Attalia/Adalya Antik Kenti – “Hellenistik Dönem (İ.Ö. 336 – 301)

Attalia / Adalya (Antalya) ve bölgesini de içine alan Pamfilya, tarihler boyunca sürekli siyasi güçler nedeniyle el değiştirmiştir. Göç ve istila yollarının üzerinde bulunması ise Pamfilya'yı savaşların asıl amacı olmaktan kurtardığından: bu durum varlığını kuruyup, kentlerin ve içinde barındırdığı halkların uzun süre yaşamasına neden olmuştur. Bu duruma çanak tutan en önemli özelliğinden bir tanesi de coğrafi konumudur. Coğrafi konumunun savaşa elverişsizliği, Pamfilya’nın siyasal durumunu, komşularının siyasal yazgılarına bağımlı kılmış, onlara göre değiştirmiştir. Doğusunda Fenikelilerin soyundan gelen Kilikyalılar; kuzey ve batısında savaşçı olarak tanınan Pisidyalılar; yine doğusunda, denizci ve korsan İsauryalılar (Cilicialılar)[1], bölgenin siyasal konumunda en çok söz sahibi olmuş halklardandır. Bu yörede deniz kıyısındaki küçük düzlüklerin hemen ardındaki ardında korsan kentleri kurulmuş ya da kentler belirli bir dönem boyunca korsanların yerleşim merkezleri olmuştur.

Attalia/Adalya’nın Hellenistik Dönemi

İran Hükümdarı Sardes, Yunanistan’ı ele geçirmek için sefere çıktı ve yenildi. Ardından İran egemenliği Anadolu’da güç kaybetti ve sarsıldı. Tüm bunlar olurken, Makedonya Krallığı gelişmekteydi. Bu gelişme haliyle her gücün sahip olduğu duygularda olduğu gibi, yeni topraklara sahip olma arzusunu da beraberinde getiriyordu. İ.Ö. 336’da Makedonya Komutanı İskender 40 bin ya da 50 bin gibi büyük bir ordu ile Pers yönetimindeki topraklara yani Anadolu’ya girdi. Persler, 50 bin kişilik ordu gücüyle karşılık verse de İskender İran ordusunu bozmuş, Anadolu kentlerini tek tek almaya başlamıştı. İskender Halikarnas’ta İran’a bağlı paralı Yunan ordusunu da püskürterek güneye yöneldi. Likya’da hiçbir direniş ile karşılaşmasa da Pamfilya’da İran’a bağlı kentleri küçük çatışmalarla ele geçirdi. Phaselis (Fasaliş), Side, Aspendos, Perge’yi alarak Pisidya bölgesindeki Termossos’a dek geldi. Burada umulmadık bir direnişle karşılaşmasına rağmen İskender Frigya ve Kilikya’da da egemenlik kurdu.

Savaşlar Sürer Generaller Adına Devletler Kurulur

Pamfilya bundan sonra,  İskender’in seçtiği bir valinin denetiminde on yıl süreyle yönetildi. İ.Ö. 323’te İskender’in ölmesiyle generaller arasında Makedonya İmparatorluğu’nun geniş topraklarını paylaşım savaşı başladı. Ve bu paylaşımda bugünkü Antalya’nın bulunduğu topraklar da ayrıldı. Kilikya generallerden Filovas’a; Pamfilya ve Likya Antigon’a düştü. Ancak, generaller arası paylaşım öyle kolay çözülecek bir sorun değildi. Savaşlar sürer, generallerin adına devletler kurulur ve tüm bunlar coğrafyaların kaderini değiştirdi. Pamfilya, İ.Ö. 301’de Selevkos ve Liysimakos[2] (Lisumakus) adlı iki generalin kurduğu Selevkos ve Lisimakos devleti arasında tampon bir bölge olması amacıyla kurulan Pleistarkos Devleti’ne düştü. Lisikamos’un ölümüyle İskender’in aldığı topraklar üzerinde üç krallık kaldı. Ptokemois, Makedonya ve Selökid krallıkları. Pamfilya, bu krallıklar arasında sürüp giden savaşların sonucu Ptolemaios[3]’la, Selevkoslar (Seleukos)[4] arasında el değiştirip durdu. Selevkoslar’ın bölgedeki hâkimiyetleri ağır bassa da bu durum zaman içerisinde değişmiş, zaman zaman kimi kentlerin bağımsızlığını ilan etmesiyle güç kaybı yaşanmıştı. İ.Ö. 188’e değin bu durum sürdü. Selökid Kralı III. Antiokhus!un Bergama Krallığı’na yenilmesi ile sonuçlanan savaşın ardından “Apameia Antlaşması” yapıldı.

