Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Yirmi Yaşında

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası

Antalya’nın cumhuriyet tarihinden bu yana sanatsal geçmişi hakkındaki ilklerinden bahsedeceğimiz zaman bu ilklerin özelikle de klasik müzik alanındaki ilk temellerin 1995 yılında atılmış olduğunu söylemek oldukça üzüntü vericidir. Son derece kıymetli, paha biçilemez nice değerlerine rağmen her zaman işlenmeyi bekleyen bir inci gibi bekleyen Antalya; tarihinden iklimine, kültüründen coğrafyasına kadar uzun yıllar kabuğuna gömülmüş ve sabırla değer görmeyi beklemiştir! İşte bu sahipsiz ve kimsesiz memleketimiz ilk önce ilin her bakımdan önünün açılmasını sağlayacak olan 1980’li yıllarda başlayan turizm hamlesi ile birlikte adım adım yatırımların bir adresi olurken, diğer taraftan 1995 yılında şehre ilke defa Oda Orkestrası’nın gelmesiyle o makûs tarihi artık çarklarını tersi yönüne doğru işletecektir! Bu cümleyi yazarken aklıma, cumhuriyet sonrasında “kente tiyatro geldi” cümlesinde toplumun gerçek manada gelişimini ve onun medeni yolda ilerlemesini sağlamak için bir tiyatronun insanlar üstünde yaratacağı değerlerin kast eden haklı vurguyu bu satırlarda yeniden hatırlatmak geldi… İşte, güzel Antalya’mıza yıllar öncesinden gelmesi gereken de gelen de buydu. Kente müzik gelmişti, sanat gelmişti fakat hepsi sadece bu kadar mıydı? Antalya’nın önünün açılmasında, ufku gözlemleyecek bir uzak görüşlülüğe ve bir marka değerine sahip olmasında kısa zamanda köklenerek günümüze kadar gelen o evrensel anlayışın kapılarını şehre bir orkestranın gelmesiyle başladığını gerçeğini; bu gerçeğin yanında söylenebilecek hiçbir bahaneye mahal bırakmadan gerçekleştirmiştir.

 

1995 Yılı Gibi Yakın Bir Tarihte Kurulan Senfoni Orkestrası Yirmi Yılda Çok Büyük Yol Kat Etti

Yıl 1995, çok yakın değil, fakat çok uzak hiç değil. Kurulduğu günden sonra da 1997 yılına kadar verdiği konserlerle ilin önemli bir açığını kapatmaya ve bu geleneğin daha da kök salması adına çalışmalar sürdürüldü. İki yıl sonra, yani 1997’de “Antalya Oda Orkestrası”, Bakanlar Kurulu Kararıyla adının “Devlet Senfoni Orkestrası” statüsünü alması, Antalya bölgesinin ve ülkemiz için tarihi bir karar oldu. O günden sonra da Antalya’nın tanıtımında tarihin ve müziğin eşliğine, peşi sıra birbiriyle yarışırcasına açılan değerli turizm işletmelerine şahitlik ettik. Bir ülkenin kültür bakanı ne kadar önemli, Antalya gibi bir ilin gelişiminde önemli bir rol üstlenen Antalya Senfoni Orkestrası’nın şehre kattığı gerçek değeri her bir bireyin tek tek anlaması ve bu önemli meseleyi idrak etmesi ise daha çok önemli. Şehre sıradan bir insan gelir, bir yerde tatil yapar fotoğraf çekinir, fakat onu kaç kişi tanır, kaç kişi takip eder ve gittiği yerlere gitme hevesi duyabilir? Fakat bir sanatçı bilmediği bir şehre gittiğinde oranın müziğini dinler, müziğini yapar, müzesine gire, tarihi yerlerini dolaşır, yemeklerini yer, eski sokaklarını gezer, bunlardan bir iki kare sosyal medyada bahsetmiş olsa, kaldığı otele kadar olay olur. Çünkü o sanatçının birçok takipçileri ve bir o kadar da hayranları vardır. Kim sıradan bir insanın gittiği bir otelde kalmak istesin ki? Oysa bir sanatçının geçtiği her yer halk tarafından önemlidir, yanı sıra bu durum geçtiğimiz yıllarda çok daha etkili bir şekilde kendini gösterebilirken, günümüzde dahi sanatçıların gittikleri ülkeler, kültürleri, tarihleri, sanatları vb hakkındaki göze ilk batan en bariz paylaşımları, evrensel anlamda dikkat çekmekte ve değer görmektedir. Eğer meselemiz turizmse sanatçılarımızı, yaşadığımız bölgenin sınırları içerisinde kültürüyle, tarihiyle, coğrafyasıyla yaptıkları sanatlarıyla harmanlayarak sosyal medyada paylaşımını sağlamak, sizlere milyon dolarlar harcadığınız halde bir türlü arzu ettiğiniz reklamı yapamadığınız o reklamı, sizlere sözü dahi olmayacak bir bedel karşılığında sağlanmış olacaktır. Meselenin bu kısmını iyice anlayıp kavradığımızda zaten işler sizin için o kadar kolay olacaktır ki, yeter ki siz kendiniz için doğru sanatçıları belirleyip onlarla bu işi planlı programlı yapın… İşte Antalya’nın başına gelmiş olan en önemli olay budur; yani şehre bir müziğin gelmiş olmasıdır.

