Bilim ve Teknoloji Haftası Geride Kalırken Dünyada Bilim ve Teknoloji

Her yıl 8-14 Mart tarihleri ülkemizde Bilim ve Teknoloji Haftası olarak kutlanıyor. En başta ilk ve orta öğretim okullarında kutlanan Bilim ve Teknoloji haftasının öğeleri olan bilim ve teknoloji, yaşadığımız dönemde insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar önemli ve bir o kadar da eskiye dair anlamlarını değiştirmiş durumda. Bugün bilim ve buna bağlı teknoloji ne durumda? Hayatımıza etkileri nasıl? Gelecekte bilim ve teknolojinin gideceği noktalar hakkında ne gibi projeksiyonlar var? Bilim ve teknoloji haftası vesilesiyle bu konulara güncel ve detaylı bakmaya çalışalım.

Bilim ve Teknoloji Nedir?

Bilim ve teknoloji kelimeleri özellikle son yıllarda sıkça kullanılıyor. Bu kelimelerin içeriği ve güncel olarak hayatımızdaki yerine eğilmeden önce bu kelimelerin anlamlarını hatırlayalım. Bilim kelimesi Türk Dil Kurumu Sözlüğünde şu şekilde yer alıyor: “Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim” Buradan da anlaşılacağı gibi Arapça kökenli “ilim” kelimesi de esasen bilim ile eş anlamlı. Öte yandan kelimenin anlam açıklamasında yer alan: “deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.” bölümü de bir konuya bilimsel yaklaşımın nasıl olması yönünden ipucu veriyor. Yani, bilginin deneye, ispata, gerçekliği ve sürekliliğe dayalı olması. Bu nedenle her bilgi ya da yaklaşım bilimsel değildir. Teknolojinin anlamı ise yine TDK sözlüğünde şu şekilde verilmiş : “ Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimi.” Bu açıklamadan da teknolojinin de bir bilim dalını içerdiğini anlıyoruz. Zaten kelimenin sonunda yer alan “-loji” bölümü de mantığı işaret ediyor ki bu uzantı hemen tüm bilim dallarında ya da yan dallarda kullanılıyor. Buradan hareketle deneye ve gerçekliğe bağlı sonuçların ortaya çıkardığı bilimin teknoloji için de olması gereken ilk şart olduğunu anlıyoruz. Bilim ve teknolojiden bahsetmek için akıl ve mantık en temelde olmazsa olmaz bir şart olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, akıl ve mantığın egemen olmadığı bir alanda bilim ve teknoloji üretimi söz konusu değil. 

Bilim ve Teknoloji Üretimi ile Akademi’nin Rolü

Bilim ve bilginin üretimi ile üretilen bilgi ve bilimin bir disiplin içinde yayımını sağlayan yer ise akademi. Buna istinaden bilgiden bilime giden dizgide akademinin varlığı hayati önem taşıyor. Buradan her türlü bilgi ve bilimin akademi dışında üretimi söz konusu değildir sonucu çıkmaz ama ister akademi dışı ister akademi içi olsun, tüm bilgisel, bilişsel ve bilimsel üretimlerin akademik bir literatürle ifadesine ihtiyaç vardır. Bu ifade, o üretimin kalıcılığına, evrenselliğine ve ilerlemesine olanak tanır. Bu nedenledir ki bilimin sağlıklı ve yeterli üretiminin olmadığı yerde nasıl teknolojiden söz etmek mümkün değilse akademileşme prensibinin de yeterli olmadığı yerde bilimden söz etmek mümkün olmamaktadır. Keza, akademileşme prensibi salt üniversite ile sınırlı değil bir yaklaşım şeklidir. Milattan önce 4. Yüzyılda Platon ( Eflatun)’un ders verdiği, Atina yakınlarındaki zeytinliğin ismi olan Akademeia kelimesinden türeyen Akademi, en geniş olarak yüksek öğrenim / öğretim kurumu anlamına gelirken bilim ve bilgi üretiminin disipliner olarak yapılması ve geliştirilmesi yönünde bir anlayışı da ifade eder. Dolayısıyla bilimsel gelişmişlik, günümüzde ülkelerin / toplumların üniversite nicelikleri ve nitelikleri ile kendisini gösterir.

