Arykanda Antik Kenti / Likya Birliği

Arykanda Antik Kenti

Antalya’nın Finike ilçesinin 22 km kuzeyinde, Akdağ’ın kuzeyinde, Arif Köyü yakınlarında kayalık bir bölgede yer alan bir Likya kentidir. Kent Başkız Çayı kıyısına kurulmuştur. Bölge tarihiyle birlikte gelişmiş ve her çağda tanınmış bir kent olan Arykanda’nın kuzeyi dağlık, diğer tarafları ise güvenlik nedeniyle surlarla çevrilmiştir.

Kalıntılar daha çok eğimli güney yüzde bulunmaktadır. Doğu yönünde tek katlı duvarları düzenli işlenmiş, üstleri beşik tonozla örtülü gömütler bulunmaktadır. Kentin isminin Luwice kökeni “Ary-ka-wanda”, “Yüksek kayalığın yanındaki yer.” anlamına gelmektedir. İ.S. 240 yılında büyük depremden sonra kısmen onarılan şehir, Bizans egemenliği sırasında "Akalanda" veya "Orykanda" adıyla anılır. Sonraki dönemlerde “Anda” adının “parlayan” anlamına geldiği söylenceleri vardır. Yerleşim alanında belli bir kontekse[1] bağlı olmadan ele geçen taş balta gibi buluntular, yaklaşık olarak İÖ 2.binden itibaren bu bölgede yerleşim olduğunu göstermektedir.[2] “Kentte bulunan Attika türü siyah astarlı seramik paraları ile Equwami ve Kppriliye ait sikkeler, kentin İÖ 5.-4. yüzyıllarına ait dikkat edici buluntulardır. Kent İÖ 2. yüzyılda Lykia birliğinde tek oyla temsil edilmektedir.[3] Bu durum kentin siyasi olarak geri planda kaldığını göstermektedir. Ancak bu döneme ait ithal ve lüks eşyalarda görülen artış, Arykanda’da siyasi hayatın aksine canlı bir ticaret hayatının olduğunu göstermektedir. Helenistik döneme ait yapılar, daha önceki yerleşim yerlerinin üstüne yapılmıştır. Ele geçen Helenistik buluntuların yoğunluğu, kentin bu dönemde Ticaret Agorası’nın çevresindeki akropol kesiminde yayıldığını kabul etmemizi sağlar.[4]

Arykanda Antik Kenti, ticaret agorasının yanı sıra, Helios (Güneş Tanrısı) Tapınağı, Büyük İskender döneminde kurulmuş Tyche (Tike) Tapınağı ve Bouleuterion[5] gibi dini merkez ve idari binasına da sahiptir. Kent içinde yapılan kazılarda ve epigrafik çalışmalarda birçok tanrılar için adaklar adandığı ve tapınıldığı anlaşılmıştır.(*) "Sanskritçe dost, arkadaş demek olan Mitra anlaşma ve ittifaktan sorumlu bir tanrı olarak benimsenmiş, Perslerde zafer tanrısı olarak ordunun yanında olduğuna inanılmıştır. İran ve Hint toplumlarında ortak özellik yansıtan fakat İran’dan yayılım gösteren Mitra kültü, Roma’nın içlerinde kadar yayılım göstermiştir. Magilerin yaptığı misyonerlik hareketleri ve Roma ordusunun askeri seferleri sonucunda diğer kültürlerle etkileşim sağlamıştır. İran’dan çıkan Magiler ilk olarak Babil’e uğramış ve buradaki Keldanilerin yıldız biliminden etkilenerek yedi aşamalı erginleme yolcuğu özelliği kazanmıştır. Ardından Anadolu’ya gelen Mitra, Kybele kültü ile bağlantı kurarak yeniden diriliş özelliği kazanmıştır. Sonunda Hellenleşme sürecine girerek insani şekil özelliği kazanmış ve Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte zayıflayarak bir gizem dini durumuna düşmüştür. Bu külte ait bazı kabartmalarda Mithra’nın boğayı kurban ettiği sahneleri görmekteyiz. Bu sahnelerde ayrıca Zodyak sembollerinin de yer alması, kültün olasılıkla astronomi etkisi altında kaldığını göstermektedir. Bunun yanı sıra kültün uygulama alanları olarak bilinen Mitraeum yapıları ise genellikle kayalara oyulmuş, gizli, yer altı tapınakları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu kültün Roma’da yayılmasını sağlayan askerlerle birlikte MS.4.yy’dan itibaren uygulama alanları da yer yüzünde, evlerde, kamu yapılarında kendini göstermiştir." (**)

