayarak insanın psikolojisine odaklı evrensel oyunlar yazmış ve tiyatro literatürünün en tepesinde yer almıştır. Tiyatro tarihinin 20. Yüzyıl ortalarına kadar devam eden sürecinde ise akımlar ve türlerle önemli yazarların ortaya çıktığını görürüz. Shakespeare ve Elizabeth dönemi tiyatrosu sonrasında öne çıkan akımlar Rus yazar Anton Çekhov’un yazdığı oyunların Moskova Sanat Tiyatrosu’nda Stanislavski ile Meyerhold’un ellerinde sahnelenmesiyle ortaya çıkan Natüralist ( Doğalcı) akım oyunculuk ve sahneleme tekniğine de damga vurmuştur. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Bertolt Brecht’in Hitler’e ve genel olarak emperyalizme karşı duruşunun meyveleri olan oyunları ile bunların sahneleme ve oyunculuk biçimine yaptığı etki ile ortaya çıkan Epik Tiyatro ve yine İkinci Dünya Savaşı sonrası insanların yaşadıkları travmanın etkisinden ortaya çıkan Samuel Beckett ile Eugene Ionesco’nun eserlerinin öncülük ettiği Absürt Tiyatro akımları da en belirleyici akımlardır. Grotowski’nin Yoksul Tiyatrosu, Augusto Boal, “Ezilenlerin Tiyatrosu, Harold Pinter’ın kendine has absürt tarzı, Henrik Ibsen’in oyunları gibi 20. Yüzyılda çok verimli bir tiyatro yazını bulunur. Geleneksek Türk Tiyatrosu hakkında da daha önce bu sayfalarda yer verdiğimiz araştırma yazısına şuradan ulaşabilirsiniz.

Bugünün Tiyatrosu – Nasıl Bir Tiyatro?

Bugün tiyatro sanatı adına üretim yapan hemen herkes, 21. Yüzyılın hızlı ve dijitalleşen çağındaki insana uyum sağlayacak yeni tiyatro biçimleri arayışında bulunuyor. Peter Brook tarafından ortaya atılan Boş Sahne fikrinden hareketle her yerin sahne olduğu ve hayatın içinde yaşayan bir tiyatro tipi ile Eric Morris’in üzerinde çalıştığı Metot oyunculuğunun yeni versiyonları gibi oyunculuk çalışmaları, bu arayışa ışık tutuyor. Yazının başlarında da belirttiğimiz gibi her biri için uzun zaman ayırarak araştırma gerektiren tüm bu kavram ve çalışmalar, tiyatronun güncellenmesi ve değerini kaybetmeden yaşaması için. İçinde dans, müzik, fotoğraf, beden eğitimi, psikoloji, edebiyat ve hatta sinemayı dahi barındıran tiyatronun hayatımıza dokunuşunun hiç bitmemesi ve hayat sahnemizde iyi hissetmemiz dileğiyle, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun, diyoruz.

14.06.2021