“Anadolu Nefesli Beşlisi” Hepimizin Beklediği El Dorado

“Anadolu Nefesli Beşlisi” söylemesi dahi kulağa ne kadar hoş geliyor. Fakat onları hangi kelimenin acizliğine talip olup sizlere anlatmaya kalkışsam kelimelerim kifayetsiz kalacaktır. “Anadolu Nefesli Beşlisi” üyelerini sizlere kısaca tanıtmak ne mümkün? O nedenle yazının sonunda sizlere sitelerinden alıntı yaptığım otobiyografilerini ekledim. Fakat sanatçılarımız hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse; küçük yaşlarda müziğe ilgi duyan sanatçılarımızın her biri, ülkemizin çeşitli yerlerinde başladıkları eğitim hayatları boyunca seçtikleri sazları ile çok değerli hocalardan ders almış, Master Class’larına katılmış, pek çok faaliyetlerin ve konserlerin içinde yer almış, burslar kazanmış, yurtiçinde ve yurtdışında konserler vermiş ve çok çeşitli ödüller almışlardır.

Doç. Dr. Cem ÖNERTÜRK (flüt): Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Flüt Sanat Dalı Öğretim Görevlisi, Ufuk SOYGÜRBÜZ (obua): Antalya Devlet Opera ve Balesi’nde obua sanatçısı, Kıvanç FINDIKLI (klarnet): Samsun Devlet Opera ve Balesi’nde klarnet sanatçısı, Ozan EVRUK (fagot): Bilkent Senfoni Orkestrası sanatçısı, Hüseyin UÇAR (korno): Samsun Devlet Opera ve Balesi’nde korno sanatçısı. İşte bu küçük yaşlardan beri kendilerine müziğe adayan, bu alanda eğitim alan, eğitimler veren, çok değerli sanatçılarımız 2014 yılında “Anadolu Nefesli Beşlisi” adında bir müzik gurubu kurmuşlar ve bu müzik gurubu, tabii ki de her biri kendi alanında profesyonel olan sanatçılarımızın gerek yurt içinde gerekse yurt dışında dünya arenasında yer almalarını sağlamış. Müzikal açıdan çok değişik renkler bulmamızı ve farklı hazlar duymamızı sağlayan bu birbirinden farklı nefesli çalgıların bir araya gelmesiyle, hem bu sazlar için bestelenmiş hem de Türk bestelerinden örneklerin yorumlanmasıyla ortaya çıkan eserlerin Türk halkıyla ve dünyayla buluşması, aslında Türkiye’de çok değerli bir açığı kapatıp aynı zamanda sanata ve kültüre verilen katkıyı çok bariz bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda yurtdışında da bu birbirinden değerli beş sanatçımız göğsümüzü kabartacak işler yaparak, yorumlarıyla ortaya koydukları farkla eşsiz bir değer yaratmışlar. “Klasik Batı Müziği” deyince, bu müzik alanına pek de sempati duymayan Türk halkına klasik müziği sevdirmek için bu alanda yapılan sanatsal eserlerin aslında “çok sesli müzik” demek lazım geldiğini savunan sanatçılarımız, gerçekten de yurtiçinde yaptıkları pek çok konserlerin sonucunda o güzel yorumlarıyla hem klasik müziği sevdirmişler hem de Türk müziğinin de, nasıl ki bir Arjantin Tangosu’nun pazarlama ile tüm dünyaca bilindiği gibi, Türk müziğinin de aynı şekilde tanınıp bilinmesini ve Türk Müziğinin dünya müzik listeleri içinde yer almasını sağlamak için sadece çabalamıyorlar, bunun için inanılmaz bir çalışmanın içindeler. Türk müziğinden ve evrensel popüler sanatçıların eserlerinden gerek yorumlarıyla gerekse müziklere uygun değişik kostümlerle örnekler sunarak her kesimden halkın dikkatini çekmeye çalışan “Anadolu Nefesli Beşlisi” senfoni ve opera orkestralarının belli bir kitleye hitap edeceği ön yargısını kurdukları güçlü iletişimle öyle güzel tersine çevirip bu olumsuz düşünceyi yıkıyorlar ki; işte bu profesyonel beş sanatçımızın her bakımdan profesyonel yaklaşımları hem Klasik Müziğe olan algıyı yıkıyor hem de toplumların ilerlemesinde olmazsa olmaz olan sanatın müzik kültürüyle birlikte bireyleri daha anlayışlı/anlaşılır, uzlaşıcı, paylaşımcı ve sağlıklı bireyler olarak arzu ettiğimiz noktaya getirme noktasında yerinde/ihtiyacımız olan bir vizyona sahip müzik gurubu olarak tanımamıza neden oluyor. “Anadolu Nefesli Beşlisi” Türk bestecilerinin eserlerini seslendirip düzenlemesi ile özgün bir anlatıma sahip olmakla birlikte, nefesli beşli için bestelenmiş en önemli ve en değerli eserleri yorumluyorlar, fakat bu yorumları öyle iki kelimeyle anlatmak o kadar yetersiz ki, mutlaka onları kanlı canlı dinlemeniz gerekiyor. Anadolu Nefesli Beşlisi, Türk bestecilere kentet müziği için ilham verirken, Anadolu’ya ait türkülerimiz, aşıklarımızın deyişlerini yeni bir anlayışla yorumlayarak, geleneksel müzik kültürümüz içindeki ezgileri modern batı enstrümanları ile buluşturmaya çalışıp eşsiz güzellikteki ezgileri yeni bir anlatım biçimiyle Türkiye ve Dünya arenasına yaymak için çalışmalarına devam ediyorlar.
 