Sparta Kralı I. Kleomenes'in tek çocuğu ve kızı olan Gorgo’nun mezarı Arykanda’dadır. Gorgo, Termopylae (Termofil) Muharebesi'nde savaşıp ölen üvey amcası Kral I. Leonidas'ın karısıdır. Kocası Kral 1. Leonidas, savaşta 300 Spartalı ve 3000’e yakın Yunan savaşçıyla birlikte öldürülür. Plutarkhos’a göre; Termofil savaşından hemen önce kocasının ölüme gittiğini anlayan Gorgo, ona ne yapacağını sorunda, I. Leonidas kendisine, “iyi bir adamla evlenmesini, ona çocuklar vermesini ve güzel bir hayat sürmesini” söylemiştir. Gorgo, Herodot tarafından anılan çok az sayıdaki kadın tarihi kişilikten biridir. Siyasi kişiliği ve bilgisiyle dikkat çeker. 3 farklı Sparka kralının kızı, eşi ve annesi olan tek kişidir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte MÖ 510 ila MÖ 506 yılları arasında doğduğu düşünülmektedir. İmparatorların Tapınağı anlamına gelen Sebasteion Tapınağı, Trajan (MS 98-117) tarihleri arasında yapılmıştır. Odeonda renkli süslenmiş mermer ve zemin mozaiklerinin yanı sıra Roma İmparatoru Hadrian’ın heykeli (MS 117-138), tanrıların maskeleri ile çevrili bulunmuştur. Yapılan kazılarda 700 yıllık villa villa kalıntıları ortaya çıkartılmıştır. Tüm bu buluntular Antalya Müzesindedir. 141 yılında olan depremden sonra spor salonu yenilenir ve yanına bir kemerle desteklenerek hamam kompleks hale getirilir.

Arykanda Antik Kenti Stadyumu

Arykanda’nın en üst teraslarından birinde tek taraflı oturma yerine sahip stadyum bulunmaktadır. Ortasına yakın bir merdivenle aşağıdaki teraslara bağlanan stadyumun bir alttaki terasta ufak, fakat çok iyi korunmuş tiyatro yer almaktadır. MÖ 1 ve MS 1. Yüzyıl dolayında yapıldığı sanılan tiyatro, kayalık bir yamaca otuz derece eğimle oyularak yapılmıştır. Roma İmparatorluğu mühendisliği öncesi, Anadolu yerli halklarında görüldüğü üzere izleyici koyağı 180 dereceden büyüktür. Yatay orta yolu olmayan tiyatro tek kademelidir. Merdiven kenarlarında görülen süslemeler stadion’un merdiven kenarlarında da görülmektedir. Orkestra yarıçapı 27 ayaktan oluşur. Sahne binasının yüksekliğinin 38 ayak olduğu tahmin edilmektedir. Işınsal merdivenli yol sekiz, oturma sırası toplam 21 sıralı ve 2000 kişiliktir. Tiyatronun alt terasında da odeon[6] vardır. Odeonun önündeki portiko,[7] köşeli bir U harfi yaparak agorayı çevreler.

Arykanda’da resmi ve özel yapıların kapladığı alanın birkaç katını nekropol[8] kaplar. Nekropoldeki tonoz örtülü mezar odalarının dışında lahitler de bulunmaktadır. Birbirlerine teras görevi gören mezar binalarının en alt terasında ikinci karına kadar ayakta kalmış büyük bir hamam yer almaktadır.

