Phodiapolis/Wedrenni Antik Kenti / Likya Birliği - Antalya

Phodiapolis Antik Kenti

Phodiapolis Antik Kenti Antalya ilinin Kumluca ilçesinin kuzeyinde, Sarıcasu Köyü’nün arkasında 300 metre rakımlı bir tepe ve çevresinde kurulmuştur. Yerli halk buraya Eskihisar adını yakıştırmıştır. Çamlarla çevrili olan bir tepeye hâkim olan kentin doğu ve güneyindeki yamaç, yapılarla doludur. Kumluca’ya mesafesi 5 km olan antik kente dar bir yoldan ulaşım sağlanmaktadır. Kentin bulunduğu bölgede yer alan Gagai, Phaselis, Korydalla (Corydalla) ve Olympos gibi Rodos kolonilerinden biri olsa da Phodiapolis ismi Rodos Adası ile benzerlik gösterdiğinden, antik kentin Rodoslular tarafından kurulduğu yönünde bir düşünce ortaya atılsa da bu iddia belgelerle doğrulanmadığından, Phodiapolis’i Rodoslular’ın kurduğu bir şehir olarak kabul etmek doğru/bilimsel bir yaklaşım değildir. Korydalla, Likya Birliği’ne bağlı olan Phodiapolis Antik Kenti’ne bağlı küçük bir yerleşim yeridir.  Korydalla’nın neredeyse tüm yapı taşları Hacıveliler, Kumluca, Çalka ve Hızırkahya gibi köylere taşınmıştır. Bu taşlardan birisi Likçe-Yunanca çift dilli yazıtıdır ve bir ev inşaatında kullanılmıştır. Kentte görülen en erken iz Klasik Likya mezarlarıdır. Helenistik dönem kalıntılarının en belirgin olanı akropol üzerindeki kuledir.  Rhodiapolis’in de denize açıldığı Gagai Likya’nın coğrafyada son Güney Doğu köşesidir.

M.Ö. 380-M.Ö. 315 yılları arasında yaşamış, Yunan Theopompos’un belirttiğine göre Rhodiapolis, adını Mopsos’un kızı Rhodos’tan alır. Ancak kentin Likçe isminin Likya mezar taşları ve sikkelerde “Wedrei” (Wedrennehi / Wedrenni), olarak geçmektedir. Adını M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış, Miletoslu tarih yazıcısı Hekataios’tan öğrendiğimiz yerleşim, Rodoslular tarafından koloni olduktan sonra daha çok gelişmiştir. Perikle’nin babası mı yoksa ağabeyimi olduğu henüz anlaşılamayan Trbbenimi’nin Rhodiapoliste sikke bastırdığı bilinmektedir. Aynı isim Doğu Likya’da İ.Ö 400-360 yıllarında darp edilen sikkelerin yanı sıra Xanthos Antik Kenti’ndeki 149-150 nolu yazıtlardan da bilinmektedir. Rhodiapolis ve Gagai sikkelerinde “Likyalı” oldukları belirtilir. Kentteki kaya mezarları Rhodiapolis’in Dynastik Dönem Likya’sı ile bağlantısını göstermektedir.[1]

Phodaliapolis Antik Kenti Likya Birliği'nin Bir Üyesidir

Phodiapolis Antik Kenti, Likya Birliği üyesi kentlerden biridir. Kente ulaşan üç güzergâh vardır. Güneye inildiğinde Korydalla Antik Kenti’ne inilip batı kanadından Myra Antik Kenti’ne ulaşılabilinirken, doğuda Gelidonya Burnu yerleşimi üzerinden Adrassus (Adrasan)’a ulaşılır. Kuzeyinden yol alındığında ise dağlık tarafta yer alan Kormos, Akalissos, İdebessos ve Kitanaura Antik Kentleri izlenir. Rhodiapolis Antik Kenti'nin günümüze ulaşan önemli kalıntıları; tiyatro, hamam, agora/stoa, sebasteion[2], tapınaklar, kilise, çok sayıda su sarnıcı, kenotaph (boş mezar)[3], nekropoller ve konutlardır. Diğer Likya kentlerinin içindeki en önemli farkı şehircilik anlayışıdır. Oldukça dar ve zor bir arazide birbirine son derece yakın, iç içe, planlı bir şehirciliğe sahip olan kentteki bu anlayış, hiçbir Roma dönemi yerleşiminde örneği görülmemiştir. “Yapılar arasında neredeyse sadece cadde ve sokak boşlukları dışında bir boşluk bulunmadığından, yapılar çoğunlukla birbiriyle organik bir bağ içerisinde inşa edilmiştir. Yapısı itibari ile eğimli olan şehrin, kentsel yapılaşmaya olanak tanıyan çok sayıda teras, çoğunlukla sarnıçlar yardımıyla oluşmuştur. Bu akılcı çözümle; hem yerleşimin su ihtiyacı karşılanmış hem de yapılar için uygun düzlükler sağlanmıştır. Kentin doğusunda yerleşimin eteğinde bulunan hamamdan yukarıya -batıya- kent merkezine çıkan basamaklı ana cadde, merkezden batı kapısına kadar ilerlemekte ve dış yola bağlanmaktadır. Yerleşim içinden geçen bu cadde boyunca gerekli yerlerde ara sokaklarla merkezden uzak yapılara ulaşmaktadır.”[4]