Kısaca size diyebilirim ki Türk halkı olarak hepimiz El Dorada’mızı bulduk. Sanatçılarımızı 25 Şubat 2019’da Alanya Şehit Ömer Halis Demir Ortaokulu’muz bünyesinde misafir ettik ve “Anadolu Nefesli Beşlisi” hayatlarında çok sesli müzik anlamında hiç konsere gitmemiş, çocuklarımızla öyle güzel bir iletişim kurdular ki, hem sanatçılarımızın her biri kendilerini tanıttı, hem de çaldıkları üflemeli sazların özelliklerini anlatarak onlara çok değerli zamanlar geçirmelerine vesile oldu. “Anadolu Nefesli Beşlisi”nin çocuklarımıza verdiği konserin ardından, bizler de 638 öğrenciden oluşan okul koromuzla sanatçılarımıza konferans salonumuzda minik bir konser verdik. Hal böyle olunca hem biz onlardan hem de sanatçılarımız bizden çok memnun kalıp, tarifi imkansız güzel anlar geçirmekle birlikte zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Bu birbirinden değerli beş önemli sanatçımızın bir sanatçı olarak örnek yaklaşımları, çocuklarımız üstünde büyük bir ilgi, merak ve farkındalık yarattı. Öyle ki konserden hemen sonraki gün, çocuklarımızın her biri hem sanatçılarımızın hem de hayatlarında hiç görmedikleri enstrümanlarının etkisinden kurtulamadıkları gibi, tadı damağımızda kalan bu birlikteliği bir daha ne zaman sağlayabileceğimiz konusundaki temennileri görülmeye değerdi.
“Anadolu Nefesli Beşlisi” gibi memleketimde aynı amaç ve misyonla kurulmuş başka bir gurup var mı bilmiyorum, ama bu özel gurubun daha ileriki yıllarda hedeflerine uygun olarak işler çıkartacağını ve Türk müziğini dünyanın her yerinde aranan müzik yapıp listeleri alt üst edeceğine inanıyorum. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Alanya’da normal bir okul olarak çocuklarımızın böylesine profesyonel sanatçılarla buluşması ve bu buluşmanın kalitesinin ortaya koyduğu duyguyu dünyaları da verseniz kazanamazsınız. İşte aslında hep aradığımız ve fakat belki de adını, tarzını, biçimini tarif etmekte yetersiz kaldığımız özlemlerimizi, sanatçı kimlikleriyle ortaya koyan bu birbirinden değerli beş sanatçımız her birimizin Archimedes’in “eurake” diye sevinç çığlıkları içinde karşıladığı buluşu gibi, bizi arzu ettiğimiz yere her bakımdan ulaştıracaktır. Yeter ki bizler sanatçılarımızı tanıyalım, onların farkında olalım, sanatsal çalışmalarına takip edip, paylaşalım ve onların daha iyi sanatsal yapıtlar ortaya çıkartmaları için gerekli olan maddi-manevi desteği mutlaka verelim. Ben inanıyorum ki çok yakın bir zamanda özellikle yuriçinde sanatsal anlamda çok büyük işler başaracak olan bu gençlerimiz, sanatın yaygınlaşması için de Anadolu’da çok güçlü ağlar kuracaklardır. Tıpkı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir ağlarla örülen Türkiye’nin günümüzde müzikal anlamda atacağı temellerle ağlar kurması gibi El Dorado’sunu bulmuştur... Silvan Güneş Biyografi Yazarı Alıntı:
07.07.2021