Şeb-i Arus Vuslat Zamanı: 7-17 Aralık Mevlana Haftası

Mevlana Celaleddin -i Rumi. Bu toprakların tarihinde yer etmiş ve namı tüm dünyaya yayılmış en büyük filozofların başında geliyor. Tasavvuf felsefesinde ürettikleri ve kurduğu dergahında yaptıklarıyla ve tabi ki baş eseri Mesnevi ile hala insanın iç yolculuğuna kılavuzluk etmeyi başaran bir isim o. Mevlana; “Gel ne olursan ol, yine gel” diye dergahına çağrı yaparken aslında yaşam felsefesini kurguladığı fikriyatın temelini de açık eder: İç barış, huzur ve yine geri dönülecek Tanrı’nın varlığı. Miladi takvime göre 17 Aralık tarihine denk gelen tarih ise Şeb-i Arus olarak anılır. Farsça düğün gecesi anlamına gelen Şeb-i Arus, Mevlana’nın vefat ettiği zamana denk kabul edilir ve düğün gecesi de onun Rabb’ine kavuştuğu zaman olduğu için bu şekilde olumlu bir anlam taşır. Mevlevilikte bu şekilde yapılan kabul, Mevlana’nın yaşamı boyunca özlemini duyduğu Rabb’ine olan aşkını ifade eder. Aralık ayındaki özel günler ve haftalar arasında önemli bir yeri olan 7-17 Aralık Mevlana Haftası ve Şeb-i Arus hakkında detaylara birlikte bakarken Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin sözlerini de hatırlayalım.

“Bir katre olma, kendini deniz haline getir

Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin Beri gel, beri!”

Şeb-i Arus Nedir?

Mevlana Celaleddin-i Rumi, bir mutasavvıftır, filozoftur, dergah kurucusudur, önderdir, kanaatkardır, geniş yüreklidir ve dürüst bir inançlıdır. Onun bu özellikleri, kendisini; okumaya, düşünmeye, tartışmaya, ilerlemeye ve yazmaya taşımıştır. Mevlana, aşkların hepsinin özünde ve tamamının birleştiği yerde Allah aşkını ifade eder. O, bu aşkı hayatı boyunca içinde taşımış, duyduğu tüm aşklarda onu aramış, hissetmiş ve yaşarken de ondan ayrı kalmanın hasretliğini çekmiştir. İşte Farsça şeb yani gece ve arus yani düğün kelimelerinden türeyen Şeb-i Arus – Düğün Gecesi de Mevlana’nın ölümüyle birlikte Yaradanı’na kavuştuğu Vuslat anını ifade eder.

“Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz”

Mevlana, bir Anadolu dervişidir aynı zamanda. Kendisinin hayatının bir özetini daha önce sizlerle paylaştığımız Tarihte Anadolu Dervişleri isimli şu yazımızda bulabilirsiniz. Şeb-i Arus nedeniyle her yıl 17 Aralık tarihinde Konya’da anma etkinlikleri ve sema gösterisi yapılır. Cumhurbaşkanı’ndan hükümet üyelerine ana muhalefet partisinden önemli protokol yetkililerine kadar birinci sıradan katılımın sağlandığı Şeb-i Arus törenleri nedeniyle özellikle 7- 17 Aralık Mevlana Haftası’nda Konya, yerli ve başta İran’dan olmak üzere yabancı turistlerin ilgi gösterdiği ve otelleri, çok önceden doldurduğu bir haftadır.

Şeb-i Arus Törenleri[/caption] Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Konya Büyükşehir Belediyesi ortaklığında yapılan etkinlikler 17 Aralık 10 gün öncesinde başlıyor ve bazı günler hem gündüz hem akşam Sema ayini yapılıyor. İran’dan Anadolu’ya göçü sonrasında kendisine yurt olarak belirlediği Konya’ya Mevlana, vefatının yüz yıllar sonra bile katkı sağlamaya bir şekilde devam ediyor. Bu yıl da kendisinin vefatının 746. Yıl dönümünde bir kez daha Şeb-i Arus törenleriyle Konya’da Vuslat Gecesi ve Mevlana Celaleddin-i Rumi yad edilecek. Şimdi Mevlana ve onun felsefesi hakkında bazı kavramların ne anlama geldiğine bakalım.