Phodiapolis Antik Kenti Stoa / Alışveriş Merkezi

Rhodiapolis Kenti'nin en ünlü kişisi Opramoas’tır. Antonius Pius döneminde (M.S. 138-161) yaşamış, Likya’nın en zengin adamı ve en ünlü hayırseveridir. Şehirde tiyatronun sahnesinin arkasında kalan alanda Opramoas’ın anıt-mezarı bulunmaktadır. “Antik yönetim sistemi içinde kamusal ve bürokratik hayatın izlerliğini sağlayan birimlerin yöneticiliğini kentin zengin tabakasından kişilerin yapması bir zorunluluktu. Bu kişi herhangi bir mevki için belli bir miktar para öder, mevkisinin getirmiş olduğu maaş hakkını kullanmaz, aksine mevkisinin getirdiği mali yükümlülükleri bizzat kendisi karşılardı. Çünkü bu görev kendisi için bir onurdu. Bu tür görevlere leiturgia (λειτουργία) adı veriliyordu. Ama kimi zaman mevkinin getirdiği maddi sınır aşılıyor, mevki sahibi kişi zor zamanlarda maddi-manevi her türlü iyiliği yapıyordu. Bu durumda da gönüllü olma ön plana çıkıyordu. Bu işleri yapan kişiler euergetes (εὐεργέτης) ve bu işler de euergesia (εὐεργεσία) olarak adlandırılıyordu. Bu kişilere karşı da o kent ve Opramoas örneğinde olduğu gibi o bölge heykeller, önemli mevkiler, övgüler ve yazıtlarla minnet duygularını ifade ederlerdi.

Likya'da Bazı Varlıklı Aileler Öne Çıkıyor

M.S. 2. yy.da da Lykia’da bazı varlıklı aileler euergesia ile öne çıkmaktadır: Patara’dan Claudii ve Vilii, Oinoanda’dan Lulii ve Licinnii, Rhodiapolis’ten Opramoas ve ailesi, yaşadıkları dönemde önemli çalışmaların altına imza atmış saygın kimselerdir. Opramoas, Hadrianus (117-138) ve Antoninus Pius (138-161) dönemlerinde varlık göstermişti. Opramoas’ın soy çizelgesi: Kalliades – Apollianios & Aglais (Aristokila) - Opramoas şeklindedir.[5] Yani, Opramoas, Apollonios II’nin oğludur. Annesi Aristokila adıyla da bilinen Aglais, Korydallalı’dır. Hermaios ve Apollonios III adlarında iki erkek kardeşi vardır. Opramoas’ın Lykia Birliği’nde üstlendiği ilk görev arkhiphylakia olmuştur. Erken dönemdeki hizmetlerinin ardından 4 kez onurlandırılmıştır. M.S. 114 ile 131 yılları arasına denk gelen onurlandırmalarda Opramoas, bronz heykel, altın kaplama ikon ve altın çelenk almıştır. M.S. 131-132 yıllarında cömertliğini kanıtlayan Opramoas’ın Lykia Birliği tarafından yıllık onurlarla onurlandırılmasına karar verilmiştir. M.S. 136 yılındaki İmparator Kültü Başrahipliği ve Lykia Birliği yazmanlığı ile birlikte Lykiarkhos olmuş ve bundan sonra, M.S. 132-152 yılları arasında 20 kez daha onurlandırılmıştır. Opramoas’ın neredeyse tüm Likya’da yardım etmediği kent yok gibidir.

