5 Aralık Dünya Mühendisler Günü – Mühendisliğe Yakından Bakış

Mühendis kelimesi, halk arasında sıkça kullanılan birçok alanda kendi tanımı çevresinde başkaca kavram ve durumları anlatmak için de başvurulan, akademik eğitim şartı olan meslekler arasında doktorluk ve avukatlıkla birlikte en çok bilinen meslektir. Hayatımıza bu denli yerleşmiş olan mühendis kelimesinin birinci dereceden muhatabı olan kişiler, yani mühendislerin ulusal çapta kutlanan bir özel günü de var: 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü. Türkiye’de 5 Aralık tarihinde kutlanan Dünya Mühendisler Günü, aynı adla başka ülkelerde başka tarihlerde de kutlanabiliyor. Bizim gündemimiz ise 5 Aralık tarihi. Mühendisler gününde, mühendis kavramına, mühendislik tarihine ve günümüzde mühendisliğin anlamına yakından bakalım.

 

Mühendis Nedir?

Mühendis kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup yine Arapça hesap anlamına gelen Hendese kelimesinden türemiştir. TDK sözlüğünde mühendis kelimesinin anlamı şu şekilde yer alır: İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimse.” Yani, kısaca insanlık tarihinin gelişimini sağlayan ve adına medeniyet denilen tüm ilerlemenin inşası için gereken tüm altyapı ve donanımı, mühendisler sağlar. İngilizce mühendis sözcüğünün karşılığı ise “Engineer” kelimesidir. Bu kelime, benzer biçimler alarak hemen tüm Avrupa dillerinde bu şekilde karşılanır. “Engine” kelimesi ise motor demektir. Yani mühendisin makinesi yönü öne çıkar. Yine İngilizce dilinde bizdeki İnşaat Mühendisliği’ni karşılayan tanım ise Civil Engineer yani Medeniyet Mühendisi’dir. Arapça, Türkçe ve Batı kavramlarından bu tanımları vermemizin nedeni, farklı milletlerce mühendisliğin hangi yönünün öne çıktığını anlatmak içindi. Makine, hesap, teknik, medeniyet gibi kavramlar, mühendislik içerisinde karşılık bulurken bugün çok daha fazlası, bu meslekle birlikte ifade ediliyor. Örneğin 29 Eylül Dünya Denizciler Günü nedeniyle paylaştığımız şu yazıda söz ettiğimiz; Gemi kaptanlarına artık Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği verilmesi gibi. Sonuç olarak kökeninden bugüne mühendislik; matematik ve hesap temelli, başta doğa bilimleri olmak üzere tüm bilim dallarından faydalanan, teorik bilgiyi pratiğe dönüştürecek yolları bulan ve içinde vizyon, planlama, yönetim barındıran disiplinler toplamıdır. Mühendisler, planlama yapabilen, analitik düşünebilen, en ekonomik ve verimli yollarla problem çözme bilgi ve becerisine sahip insanlardır.

 

Mühendisliğin Kısa Tarihi

İnsanın medeniyetler kurması süreciyle eş zamanlı, uzunca bir tarihe sahip olan mühendislik, aynı zamanda bilimle de iç içe bir yolculuk yapmıştır. İnsanlığın bilinen tarihine yüzümüzü döndüğümüzde ilk karşımıza çıkan Mezopotamya’da mühendisliğin temellerinin de atıldığını görebiliriz. İnsanın kaderini değiştiren ilk tekerlekli arabanın icadının Mezopotamya’da olduğu, genel olarak kabul edilirken çivi yazısı ile önemli bir devrim yapan Sümerler medeniyetinde de surların, kanalların ve tanrı krallar için yapılan tapınakların her biri birer mühendislik hamlesidir. Asma bahçeleri ile meşhur Babiller ve yine bu coğrafyadaki medeniyetlerden Asurlular da mühendisliğe katkı sunan eserler vermiştir. Babil döneminin ünlü hükümdarı Hammurabi’nin meşhur ceza sisteminde kötü inşaat yapanları da cezalandıran maddeler oluşu, inşaatın kalitesi hakkında yönetmeliklerin varlığı, o dönem için gelişkin bir mühendislikten bahsetmemizi sağlıyor. Mühendisliğin tarihsel yönünde Mısır uygarlığının da önemli bir yeri var. Usturlap ismi verilen bir açı ölçerin bulunması ve bunun astronomik çalışmalarda kullanılması, Mısır’ın mühendislik alanındaki durumu hakkında fikir verirken bu aletin ortaya koyduğu ölçü sistem, günümüzde de halen kullanılmaktadır. Söz konusu zamanlar ise yapılan arkeolojik araştırmalara göre Milattan Önce 2000 yıllarını işaret eder. Yani, bugünden yaklaşık 4000 yıl önce! Tabi ki Mısır döneminde halen birçok otoritenin görüşüne göre gizemini koruyan piramitlerde mühendislik açısından birer şaheserdir ve bilginin kalıtımsal geçişi dikkate alındığında görkemi bugünlere uzanan yapıların da atası sayılır. Eski Mısır’da yapılan araştırmalar, piramitlerin yanında su kanalları, sulama sistemleri ve taş binaların yapımını da ortaya koymuştur. Bilinen ilk arazi ölçüm metodu olan “mesaha” da Mısır döneminde ortaya çıkmıştır.