Sikke verilerine göre, İÖ 2. ve 1. yüzyıllarda Helenistik kralların arasındaki süregelen çatışmalara ve sık sık değişen kral seçimlerine dâhil olmadığı gibi, bu süreçteki sikke basma otoritesini İÖ 80’lere kadar sürdürmüş, Lykia Birliğinin bir üyesi olarak birliğin sikkelerini üretmeyi sahiplenmiştir. 1971-2002 tarihleri arasında yapılan kazılarda 4000 civarında sikke ele geçirilmiştir. Bu sikkelerden 784 adeti Lykia Bölgesi darphanesinde; 201’i Lykia’yı yöneten Helenistik krallarına ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde sikke basan Lykia dışındaki şehir ve bölgelere;238 tanesi MÖ 1. yüzyıl ile MS 3. yüzyıl arası Roma İmparatorluğu resmi darphanesine: 872 Geç Roma Dönemi’ne, 28 adeti Bizans ve 42 adeti Beylikler-Osmanlı dönemlerine aittir. Bunlara ek olarak, biri MS 3. yüzyıla, diğeri MS 5. yüzyıla ait iki ayrı definede 1030 sikke daha ele geçmiştir. Bunlar dışında, çoğunluğu muhtemelen Geç Roma Dönemi’ne ait, 800 civarında tanımlanamayacak kadar bozulmuş sikke bulunmuştur. Bu sikkelerin tamamı, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza edilmektedirler.[9]

Lykia’nın bağımsızlığının MS 43’de Roma İmparatoru Claudius tarafından sona ermesiyle bölge Roma İmparatorluğu’na katılır. Patara’da bulunan Stadiasmus Provinciae “Yol Klavuz Anıtı”nda, Veranius’un bölgedeki yolları onartıp yenilerini yaptırmasından ve Lykia’ya barış ve huzur getirmesinden övgüyle bahsedilir. Yol Klavuz Haritası dünyada bilinen en eski tek karayolları haritasıdır. Likya’yı İS 43 yılında Patara’nın başkentliğinde bir Roma Eyaleti’ne dönüştüren imparator Claudius’un emriyle dikilen 6 metre uzunluğundaki anıtın üç tarafı yazılı olup, ön yüzünde İmparator Claudius’a ithaf yer alırken, diğer yüzlerde tüm Lykia sınırları içerisinde yer alan yolların ölçüleriyle birlikte bir listesi mevcuttur.

Kazı çalışmaları sırasında Terakota veya terrakotta denilen, pişmiş kil bazlı, kahverengimsi kızıl renkli, mat seramik türü heykelciklere ait parçacıklara da rastlanmıştır.

Kazılarda Bulunan Diğer Heykelcikler

Nekropolün batısında gynasium yer alır. Daha kuzeyde Grek tiyatrosu tipinde oldukça sağlam kalmış küçük bir tiyatro vardır. Tiyatronun batısında “stadion”un teras duvarları yer alır. Gynasiumun kuzeydoğusunda bir Roma tapınağı, kentin batısında kayaya oyulmuş gömütler bulunmaktadır. Arykanda kenti, İÖ III. binden itibaren devam eden bir maden  endüstrisinin yakın coğrafyası içinde bulunmaktadır. Bununla birlikte kentte ve bölgede bu durumun yazılı kaynaklarda belirtilmemesi önemli bir eksiklik oluşturmuştur.