 

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Hangi Kültür Bakanlığı Döneminde Açıldı?

Bu satırları yazarken, insan ister istemez Antalya Senfoni Orkestrası hangi Kültür Bakanımız zamanında açıldığı sorusu geliyor akıllara. Bu konuda sizlere de bilgi vermek için bir araştırma yaptım. 1995 yılında Kültür bakanlığı yapmış isimleri yazıyorum, Timuçin Savaş (27 Temmuz 1994 - 27 Mart 1995) yani sekiz ay Kültür Bakanımız olmuş! Ercan Karakaş (27 Mart 1995 – 24 Haziran 1995) yani üç ay Kültür Bakanımız olmuş! İsmail Cem (24 Haziran 1995 – 5 Ekim 1995) yani üç ay kadar Kültür Bakanımız olmuş. Köksal Toptan (5 Ekim 1995 – 30 Ekim 1995) yani yirmi beş günlük bir Kültür Bakanlığı ile bir rekor kırmış! Fikri Sağlar (30 Ekim 1995 – 6 Mart 1996) dört ay kadar bir Kültür Bakanlığı yapmış! Aslında devletimizin geçmişten günümüze atadığı kültür bakanı olarak atadıkları kimselerin bu makamlarda ne kadar yıl kalarak bu devlete ve millete hizmet ettiklerine baktığınızda, ülkemizde; sanatta, kültürde, bilimde, eğitimde aldığımız sonuçlara bir cevaptır bu ulaştığımız sonuçlar aslında... Hal böyle olunca “Antalya Oda Orkestrası'nın 1995 yılında kurulmasına karar veren Kültür Bakanı’nın kim olduğunu bir yılda beş tane bakan değiştiren bakanlık makamında o sırada kimin olduğu ve böyle bir kararı kimin, nasıl akıl ettiğini bilmenin beş bilinmeyenli denklem olduğu gibi, aynı şeyi 1997 yılına geldiğimizde söylemek sanki biraz daha kolaylaşıyor gibi. Çünkü 1997 yılında İsmail Kahraman (28 Haziran 1996 – 30 Haziran 1997) tarihleri arasında bir yıl –oldukça uzun bir süre!- Kültür Bakanlığı yapmışken, hemen peşi sıra gelen Mustafa İstemihan Talay (30 Haziran 1997 - 9 Temmuz 2002) dönemin Kültür Bakanlığı koltuğunda oturtan ve o dönemde kültür bakanlığında yaptığı oturanlar bugün için dahi oldukça önemli işlere imza atmıştır. Sezon sürecince Antalya Devlet Senfoni Orkestrası bölgenin ve ülkemizin tanıtılmasında önemli rol oynamış; “Aspendos Antik Tiyatro’da, Efes Antik Tiyatro’da, Phaselis Antik Tiyatroda, Arikanda’da, Antalya Müzesi’nde, Antalya’daki çeşitli konser salonlarında ve meydanlarda konserler vermiş, Nemrut, Kapadokya, Konya, Burdur, İzmir, Adana, Denizli, Isparta, İstanbul ve Güney Kore’ye düzenlediği turneleriyle, düzenli olarak katıldığı Side Kültür ve Sanat Festivali, Antalya Piyano Festivali, Antalya Film Festivali’nde ve Expo 2016 kapsamında gerçekleştirdiği konserlerle, yerli ve yabancı sanatseverleri bir araya getirmiştir. Gerçekleştirdiği Üniversite konserleri ve eğitim amaçlı dinletilerle çok sayıda öğrenciye ulaşmış, geleceğin sanatsever nesillerinin oluşumuna katkıda bulunmuştur.”