Opramoas Yaptığı Hayır İşleri İle Antik Dünyanın En Yardımsever Vatandaşı

“Opramoas yaptığı hayır işlerinden dolayı, kendi kenti olan Rhodiapolis dışında da pek çok kentte vatandaşlık hakkı edinmiştir. Yazıtlardan tespit edildiği kadarıyla, Tlos, Myra, Patara, Ksanthos, Telmessos, Limyra, Phaselis ve Korydalla kentlerinde vatandaşlığı bulunmaktadır. Lykia’daki pek çok kent, M.S. 141-142 yıllarında meydana gelen şiddetli bir depremle büyük hasarlar görmüş ve Opramoas’ın yardımlarıyla toparlanmıştır. Opramoas’ın asıl ünü bu deprem sonrasında kentlere yapmış olduğu yardımlarla kendini gösterir. Bu afet dışında da çocukların eğitimi, genç kızların çeyizi, hububat yardımı, hamam, stoa vb bina yapımı gibi sayısız yardımda bulunmuştur. Opramoas’ın yardım ettiği kentlerin sayısı 30’u geçmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: Patara, Olympos, Tlos, Phodiapolis, Korydalla (Corydalla), Myra, Telmessos, Pinara, Xsanthos (Ksanthos). Opramoas’ın mezarı Rhodiapolis’tedir ve mezarın tüm duvarları bu bilgileri edindiğimiz yazıtlarla kaplanmıştır. Bu yazıt Anadolu’nun en uzun yazıtıdır. Bu yazıt, imparator mektupları, eyalet yöneticilerinin mektupları ve onurlandırmalardan meydana gelmektedir. Opramoas’ın yardımları toplam yaklaşık 4 milyar sesterstir. Bu sayıdan da servetinin ne kadar olduğu az çok tahmin edilebilir. Opramoas pek çok görevde bulunmuştur. Augustus baş rahipliği, Lykiarkhlık, arkhiphylakslık, hypophylakslık, Lykia Birliği yazmanlığı bu görevler arasındadır.”[6]

Phadiapolis ve Niceleri Bölgede O Dönemlerde Gerçekleşen 141 Depremden Çok Etkilendi

Özellikle 141 depreminden sonra yıkılan pek çok yapı Opramoas tarafından onarılmıştır. 3000 denardan 100.000 denara kadar değişen miktarlarda yardım etmiştir. En büyük yardımı 100.000 denarla Myra ve 60.000 denarla Tlos almıştır. Kentlere yapılan yardımlar dışında örneğin yaşayanlar için kefen parası, genç kızlara çeyizlik ve yoksullara yiyecek gibi pek çok konuda sosyal yardımlarda bulunuyordu. Ayrıca Likya Birliği’ne her yıl 20.000 denar gelir getiren topraklarını bağışlamış ve bu paradan Lykia koinobulos üyelerinin her biri 10’ar denar para almıştır. Bütün bunların karşılığında Opramoas, Lykia kentlerinin vatandaşlık hakkını elde etmiştir. Opramoas’ın bir başka özelliği ise Hadrianus’un anılarında gizlidir. Hadrianus“ Asya olaylarını detaylıca bilen Likyalı tüccar Opramoas’ın gizli raporlarının Palma tarafından alaya alındığını” anlatır. Duvarları tamamen kitabelerle dolu olan ve Opramoas’ın bütün resmi ilişkilerinin sıralandığı 64 belgeden oluşma anıt-mezar, tiyatronun güneybatısında sahne binasının arkasındadır. 12 imparator mektubu, 19 Procurator mektubu ve 33’ü birlik toplantısına ait belgenin sıralandığı bu yazıtlı anıta ait bloklar etrafa dağılmıştır. Bu kayıtlarda Opramoas’a sunulan onurlandırmalar ile kendi şehrine ve diğer şehirlere yaptığı hayır işleri anlatılmaktadır. Mektuplar özellikle Antonius Pius ile olan yazışmalardır. Yazışmalar içerisinde bu kişinin Lykiarkh ( Likya Birliği Yöneticisi ) olduğu da anlaşılmaktadır. Anıtın duvarlarındaki yazıt, Likya’nın belki de tüm Anadolu’nun en uzun yazıtı olma özelliğini taşımaktadır. Kent merkezinde, agora ile stoa bir bütünlük arz etmekte ve stoa, agoranın batıda yer alan üzeri örtülü bölümünü oluşturmaktadır.

