29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Bundan 96 Yıl Öncesi

29 Ekim 2019 tarihi itibariyle Cumhuriyetin kuruluşunun 96. Yılını kutluyoruz. Anadolu’da 1000 yıla yaklaşan Türk devleti geleneği içinde Türkiye Cumhuriyeti de 100. Yılına adım adım yaklaşıyor. Halkın kendi yönetimini kendisinin tayin ettiği rejim olan Cumhuriyet ile bu rejimin kendisini gerçekleştirmesi için gereken yönetim modeli olan demokrasi yolculuğu, bir asıra yaklaşıyor. Bugün 80 Milyona gelen Türkiye nüfusu, her geçen yıl daha iyi bir noktaya gelmek için uğraşırken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da bu yolculuk ve mücadelede yeni bir motivasyon kaynağı oluşturuyor. Daha önceki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında sizlerle sürecin tarihsel akışını ve bazı kavramların teorik karşılıklarını sunmaya çalışmıştık. 2019 Cumhuriyet Bayramı’nda ise 96 yıl önceye yani o güne 29 Ekim 1923 tarihine bir yolculuk yapalım. İşte 96 yıl önce 29 Ekim’de yaşananlar.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet İlanı Süreci

1. Dünya Savaşı sonrasında emperyalist anlayışın Osmanlı’yı paylaşmasının ilk imzası 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’dir. Devamında ise Sevr sözleşmesi imzalanmıştır. Mondros sonrasında İtilaf Devletleri hemen kendileri lehine olacak maddeleri, bir bahaneyle kullanmaya başlamış ve ülke topraklarının işgale girişmiş, devamında Yunanistan ile de anlaşarak Yunan ordusunun İzmir işgali sağlanmıştır. Savaşı kazanmış olsa bile sonuç olarak bir ateşkes anlaşması niteliğinde olan anlaşma, yabancı devletlere işgal hakkı vermez. Ancak İtilaf Devletleri ile Yunanistan devleti, bir başka ülkenin toprağına giriş yaparak resmen işgal girişiminde bulunmuştur. Bu işgale itiraz edenlerin sesi olan bir kişi vardır: Mustafa Kemal Paşa. Mustafa Kemal Atatürk, en başta Mondros’u kabul edilemez olarak nitelendirerek isyanın bayrağını açmıştır.  Fahrettin Altay Paşa’nın anılarında naklettiğine göre Mustafa Kemal, 3. Ordu’da görevliyken arkadaşlarıyla yaptıkları toplantılarda yeni bir yönetim şeklinden sürekli bahseder. Mustafa Kemal Paşa yine aynı günlerde Selanik’te iken arkadaşlarına şöyle söyler: “İmparatorluğumuzu müstemleke haline getiren bu kapitülasyon belasından kurtulmak ve icabını yerine getirebilecek olan bir Halk Meclisi’ne ihtiyaç olduğu bellidir.” Devamında ise kendisine sorulan padişahlık ne olacak sorusuna ise genç Mustafa Kemal: “Öyle bir zaman gelecek padişahlık idaresi de bitecek” diye yanıt vermiştir.

 

Cumhuriyet Neden 29 Ekim’de İlan Edildi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Mustafa Kemal Paşa’nın asla kabul etmediği Mondros Anlaşması, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanmıştır. Yine zor günlerde Mustafa Kemal, aktarılan anılardan devamla şu sözleri söylemiştir: “Emperyalizm muhakkak Anadolu’da harici bir yenilgi alacaktır. Şu memleketimizin hali malumunuzdur. Kapitülasyonlarla müstemleke hale getirildik. Halk ve köylü aç. Ama saray ve çevresindekiler zenginler. Anadolu’da emperyalistler tarihi yenilgilerine uğratıldıktan sonra bizim vazifemizin başında gelenler kapitülasyonları ortadan kaldırmaktır.” Böylesine net, vizyonlu ve kesin ifadelerle kurtuluş ve kuruluşa giden yolları çizen Atatürk, Cumhuriyetin ilanı öncesinde belirlediği 29 Ekim tarihinden önce kendisine neden bu tarihte ısrarcı olduğunu soran  Fahrettin Paşa’ya ve Mahmut Celal Bey’e şöyle cevap vermiştir: “Paşa paşa 30 Ekim 1918 gecesi Adana’da Yıldırım Orduları Karargâhı’nda beraberdik. Sen benim Mondros teslimiyeti sırasındaki çektiğim azabı çok yakından bilirsin. İşte şimdi Cumhuriyet 29 Ekim’de ilan edilerek emperyalistlerden 30 Ekim 1918 Mondros’un hesabı görülmüş ve intikamı alınmış olacaktır.” Yani 29 Ekim 1923, 30 Ekim 1918’de ülke egemenliğini tehlikeye atan imzaya karşın 5 yıl sonunda alınmış intikamdır.   