 

Antalya Senfoni Orkestrası'na Önce Kadın Eli Değdi

 Başlangıç aşamasında kurucu olarak orkestra şefi olarak İnci Özdil atandı. 1999 yılında Gürer Aykal göreve gelmiş ve Kadro sorunlarını çözdükten sonra orkestra ilk konserini 6 Kasım 1999 tarihinde vermiş, 2000 yılına kadar konser sezonunda halka buluşmuştur. ADSO’sında günümüze kadar şeflik yapan sanatçılarımız; Orhan Şallıel, Hikmet Şimşek, Rengim Gökmen, Emin Güven Yaşlıçam, Ender Sakpınar, Nezih Seçkin, Erol Erdinç, Cem Mansur, İbrahim Yazıcı, Naci Özgüç, Alexander Rahbari, Antonio Pirolli, Marek Pijarowski, Emil Tabakov, Vladimir Altschuler, Howard Griffiths, Benoit Fromanger, Adrian Prabava, Raoul Gruneis, Leonard Slatkin, Theodore Kuchar, Yalçın Adıgüzel gibi birbirinden değerli sanatçılarımızdır. 2018-2019 dönemlerinde Müzik Direktörü ve Birinci Şef olarak Orkestra Şefi Sn. Oğuzhan Kavruk bu görevi sürdürmüşlerdir. 2009 yılının Nisan ayından itibaren Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın şefliğine ve genel sanat yönetmenliğine ünlü Orkestra Şefi Orhan Şallıel atanmıştır.

 

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Kurulduğu Günden Bu Yana Çok Değerli Sanatçılarla Konserler Verdi

Antalya Senfoni Orkestresi kuruluşundan bu yana pek çok değerli sanatçısıyla çok sayıda konser vermesini sağlamış, Antalya bölgesinin kültür yaşamını biçimlendirmiş, Antalya ve Türkiye’nin dünyaya tanıtımında lokomotif olarak önemli bir görevi üstlenmiştir. Dünyaca ünlü sanatçıların ülkemizde sahne almasını sağlarken, bu kültürel paylaşım sadece yerli halkın değil, ülkemize turist olarak gelen binlerce misafirimizin de belki de kendi ülkelerinde izleme şansı bulamadıkları nice sanatçıları izleme şansı bulmalarına imkân sağlamıştır. Bu sanatsal faaliyetlerin antik tiyatrolarda yapılması ise müziğin evrensel gücü ile birlikte tarih ve zaman mekân buluşmalarıyla harmanlandığı bu faaliyetlerin verdiği güçlü mesajın yarattığı paylaşımı yerel işletmelerin de bundan pay elde etmesini sağlayarak ekonomiye ve istihdama da önemli oranda bir katma değer yaratmıştır. ADSO’nın vermiş olduğu konserler bölgede öyle bir düzeye gelmiştir ki, yabancı turistler artık ülkemize gelmeden önce, tatil için gelecekler Antalya’daki antik kentlerde yapılacak olan konserler ve o konserlerde yer alacak sanatçılar hakkında bilgi alıp, tatillerini daha anlamlı hale getirmek için ülkemize tatil için seçecekleri zaman dilimini ona göre seçer hale gelmişlerdir. Bu sonuç dahi sanatın, sanatçının ve müziğin gücünün turizminle nasıl güzel bir dalga yarattığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

 

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nda Konser Veren Birbirinden Değerli Yerli ve Yabancı Sanatçılar

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nda yer alan Solist Sanatçılar ise; İdil Biret, Suna Kan, Verda Erman, Ayla Erduran, Ayşegül Sarıca, Ruşen Güneş, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Fazıl Say, Cihat Aşkın, Nurdan Küçükekmekçi, Hagai Shaham, Vaclav Hudaçek, Marin Geras, Liana İsakadze, Konstantin Kulka, Alexander Markov, Alexander Rudin, Jiri Barta, Patricia Kopatchinskaja, Massimo Quarta, Ilya Grubert, Natalia Gutman, Gheorge Zamfir, Michel Camilo, Roby Lakatos, Gilles Apap, Aniello Desidero, Tatjana Masurenko, Svetlin Roussev, Martin Kofler, Soyoung Yoon, Thorwald Jorgensen, Sarah Brightman, Jose Careras gibi değerli sanatçılardır. Ülkemizi nefesli sazlar alanında en iyi şekilde temsil eden, zamanın en iyi nefesli sazlarından oluşan seçkin bir grup olan “Anadolu Nefesli Beşlisi”, konser vermek için Antalya’ya defalarca gelmiş, 26 Şubat 2019’da “L’orient Express, 22 Şubat 2020 “Tangoloji”, 20 Ekim 2020’de “Del Mundo”, 17 Kasım 2020’de “Anadolu’dan Esintiler” gibi birbirinden değerli konserleriyle Antalyalıların gönlünde taht kurmuş ve adeta yolları gözlenen grup olmuştur.