“1971 yılından bu yana yapılan kazılar sırasında kentte çok miktarda madeni buluntu ve madencilik faaliyetlerine ilişkin bulgular saptanmıştır. Bulguların arasında hem madeni eser üretimi ile ilgili aletlerin bulunduğu bir mekân hem de kentin değişik yerlerine dağınık biçimde bulunan madencilik faaliyetinden arta kalan cüruflar mevcuttur. Lykia bölgesi, madencilik faaliyetlerinin durumu konusunda en az bilgiye sahip olduğumuz bölgelerden birisidir. Anadolu’daki madencilik faaliyetleri hakkında bilgi veren antik kaynaklarda Lykia’dan çok az bahsedilmektedir. Bölgedeki üretim konusundaki bilgilerimiz büyük ölçüde kazı buluntularından oluşmaktadır. Arykanda’daki madencilik faaliyetlerinin değerlendirilmesinde öncelikle Lykia bölgesindeki genel durumun incelenmesi ve ardından gerek bu örneklerin incelenmesi ve gerekse maden cüruflarının analizlerinin yapılması yoluna gidilmiştir.”[10]

Arykanda Antik Kenti Hamamı

Arykanda Antik Kenti ve Elmalı İlçesi

“Bölgede bilinen en eski madeni buluntular Elmalı ovasında bulunan mezarlardan ele geçen Erken Tunç Çağı Malzemesi arasında bulunan bronz savaş araçları ve spatula gibi eşyalardır. İÖ II. bin yıl’da diğer birçok buluntu grubunda olduğu gibi, madeni buluntular ve maden teknolojisine yönelik buluntularda dikkat çekici bir gerileme görülür. Yapılan yayınlar içinde saptanan tek malzeme, yine Karataş mezarlarından basit süs takıları, iğne ve vb gibi basit günlük kullanım objeleridir.”[11]

 

“İÖ I. binyılın ikinci yarısında Batı Lykia’daki Patara mezarlarından az sayıda, ancak işçilik kalitesi yüksek altın, gümüş süs eşyaları, takılar, bronz patera ve strigilis gibi örnekler bulunmuştur.”[12]

“Bölgenin madencilik sektörü ile yakından ilişkili olması gereken bir buluntu ise üzerinde Likçe yazıt olan gümüş bir vazodur. Mısır’da Tell-el-Maskutha’dan, Attik sikkeler ve İ.Ö.400-350 arasına tarihlenen bir Akhamenid gümüş tabağıyla birlikte bulunan vazo da yine aynı yıllara tarihlendirilmektedir.”[13]

Tapınak ve Kilise Zemininde Bulunan Mozaikler

Roma Dönemine Ait Patara'da Bir Tıp Aleti ve Sandalet Üretimi Yapan İşlikler Bulundu

“Roma dönemine ait Patara’dan bir tıp aleti ve bir de altın kaplamalı sandalet üretimi yapan işlik olduğuna ilişkin Scribonius’dan edindiğimiz bilgi, madeni eşya üretimi konusunda bölge ile ilgili tek kaynaktır.”[14]

“Lykia bölgesinde yerel atölyeler ile ilgili bir diğer bilgi ise Kyaneai çevresinde yapılan araştırmalardan elde edilmiştir. Kyaneai akropolünün yamacında, kentin sınırına yakın bir alanda, demirden alet üretimi yapan bir işlik kalıntılarına rastlanmıştır. Ayrıca kent territoryasındaki çok sayıda demirci cürufu ve fırın kalıntılarına rastlanması, bölgenin ortasındaki bu alanın madencilik faaliyetleri bakımından yoğun olduğunu göstermektedir.”[15]

“Bölgede mevcut maden yataklarının sayısı ve bunların ne kadarının antik çağda kullanılmış olabileceği bir diğer problemdir. Lykia bölgesi bu durumun güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Bölgede, antik kaynaklarda bahsedilen tek maden kaynağı Kibyra’dır. MTA’nın yaptığı çalışmalarda Elmalı – Salur çevresinde az miktarda bakıra ve Kemer – Göynük yakınlarında ise kurşun-çinko-bakır-gümüş damarına rastlanmış- tır. Ancak MTA raporlarına göre bu kaynaklar düşük kalitede ve ekonomik bakımdan yetersizdir.”[16]

Sonuç olarak Arykanda Antik Kenti için, Likya Birliği’nin önemli bir sanayi ve ticaret kenti diyebiliriz. Bu kadar önemli bir kent için muhtemelen söylenecek daha çok şey vardır ve fakat buluntuların her bakımdan değerlendirilerek insanlık tarihine yapacağı katkının önemine mutlaka vurgu yapılmalıdır.