Bilim ve Teknolojinin Son Dönemdeki Gelişimi

Bilimin ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişimi, insanların günlük yaşayışlarına doğrudan etki etme sonucu ve hedefini bir arada taşır. Bilimsel çalışmalar, kimi zaman doğrudan bu hedefle yola çıkarken kimi zamanda yalnızca bilimin ve bilginin kaynağı olan merak ile başlar ve işlevsel sonuçlar elde eder. Teknoloji ise doğrudan insan ve doğa hayatına etki edecek araç ve gereçlerin üretimi ile ilgilenir. Örneğin 1804 yılında icat edilen ve son iki yüzyılda insanlık tarihinin öncesine kıyasla çok hızlı ilerleyen teknolojik gelişmelerin başlangıcı sayılabilecek buharlı tren, bir teknolojidir. Ancak, bu teknoloji trenin yüksek buhar basıncı ile çalışma prensibi ile raylar üzerinde ilerlemesine olanak tanıyan; fizik ve kimya bilimleri sayesinde ortaya çıkmıştır. Keza, bilimsel çalışmaların sonucunda ortaya çıkan sonuçların somut üretimlere dönüşmesini sağlayan mühendislik bilimi de teknolojinin bir parçasıdır.

Her ne kadar tarihte yaşanan hiçbir olay bir arka planı olmadan kendiliğinden var olmamışsa 19. Yüzyıl başında buharlı trenin icadının da geriye dönük bir arka planı vardır. Bu durumla beraber, bilim ve teknoloji için bir “Son dönem” tarifi kullanacaksak bu dönemi son iki yüz yıl olarak alabiliriz. 1800’lü yıllarda makine teknolojisinin gelişimi ile insanların günlük hayatları, meslekleri, yaşamlarını kazanma, üretme – tüketme biçimleri de büyük değişikliklere uğramış ve buna bağlı olarak günümüze kadar gelen felsefeler ve ideolojiler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bilimin ve teknolojinin yalnızca bir üretim alanında yapılan çalışmalar değil bütünüyle insan ve tüm doğa hayatını kökten etkileyen, buna bağlı olarak da düşünsel dönüşümler yaratan bir güç olduğunu görmeliyiz.

Gelecekte Ne Olacak?

20. yüzyılın son döneminde ise insanların birbirleri ile iletişim kurmaları için icat edilen telefon, telgraf gibi aletlerin artık bilişim teknolojisi başlığı altında yine tüm insan hayatını belirleyici bir noktaya geldiğini görüyoruz. Bilişim teknolojisi ve bu teknolojinin hem altyapısı hem de öncülü olan yazılım teknolojisi, yalnızca internet destekli iletişim araçlarını değil tıptan enerjiye, makineden ekmeğin piştiği fırına kadar hemen her noktada hayatımıza değmiş ve etkisini artırmış durumda. Bilim ve teknoloji tarihinin kırılma noktası olan sanayi devriminden bu yana Almanya’nın öncüsü olduğu Endüstri 4.0 olarak ifade edilen otomasyona dayalı üretimden şimdi de Japonya’nın öne sürdüğü insanların kontrol ettiği ama tamamen insansız üretime dayalı Toplum 5.0 gibi teknolojiler seviyesine gelindi. Bilim ve teknolojinin öncelikle insana ve yine insan hayatı için doğaya önem verdiği düşünüldüğünde yazılım – bilişim teknolojisinin gelecekte nasıl bir noktaya geleceği merak konusu.

Tıp biliminde yaşanan gelişmelerle insan ömrünün sürekli uzatılması, kaliteli ve sağlıklı yaşam formlarının çalışılarak bunların iletişim teknolojisi ise çok geniş kitlelere ulaştırılmasının yanında yapay zeka çalışmalarının olumlu yönde ilerlemesi ve uzay teknolojisi. Gelecekte belki de şu anda tahayyül edemeyeceğimiz yaş ortalamalarında ömürlere sahip, yapay zeka robotları kontrol ederek üretim dahil tüm ihtiyaçlarını onlarla sağlayan ve bir yandan da uzaya transfer sağlayabilen insanlar olacak. Peki, bu yaşam formunun doğa ile uyumu nasıl olacak ya da doğa formu ne durumda olacak? İnsanın temel ilerleme motivasyonu olan merak etme ile başlayan bilim ve teknoloji, aynı heyecanı sürdürerek ve yaşatarak gelişimine devam ediyor. Bilim ve Teknoloji haftası kutlu olsun.

14.06.2021