 Medeniyetlerin birikimli olarak birbirinin üstüne binmesiyle mühendisliğin gelişimi de buna paralel olarak bir öncekinden daha ileriye dönük devam etmiştir. Yunan tarihinde de özellikle mühendisliğin yaşam kaynağı olan fen bilimlerinde yaşanan gelişmeler ve buluşlar, günümüze kadar uzanan ve hala devam eden tekniğin temelini oluşturmuştur. Bu alanda Pisagor ve Öklit’in matematik teoremleri, Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini tariflemesiyle buluşunu gerçekleştirdiği hidrolik vidalar, bileşik makaralar, büyüteç gibi aletlerin her biri mühendislikte seviye atlanmasını sağlamıştır. Yunan medeniyetinde matematik ve fizik alanındaki bu gelişmeler sonucu, limanlar ve dalgakıranlar inşa edilmiş, gemi inşaatı başlamış, dünyanın ilk deniz feneri yapılmıştır. Yunan medeniyetini, her alanda ileri taşıyan Roma döneminde ise sulu çimento icat edilmiş, ahşap kovalı çarklar, vinçler bulunmuş ve bu sayede inşaat teknolojisinde önemli gelişmeler sağlanmıştır.

 Antik dönem ve Orta Çağ döneminde gerçekleşen bu ilerlemeler, Yakın Çağ ve devamında İstanbul’un Osmanlı tarafından fethi sonrasında Batı dünyasında yaşanan teknik gelişmelerle birlikte sanayi devrimine kadarki süreçte bilimsel buluşlarla sürmüştür. Yazımızın girişinde mühendisliğin tanımı açısından belirttiğimiz bilimsel teorinin pratiğe dönüştürülmesini sağlayan disiplin oluşundan ötürü matematik – fizik – kimya bilimlerinde ortaya konan her yeni teorem, mühendislik alanında yeni bir alet ya da makinenin icadına ve sonrasında o yeni icatla yeni bir üretime dönüşerek karşılık bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise ilk açılan mühendislik okulu, 1773 yılında II. Mahmut döneminde kurulan Mühendishane – i Bahri Hümayun’dur. Bu okul, günümüzün İstanbul Teknik Üniversitesi’dir (İTÜ) ve III. Selim döneminde Mühendishane -i Berri Hümayun ismini alarak kapsamını genişletmiştir. Dolayısıyla bugünkü İTÜ Türkiye’nin ulusal tarihinin de ilk üniversitesidir ve akademik eğitimin tarihçesi de mühendislikle başlar. Osmanlı döneminin müthiş yapılarının mimarı olan Mimar Sinan, aynı zamanda yapının hesabını da yapan dahi bir mühendistir. Bu gelenekten dolayı Türkiye'de de uzunca bir süre Mimarlık bölümü Mimar - Mühendis olarak okutulmuştur. 

 

Günümüzde Mühendislik

Mühendislik denilince akla ilk gelen dallar olan Makine, İnşaat, Elektrik gibi branşların yanına bugün güncel gelişmeler ve ihtiyaçlar doğrultusunda pek çok yeni alan eklendi. Hatta global ölçekte bakıldığında bu temel mühendislik alanlarının içindeki dalların da her biri yeni bir mühendislik alanı olarak şekillendi. Örneğin İnşaat Mühendisliği eğitimi içinde Yol, Yapı, Hidrolik, Geoteknik gibi alt dallar yer alırken bu dalların her birinin ayrı ayrı birer anadal olarak eğitimi verilmeye başlanmıştır. Günümüzde mühendislikte ise elbette yazılım ve endüstri alanındaki mühendislik dalları öne çıkıyor. Hızla ilerleyen bilim ve teknoloji, tıpkı tarihte olduğu gibi yine mühendislik disiplinlerine ihtiyaç duyuyor. Diğer yandan gelenekselde mühendislerin bizzat kendi yaptıkları birçok şeyi artık yazılımlar yapıyor ama o yazılımların verilerini yönetmek, sonuçlarını yorumlamak ve pratikteki uygulamaları denetlemek yine mühendislerin işi. Mühendisliğin gelişimi, bilime verilen önem ve imkanların genişletilmesiyle mümkün. İnsanlığın medeniyet tarihinin uygulayıcısı ve yürütücüsü olan mühendislik  mesleğine mensup herkesin 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü kutlu olsun.

07.07.2021