Silvan Güneş

Folklor Araştırmacısı & Biyografi Yazarı

Kaynak ve Alıntılar:

http://www.livius.org/articles/place/arykanda/

file: /// C: /Users/User/Downloads/191492.pdf

Video: https://www.youtube.com/watch?time_continue=22&v=RBeUm_2933A

[1] Konteks: Herhangi bir olgunun, içinden ortaya çıktığı, oluştuğu, oluşmasına olanak tanınan durumlar, olaylar, ilişkiler örgülerinin tümü.

[2] ORANSAY, Alptekin, Yard. Do. Dr. B.S., Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji (Klasik Arkeoloji) Anabilim Dalı, Arkanda Antik Kentinde 1971- 2002 Kazı Sezonlarında Ele Geçen Madeni Buluntular ve Madencilik Faaliyetleri,

[3] Strabon Geographica XIV, 3, 1, 665

[4] Bayburtluoğlu (2003) s.94

[5] Bouleuterion: Antik Yunan'da kent meclisinin toplandığı binaya verilen addır. başlangıcından itibaren kapalı olarak yapılmıştır. birçok antik kentte yapılmış ilk kamu binası olarak karşımıza çıkar. yapısal olarak pritaneium ile büyük benzerlik gösterir. ancak burada şehrin kutsal ocağı (ocak tanrısı hestia için yakılan sürekli ateş) değil; hestia'ya ait bir sunak bulunurdu. oturma yerleri tiyatrolarda olduğu gibi geniş bir yarım daire oluşturuyordu.

(*): Cevdet Bayburtluoğlu,Yüksek Kayalığın... s.58-59, https://www.academia.edu/35387594/Anadoluda_Bulunan_Mitraeumlar_ve_Mithras_K%C3%BClt%C3%BCne_Ait_Buluntular

(**): TÜRKER, Ayşe, Çaylak, https://www.academia.edu/35387594/Anadoluda_Bulunan_Mitraeumlar_ve_Mithras_K%C3%BClt%C3%BCne_Ait_Buluntulars.5

[6] Odeon: Antik Yunan’da, konserler verilen, şiirler okunan, oyunlar oynanan, genellikle dikdörtgen biçiminde, üzeri kapalı yapı.

[7] Portiko: Önünde sütunların bulunduğu üstü örtülü uzunlamasına salon.

[8] Nekropol: Nekropol arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölgeye verilen isimdir. Yunanca nekros-polis ölü şehri demektir.

[9] TEK, Ahmet Tolga, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Yunus Emre Kmapüsü, Eskişehir.

[10] ORANSAY, Alptekin, Yard. Do. Dr. B.S., Arykanda Antik Kentinde Madencilik Faaliyetleri ve Madeni Eşya Üretimi, https://earsiv.anadolu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11421/139/2012-04-10%5B1%5D.pdf?sequence=1&isAllowed=,22.01.2018, saat: 21.54

[11] ÖZGEN, E. (1992). Antalya Museum, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, s.33)

[12] IŞIK, F. (1992). “Patara 1990” 13. Kazı Sonuçları Toplantısı, s.253-258

[13] Barnett RD (1974). “Likya Insciptions ile Gümüş-Kafa Vazo” Mansel'e Armağan 1, s.893-903

[14] (L. Scribonius 142 bileşimler).

[15] Brandt H. piston F (2005). Likya et Pamphylia: güneybatı Küçük Asya, S.101 bir Roma eyaleti.

[16] Türkiye Maden Envanteri, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (1980), s.35 “Antalya” maddesi.

02.07.2021