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel

Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”

 

Gülbang Duası

Gülbang duası, Mevlevi tarikatında da var olan ve Alevilerde, Ahilikte ve Bektaşilik’te de yeri olan bir dua biçimidir. Kimileri tarafından “Hu çekmek” ya da “Gülbang çekmek” olarak da ifade edilen bu duanın isim kökenine bakıldığında Farsça olarak Gül sesi, bülbül şakıması anlamı karşımıza çıkar. Pratikte ise anlamı, topluca okunan bir mürettep duadır. Mürettep ise sonradan düzenlenmiş, derlenmiş anlamına gelir. Gülbang Duası, Şeb-i Arus törenleri öncesinde de yapılır. Mevlevilerde yapılan bir Gülbang Duası’na bir örneğe de burada yer verelim: “Vakt-i şerîf hayrola, hayırlar fethola, şerler defola, Allahu azîmüşşân ism-i zâtının nûru ile kalbimizi pürnûr eyleye. Demler safâlar ziyâde ola. Dem-i Hazret-i Mevlânâ, sırr-ı Şems-i Tebrîzî, kerem-i İmâm-ı Alî hû diyelim hû.”

Şems-i Tebrizi Türbesi

Mevlana Haftası etkinlikleri kapsamında Şeb-i Arus günü özellikle ziyaret edilen yerlerden biri de Şems-i Tebrizi’dir. Ölümü halen bir sır olan Mevlana’nın hayatında en derin gönül bağları ile bağlı olduğu dostu ve sırdaşı Şems-i Tebrizi’nin adını taşıyan türbe, Makam-ı Şems yani Şems makamı olarak Mevleviler tarafından büyük bir saygı görür. Mevleviler, Mevlana Dergahı öncesinde mutlaka Şems-i Tebrizi Türbesi’ni ziyaret ederler. Mevlana ile Şems’in buluştuğu yere iki denizin birleştiği yer anlamına gelen “Meracül Bahreyn” adı verilir. Mevlevilik tarikatında yeni şeyh olan kişi de dergahtaki törenin ardından Şems-i Tebrizi türbesine gider ve en az bir geceyi orada geçirir. Zaviye olarak geçen mekanda şeyh olanlara da Şems dedesi ismi verilir. Şems dedelerinin Mevlevi tarikatı içinde saygınlığı ve önemli bir rolü bulunur.

“Güneş olmak ve altın ışıklar halinde

Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim

Gece esen ve suçsuzların ahına karışan

Yüz rüzgarı olmak isterdim”

Mevlana ve Mevlevilik üzerine araştırmalar yapan Mevlana Araştırmaları Enstitüsü'nün Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Şems’in sır ölümü hakkında daha önce şu ifadeleri kullanmıştı: “Mevlana'nın eşinin görgü tanıklığındaki kaynaklara göre, bazen diz dize oturuyorlar sohbet ediyorlar, bazen yan yana oturuyorlar hiçbir şey konuşmuyorlar. Bazen abdest alıp namaz kılıyorlarmış. Bu geceli gündüzlü birliktelik üzerine halktan bazı kimseler ile Mevlana'nın öğrencileri ve müritlerinin, Mevlana elimizden gitti, oysa bize dersler veriyordu, bizi aydınlatıyordu diyerek Şems’e kin beslemeleri söz konusu.” (1)

Şems-i Tebrizi[/caption] Bu durumdan rahatsız olan Şems-i Tebrizi, bir gün bir anda ortadan kaybolur yani dergahı terk eder. Ancak kendisinin Şam’da olduğu bilgisi üzerine Mevlana, kendisinin ölümü sonrasında Mevlevilik Dergahı’nı kuracak olan oğlu Sultan Veled ve 20 kişiyi Şam’a yollayarak Şems’i geri getirtir. 7-8 ay kadar daha dergahta kalan Şems, aynı söylentilerin ve rahatsızlığın yeniden ortaya çıkması sonrasında bu kez bir daha kendisinden haber alınamayacak şekilde ortadan kaybolur. İşte kendisinin sır ölümünün hikayesinin özeti budur.

……

Ey, cennetin cehennemin elinde olduğu kişi,

Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,

O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

 …..

Mevlana Haftası ve Mevlana’yı Anmak

Vefatının 746. Yıl dönümü olacak 2019 Şeb-i Arus. Bugün sürekli hızlanan hayat ve alabildiğine çoğalan tüketim, artan nüfus, azalan kaynaklar, kolaylaşan ulaşım ve zorlaşan ilişkiler içinde yaşarken ortaya çıkan durumlarda insanlığımızı sürekli sorgular hale geldik. Bundan 800 yıl önce yine bu topraklarda yeşeren Mevlana felsefesi, bize iç huzurunu, barışı, insanlığı, bilgiyi, paylaşmayı teklif ediyor. O, düğün gecesi dediği vefatıyla asıl aşkına Hakk’ına kavuştu, biz de onun yaşamı ele alışından kendimize çok önemli şeyler çıkartabilir insanı, doğayı sevmeyi, paylaşmayı ve öğrenmeyi kendimize rehber kılabiliriz. Mevlana Celaleddin -i Rumi’yi anmak aslında bunları yapabiliyorsak daha kıymetli.  

(1) Radikal.com.tr >> "Şems'in ölümü" bilim adamları için de sır.

07.07.2021