 

29 Ekim 1923’te Yaşananlar

Mondros Mütarekesi’nin intikamının alındığı tarih olan 29 Ekim 1923 gününe gidelim şimdi. Aslında bu tarihten 3 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nı yönetmek üzere gücünü halktan alan Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, yeni bir devletin kurulmasının da fiili olarak gerçekleşmesi anlamına geliyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının önderlik ettiği meclise, ülkenin dört bir yanından temsilciler katılmış ve bu da demokratik bir gelecek vizyonu anlamına geliyordu. Bir ulusun topraklarını işgal eden güçlere ve bu güçler karşısında çaresiz kalan Osmanlı Saray Yönetimi’ne itirazı anlamına gelen meclis, savaş sonrasında uluslararası düzeyde bir hükümet olarak kabul ediliyordu ancak stratejik olarak resmi bir devlet ilanı gerçekleştirilmemişti. Esasen tüm sinyaller demokrasi temelli bir cumhuriyeti işaret ediyordu ama süreçte Saltanat ve Hilafetin kaldırılması, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması, şartların olgunlaşmasını sağladı. 2 Ekim 1923'te İtilâf Devletleri’ne bağlı askerlerin tamamı İstanbul'dan ayrıldı ve 6 Ekim 1923 günü de Türk ordusu İstanbul'a girişini yaptı. Osmanlı’nın başkenti İstanbul, Türk ordusu tarafından tamamen kontrol edilmeye başlandıktan sonra bu kez başkent tartışması başladı. Ancak milli mücadelenin karargahı konumunda olan Ankara, yeni devletin kuruluşu açısından da yeni bir inşa sürecini taşıyabilecek potansiyele de sahip olmasının yanı sıra coğrafi konumu ile de birlikte başkent olarak kabul edildi. Mustafa Kemal ve İsmet Paşaların birlikte son halini verdikleri 1921 Anayasası’na çeşitli ilavelerle 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanını açıklayan ilave maddeler şöyledir:

  • Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyettir.
  • Türkiye Devleti, yönetim birimlerini Bakanlar Kurulu aracılığıyla yönetir.
  • Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Başbakanlık görevi, yeni Cumhurbaşkanı’nın seçimine kadar devam eder, tekrar seçilmek mümkündür.
  • Cumhurbaşkanı, devletin başkanıdır. Bu sıfatla gerekli gördükçe Meclis ve Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder.
  • Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar Başbakan tarafından, yine Meclis üyeleri arasında seçildikten sonra, Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’in güvenoyuna arz olunur. Meclis toplantı halinde değilse, güven oylaması, meclisin toplanmasına kadar ertelenir.

Öncelikle parti grubunda görüşülüp kabul edilen bu maddelerle 29 Ekim günü saat 20:30’da TBMM tarafından da onaylanarak Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş oldu. Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle oy birliğiyle ilk Cumhurbaşkanı, Gazi Mustafa Kemal Paşa oldu. İlk Meclis Başkanı Fethi Okyar olurken Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirmesiyle ilk Başbakan da İsmet Paşa (İnönü) oldu. 

 

1938 Cumhuriyet Bayramı

Son olarak o günlerden Atatürk’ün vefat ettiği 1938 yılına yani 15 yıl sonrasına gidelim. 10 Kasım 1938 tarihinde hayata gözlerini yuman Atatürk, bu tarihten 12 gün önce yani Cumhuriyetin 15. Yılında 29 Ekim 1938 tarihinde İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda ağır hasta bir halde yatmaktadır. Yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılamayışı ve Ankara’ya gidemeyişinin derin hüznünü yaşayan Mustafa Kemal’i son bir sürpriz bekler. Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerini taşıyan vapur, Dolmabahçe Sarayı’nın önünde geçerken “Atamızı görmek istiyoruz” diye bağırıp ardından önce İstiklal Marşı, ardından da 10. Yıl Marşı’nı söyleyerek sarayın duvarlarını titretirler. Yatağında zorlukla doğrulup oturarak yeni nesli izleyen Atatürk, göz yaşlarına hakim olamaz. Tüm bunlar Kılıç Ali tarafından izlenmiş ve aktarılmıştır. Bu anıların ve mücadelelerin üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. Yılı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

07.07.2021