Phodiapolis Antik Kenti'nde Kaya Mezarları

Phodiapolis, Likya dilindeki yazıta sahip kaya mezarı dışında M.Ö. 7. yüzyıl öncesini yansıtacak kalıntılara sahip değildir. Kentte bilinen en erken kalıntılar Klasik Çağ kaya mezarlarıdır. Lykia dilindeki yazıtlı kaya mezarı ve tiyatronun kuzeyindeki Helenistik kule dışında geleneklerine bağlı olan bir Roma kenti izlenimini vermektedir. Ancak, kalıntılar arasında büyük bir kısmı tahrip olmuş Bizans çağı yapıları çoğunluktadır. Önemli kalıntıları; tiyatro, hamam, agora/stoa, sebasteion, tapınaklar, kilise, sarnıçlar, kenotaph, nekropoller ve konutlardır. Rhodiapolis’in nekropolü kentin, doğu, güneydoğu ve kuzeyinde yoğunluk göstermektedir. Büyük çoğunluğunu Roma Çağı’na ait lahitlerin oluşturduğu nekropol alanlarının en ilginç kalıntısı Lykia dilinde kitabeli kaya mezarıdır.

Kilise, Ev, Tiyatro, Hamam ve Bir Takım Yapılar

Akslepion, eski Yunan ve Romada tıp Tanrısı Asklepios adına yapılan tapınaktır. Yerleşimin doğu sınırındaki son kamu yapısı ise bir Roma hamamıdır. İçinde çeşitli tedavi kurumlarını da içerir. Phodisias Antik Kenti'nde ilk hastane işlerini gören önemli bir yapı, restore dilmiştir. Hamam genel planlamasıyla Anadolu- hamam- gymnasion karakteristiğindedir. 998 m²’lik toplam alanın yarısından fazlası palaestraya ayrılmıştır. Ana bölümler olan apoditerium, frigidarium, tepidarium, ve caldarium dikdörtgen planlarıyla aynı aks üzerinde yan yana dizilidir. Çok sayıda ve değişik formlardaki sarnıçların yanı sıra kentin ve hamamların su ihtiyacı kuzey batıda bugün pek az izi görülebilen bir aquadukt vasıtasıyla sağlanmaktaydı. 

Phodiapolis Antik Tiyatrosu

Phodiapolis Antik Kentinin en çok dikkat çeken özelliği, küçük taşlardan harçlı veya harçsız olarak inşa edilmiş hâlâ ayakta olan çok sayıdaki yapıdır. Bunlar değişik ölçülerde olup, birçoğu özel kişilere ait evlerdir. Şehir merkezinde Grek planlı küçük bir tiyatro yer alır. Aşağı yukarı 1500 kişi kapasiteli olduğu düşünülen ve güneye bakan tiyatronun caveası çoğunlukla yamaca yaslanmıştır. Cavea da 7 merdiven arasında 6 kuneus/kerkides bulunur. Tam yuvarlak olan orkestranın çapı ise 10.52 m.dir. Doğu batı aksında uzayan sahne binasının üst kesimi tamamen yıkılmış, sadece zemin katı korunabilmiştir. Proskene cephesinden 5 kapı açılır. 

Phodiapolis Antik Kentri'nde Kilise

Phodiapolis Antik Kenti tiyatrosunun üst kısmında batıya doğru sadece apsisi korunagelmiş bir kilise göze çarpar.

Yazarı Alıntılar & Kaynaklar & Fotoğraflar:

[1] http://www.arkist.com/?portfolio=rhodiapolis (Arkeolojik bilgiler kazı başkanlığına aittir.) [2] Sebastetion: Büyük imparatorlara ve önemli kişilere adanan büyük tapınak kompleksi. Sebasteion ulu anlamına gelen Latincede Avgustus sözcüğünün Yunanca karşılığıdır. [3] Kenotaph: (Boş mezar) Ölmüş kişilerin hafızada kalması için yapılmış, ölümlünün bedeni içinde yer almayan varlıklarına gıyaben adanmış mezarlardır. Hristiyan sanatında yaygın olarak kullanılmaktadır. [4] http://aktuelarkeoloji.com.tr/antalyanin-gorkemli-10-antik-kenti [5] (http://thalassapolis.blogspot.com.tr/2010/05/opramoas.html) [6] Adı geçen ağ.

02.07.2021