Türkiye’de Otelciliğin Tarihi – Geçmişten Günümüze

Oteller, günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Hele ki söz konusu tatil olunca en düşük seviyeden en lüks seviyeye kadar yüzlerce otel bulunuyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında sayıları düşük ve kaliteli bugünkü normlarında oldukça altında olan oteller, Türkiye’nin turizmden kazancı ile beklentisinin yüksekliği nedeniyle gün geçtikçe gelişmeye devam ediyor. Bugün ülkenin motor güçlerinden biri haline gelen turizm sektörünün en önemli öğesi olan oteller hakkında bir inceleme yaptık. Türkiye’de Otelciliğin Tarihi araştırması perspektifinden yola çıkıp bugünün verilerine göz gezdirdik. Türkiye otellerinin geçmişine ve gelişimine birlikte bakalım. Buyurun Türkiye’de otelcilik yazımıza.

Türkiye’de Otelciliğin Tarihi – Selçuklular

Türkiye’de sektörel bazda tarihsel bir araştırma yapılacaksa Selçuklu döneminden incelemeyi başlatmak gerekiyor. Keza Bizans’ın mirasını devralan Selçuklu, bugünkü Türkiye’nin sosyo –kültürel yapısının da temellerini oluşturmuştur. Selçuklu döneminde otelcilik adına tarihsel kayıtlarda kervansaray kültürüne rastlanır. Selçuklular döneminde Anadolu, ticaret açısından kritik öneme sahip bir bölgeydi. Anadolu’dan geçen kervanların konaklama ihtiyacı için Selçuklu Türkleri de Arapların kervansaray kültürünü Anadolu’ya taşıdı. Anadolu’da otelciliğin başlangıç noktası olarak kabul edilebilecek olan kervansaraylar, Selçuklu döneminde Anadolu’da çok fazla sayıda hatta neredeyse ticaret yollarının güzergahı da dikkate alınarak her 30 kilometrede bir kuruldu. Buradaki 30 kilometre, bir kervanın bir günlük ortalama kat ettiği mesafe olmasından ileri gelir. Kendisine özgü bir karakteristiği olan Selçuklu mimarisi, camiler kadar kervansaraylarla da kendisini göstermiştir. Bu sayfalarda daha önce yer verdiğimiz Alarahan yazımızda Selçuklu’nun Alara Kalesi’ni fethettikten sonra burayı bir kervansaray olarak kullandığına değinmiştik. Bir ülkenin ticaretinin ve dolayısıyla ekonomisinin gelişimi, o ülkenin yerli ve yabancı tüccarlara sunduğu imkanlarla doğru orantılı olduğu için Selçuklular, kendileri için yeni ve değerli bir coğrafya olan Anadolu’da bu nedenle konaklama konusuna büyük önem vermişlerdir. Kervanlara, hayvanları ile birlikte ücretsiz konaklama imkanı sağlayan kervansaraylar, bugün Anadolu’nun pek çok yerinde harabe olarak yer almaktadır. Selçuklu döneminde ticarete verilen değerin göstergesi olan kervansaraylar, deniz ticareti açısından da ele alınmış ve bu amaçla Antalya ve Sinop gibi limanların çevresinde de yatırımlar yapılmıştır. Ayrıca devlet, tüccarların mallarında yaşayacakları hırsızlık ya da büyük zararları karşılayan garantiler vermiştir. Tüm bu yaklaşımlar, Türkiye’de Otelciliğin Tarihi perspektifinde ilk olarak ticaretin öne çıktığını gösteriyor. 1000’li yılların başlangıcında günümüz turizmi ile ilgili bir şey söylemenin mümkün olmadığı düşünüldüğünde bu da normal bir durum. Otelcilik hizmetleri ve otelcilikle turizmin beraber değerlendirilmesi için tarihteki sayfaları biraz daha ileri sarmamız gerekecek. Bu noktada kervansarayların o dönemde Avrupa’da bir benzerinin bulunmadığını belirtmek gerekiyor. İçinde sağlık hizmetleri ile ücretsiz yemek verenlerinin de bulunduğu kervansaraylar Selçukluları, kendi dönemlerinde uluslararası anlamda öncü kılan bir kültürdür. Kervansaraylar mimari itibariyle basit yapılar değildir. Bugün 5 yıldızlı otellerde gördüğümüz kuaför, terzi, alışveriş, berber gibi küçük dükkanlara benzer ek hizmetlerin de olduğu kompleks yapılar olarak değerlendirilebilir. İçinde ayakkabı tamircisi, ambarlar, hamamlar, mescitler bulunan ve dıştan bakıldığında bir kale gibi görünen mimariye sahip olan kervansaraylar, bu toprakların otelcilik genetiğinin temelini oluşturur. Her toplumun öne çıkan bazı uzmanlık alanları vardır ve bu uzmanlıklar o toplumun tarihinden gelir. Yazımızın ilerleyen bölümlerinde yer vereceğimiz Türkiye’nin bugünkü otelcilik verilerinden de anlayacağınız başarının öncülü için Selçuklu’nın kervansaraylarından bahsedilebilir. Türkiye’de Otelciliğin Tarihi – Osmanlılar Selçuklu’nın dağılması sonrasında Anadolu Beylikleri döneminde de kervansaray kültürünün devam ettiği ve beyliklerin idaresinde yeni yapıların da inşa edildiği görülür. Osmanlı Beyliği’nin Anadolu’da yeniden birliğin sağlanması yönünde öncü olması ve nihayet Osmanlı Devleti’nin kurulmasının ardından kervansaray kültürünün bu kez Han isminde karşımıza çıktığı görülür. Bu noktada tarihsel değişim ve uluslararası konjonktürü göz önüne alarak Osmanlı’nın Selçuklu kadar başarılı olmadığı söylenebilir. Hanların da amacı tıpkı kervansaraylar gibi kervanlara ve tüccarlara ücretsiz konaklama imkanı sağlamaktır. 