 

Antalya Devler Opera Ve Balesi Antalya Bölgesi'ndeki Sanatsal ve Kültürel Yaşantının Mimarı ve Lokomotifidir

 ADSO, Antalya bölgesinde yarattığı bu sinerjinin etkisinin farkına varıldıkça bölgede kültür ve sanat alanında yeni bir yapılanmanın gözle görülür hale gelmesi şehirde daha başka kültür merkezlerinin açılmasının da önünü açmıştır. Bunlardan Türkan Şoray Kültür Merkezi, Baküs, Re22 Kültür ve Sanat Evi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Erdem Bayazıt Kültür Merkezi ve Antalya Kültür Sanat son birkaç yılda kazanılmış kültürel, sanatsal kazanımlarımız olmuştur. Bu merkezlerin her birinin kendi başına yapmış oldukları kültürel ve sanatsal etkinlikler sanata olan bakış açısında önemli bir zenginlik olarak, insani ve çağdaşlık bakımından bölgenin kültürel yapısını etkilemiştir. Her ne kadar pandemi nedeniyle kültürel faaliyetler aktif olarak yerine getirilemiyor olsa da ADSO’sı 2020-2021 yılı açılışında Pamukkale’de yapılan ve “zorunlu konser” olarak anılan konserde de görev almış, burada da üstün bir sorumluluk örneği göstermiştir.

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası 500 Çocuktan Oluşan Dev Bir Orkestranın da Sahibi

Ünlü keman sanatçısı Dr. Mohammed Raouf'un 'Antalya'da 500 Çocuk Keman Çalıyor' sloganıyla 2011 yılında kurduğu 'Antalya Çocuk Senfonisi Orkestrası, 'Antalya Büyükşehir Belediyesi Çocuk Senfonisi Orkestrası' adıyla çalışmalarını sürdürmüş, halk arasında “harika çocuklar” olarak anılan çocuklarımızın sanatsal gelecekleri adına bu değerli oluşumlar umut olmuştur.[1] ADSO, bölgede sanatsal ve kültürel birçok oluşumun tetikçisi, öncüsü ve destekleyicisi olmuş, artık bazı turizmciler de sanatın gücünü görmüşler, turizm anlayışlarını sanatla bütünleştirerek bünyelerine jaz ve piyano festivalleri gibi değerler katmışlardır. Antalya Büyükşehir Belediyesi 2000 yılında, Antalya’nın “Sanat Şehri” kimliğine katkı sağlamak için “Antalya Piyano Festivali” ni hayata geçirmiş, özel bir işletme de iki yıldır düzenlediği “Akra Caz Festivali” ile önemli bir başarıya imza atmıştır. Yakın zamanda en çok heyecan veren Flütist Lelya Bayramoğulları, Arpist Aslıhan Güngör ve Soprano Nurdan Küçükekmekçi’nin kurduğu “Trio Patara” adlı üçlü, Antalya’da ve ülkemizin farklı alanlarında dinletiler gerçekleştirmiş, 17 Ekim cumartesi akşamı Patara Meclis Binası’nda, “Patara da Bir Prömiyer Gecesi” dinletisi yaparak sanatsal anlamda umut vermişlerdir.  Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izin, çağdaş uygarlık yolunu seçmiş olan Türk Milleti, ülkemizin ekonomik, siyasi gelişiminin yanı sıra kültür ve sanatının olmazsa olmazının değerini, yerini ve önemini her zaman bilmiş, halk, kendisine hizmet sunulduğu, alternatifler yaratıldığı oranınca, ondan beslenip kendini geliştirmek, doğal sürecini tamamlamak için gayret göstermiştir. Ülkemizde 1958 yılından 2021 yılına kadar 63 yılda 76 tane Kültür Bakanı değiştirdiğimizi hesaba katacak olursanız, sanatçı olmanın ne kadar zor, her gelenin yeni direktifleri ve emirleriyle, her şeyi olduğunu hepiniz tahmin edersiniz; işte tüm bunlara rağmen, sanatçılarımız aynı inanç ve dirayetle işlerinin başında, görevlerini en iyi şekilde yapma gayretindedirler. O nedenle onları çok seviyor takdir ediyor ve sürekli arkalarında, konserlerinde, alkışlarımızla destekliyoruz... Yeter ki ülkemizde her ilde Devlet Senfoni Orkestraları açılsın, bu faaliyetler çok daha hızla memleketimizin her bir köşesine dağılsın, yüzlerce değil, binlerce sanatçılarımız olsun ve güzel örnekler haberleriyle bizlere ulaşsın.

Silvan Güneş

Biyografi Yazarı Alıntı & Kaynak & Fotoğraflar

[1] Alıntı ve Fotoğraf: https://www.ilerigazetem.com

07.07.2021