1700’lü yıllara kadar yine bir turizm sektöründen bahsedilemez. Söz konusu olan ticarettir. Osmanlı İmparatorluğu, kuruluş ve yükseliş dönemleri sonrasında kurumsallığı kazanmaya başladığı dönemlerde, dünya ticaret yollarında yeni alternatiflerin ortaya çıkması, Batının otelcilik konusunda kendisini geliştirmesine yol açar. Osmanlı ayrıca bu tür yatırımlar alanında, Edirne, Bursa ve İstanbul ile şehzade kentleri olan Manisa, Amasya, Trabzon ve bir miktar Konya’ya önem vermiştir. Hanların gelişimi ve yaygınlaşması bu iki ana etken nedeniyle kısıtlı kalmıştır. O günlerden bugüne kalan Han yapıları en çok İstanbul’da tarihi yarımadada görülür. Bu hanların da 1500’lü yıllar sonrasının tüccarlarını konakladığı, iş görüşmelerinin ve yerel ticaretin merkezi konumunda olduğu söylenebilir. Günümüzün modern otelciliğin temelleri de Osmanlı Devleti’nin son dönemleri olan 1800’lü yılların sonlarına rastlar. Tam da bu yıllarda Avrupa’da turizmin temeli olarak kabul edilebilecek geziler başlamıştır. Ticaret amaçlı seyahatlerin ortaya çıkardığı konaklama ihtiyacına ek olarak bireysel gezi amaçlı seyahatlerin grup halinde organize edilmeye başlanması, yeni bir otel kavramını doğurur. 1863 yılında “Sergi-i Umum-i Osmani” isimli serginin açılışı nedeniyle Avrupa’dan İstanbul’a turist grupları gelir. Tarihteki kayıtlarda öne çıkan bu grup seyahat, Osmanlı’dan da Avrupa’ya seyahatlerin düzenlenmesinin başlangıcı gibidir. 1860’lı yıllarda Edirne’de Auberge isminde bir otel açılmış ve bilindik han mimarisinin dönüştürülmüş hali olarak tefrişatı yapılmış odalar ile yemek hizmeti sunmuştur. Yine İstanbul’da Rum ve Ermeni ailelerinin bugünkü Beyoğlu yani Pera’da inşa edilen hizmete açılan otelleri de Paris’ten İstanbul’a sefer yapan Orient Express yani Doğu Ekspresi’nin 1870’de açılmasıyla artmıştır.  Bu anlamda Türkiye’de Otelciliğin Tarihi açısından bakıldığında Osmanlı dönemi, hanların ardından 1800’lü yıllarında sonunda Batı etkisinde yeni otellerin inşası olarak özetlenebilir. Türkiye’de turizm sektörünün nüvesi de bu nedenle 1800’lü yılların sonunda Beyoğlu’nda oluşmuştur. Türkiye’de Otelciliğin Tarihi – Türkiye Cumhuriyeti 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından yeni kurulan modern Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan miras ile turizm hayatına başlamıştır. Bu noktada yeni Cumhuriyet, ulaşım anlamında demiryolu yatırımlarına önem verirken uzun bir süre İstanbul, yine turizm potansiyelinde tek pozisyonda kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Seyyabın Cemiyeti, 1934 yılına kadar ülkenin turizm politikalarını yürütmüştür. Otelcilik anlamında ise özel sektörün elinde bir güç olmadığı için gelişkin bir süreç yaşanmamış, 1957 yılına kadar Türk Ofis ismindeki birimle devlet düzeyinde turizm yatırımları yapılmıştır. Tarabya Oteli, Pera Palas, Ankara Palas gibi oteller o dönemden kalmadır. Yine o dönemden Emekli Sandığı’na ait pek çok değerli otel yapılmıştır. Turizm Bakanlığı ise 1957 tarihinde kurulmuştur.  İkinci Dünya Savaşı ve devamında 1960 – 70’li yıllarda İstanbul ve Türkiye’nin yaşadığı siyasi ve ekonomik sorunlar, turizm sektörü açısından gelişmenin yavaşladığı dönemlerdir. Keza ulaşım yatırımları da yetersizdir. Türkiye’nin yerli ve yabancı turist yönünden en büyük potansiyeli olan Ege ve Akdeniz kıyıları da bu nedenle gelişme göstermemiştir. Türkiye’de otelciliğin tarihi, özel sektör yatırımları ile devletin teşvikleri sayesinde 1980 sonrasında önceki dönemlerin toplamından daha fazla bir sıçrama yaşamıştır. Bu konunun en önemli farkı devletin ekonomi politikasında turizmi önemli bir araç olarak tanımlamasıdır. Yazımızı, günümüzün otelcilik ve turizm değerlerini, TÜRSAB’ın verilerine göre aktararak tamamlayalım. 2 Temmuz 2018 İtibariyle Bakanlık Belgeli Tesis Sayısı: İşletme Belgeli İstanbul : 564 tesis 564.185 Oda Antalya : 782 tesis 205.544 Oda Türkiye: 3837 Tesis 455.332 Oda – 955.363 Yatak Yatırım Belgeli İstanbul : 170 tesis 15.000 Oda Antalya : 111 Tesis 24.207 Oda Türkiye : 997 Oda 108.594 Oda Ülke Çapında Son 10 Yıllık Ortalama Turizm Geliri : 28 Milyar Dolar Ülke Çapında Son 10 Yıllık Ortalama Turizm Gideri : 5 Milyar Dolar

07.07.2021