Apameia Anlaşması (İ.Ö. 188)

"Apameia Antlaşması, Romalılarla Büyük İskender'in komutanlarından Antiokhos arasında, M.Ö. 188 yılında imzalanan antlaşmadır. Antlaşma neticesinde BergamalılarınSelevkosların ve Romalıların Pamfilya toprakları içerisindeki sınırları tespit edildi. Antlaşma Selökid Krallığı’nı Anadolu’dan uzaklaştırmış ve Toroslar’ın kuzeyine düşen bütün Batı Anadolu’yu Bergamalılar’a bırakmıştı. Bergama Kralı II. Evmenes de Toroslar’ın güneyini, Pamfilya’yı Krallığına bağladı."***  Bölgenin en gelişmiş limanı olan Side Antik Kenti, bağımsızlığını Romalılardan satın aldığı için Romalıların koruyuculuğu altındaydı. Bu yüzden bölgenin en önemli liman şehri olan Side’yi alamayacağını anlayan II. Evmenes’ten sonra başa geçen Bergama Kralı  II. Attolos, Psidya bölgesine yapacağı saldırılar için, krallığın doğu sınırında bir liman kentinde, askeri üs, yeni bir kent kurmak zorundaydı. Bu yüzden Pamfilya’nın en iyi doğal limanı olan Antalya İl Merkezi’nin bulunduğu yerdeki kenti yeniden onarttı ve kente adı verilerek “Attaleia” denildi. Side, Antalya'dan daha önce kurulmuş olduğundan, Side'ye "Eski Antalya", denmektedir. Silvan Güneş Biyografi Yazarı

Alıntı & Kaynak & Fotoğraflar

*https://www.google.com.tr/url?sa=i&rct=j&q=&esrc=s&source=images&cd=&ved=2ahUKEwio9qnDxoXcAhUDr6QKHQ9ZBwYQjhx6BAgBEAM&url=https%3A%2F%2Faktob.org.tr%2Fantalya%2F&psig=AOvVaw1UgclK2ELnf5AxUz0jJl5m&ust=1530797192214155

  • Yurt Ansiklopedisi, Türkiye, İl İl: Dünü, Bugünü, Yarını, Anadolu Yayıncılık A. Ş., 1982, s 768.

*** http://www.wiki-zero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQXBhbWVhX0FudGxhxZ9tYXPEsQ

[1] İsauryalılar (Cilicialılar):

Denizci ve korsan oldukları bildirilen, İsauryalılar’ın kimler olduğu konusuna açıklık getiren bir kaya yazısı bulunmaktadır. “Dağlık İsauria bölgesi; Konya, Antalya, Mersin ve Karaman illerinin ortasında kalan Toros Dağlarının iç kısımlarını kapsar. Kısaca Bozkır ilçesi merkez olmak üzere, Hadim, Taşkent, Ermenek, Mut, Sarıveliler, Güneysınır, Ahırlı, Yalıhüyük, Akseki, Seydişehir ve Gündoğmuş ilçelerinin bugünkü hudutlarının içinde bulunmaktadır. Bu kadar geniş bir bölgeye yayılan İsaurialılar’ın Başkenti, bugünkü Bozkır İlçesine 16 km. uzaklıkta “Zengibar Kalesi” olarak bilinen İsaura’dır. Karaman İli’nin Bucakkışla beldesine bağlı Çukur Köyü yakınlarındaki “Nunu Kalesi (Asar Tepe” olarak bilinen yer” de kayanın üzerine oyma tekniği ile oyulan Latince bir yazıtta, “Beylerimiz Constantius Triumphator Augustus’un ve Iulianus Caesar’ınadına, vali Bassidius Lauricius uzun süredir eşkıyaların – hırsızların (korsanların) elinde olan ve eyaletler için bir tehlike oluşturan kaleyi işgal etti ve devamlı emniyeti ve barışı korumak için askeri garnizon ile destekledi (Askeri idarenin emrine verildi) Yeni Kale’ye ‘Antiochia’ adı verildi.” Latince olarak yazılan bu yazı İsauria bölgesi için önemlidir. Çünkü İsauria bölgesindeki yazıtlar çoğunlukla Grekçedir. Büyük bir kaya bloğunun güney yüzüne büyük harflerle bu yazıt Latince yazılmıştır. Yazıtın en son satırının bitiminde sağ alt köşesinde iki dal ve yaprak motifi vardır. Bu yazıtta sürekli olarak İsaura’da Roma imparatorluğu için bir tehlike oluşturan korsanların sürekli olarak huzursuzluk çıkarttıkları anlatılmaktadır. Laranda – Germanicopolis- Anemurium antik yol güzergahında bulunan Nunu Kelesi, korsanlar tarafından çevrilmiş ve gelip-geçen insanları soymakta ve etrafa tehlike saçmaktadırlar. M.S. 359 yılında Proconsül (Vali) olan Bassidius Lauricius, Roma İmparatoru Constantinius II ve Iulianus adına bölgeye gitmiş ve bölgede yapılan savaştan sonra Nunu Kalesi’ni ve çevresini güvence altına almak için askeri bir garnizon bırakmıştır. İsaurialılar çok daha ileriki yıllarda da Romalılar için büyük sorun olmuşlardır.” Dr, Mustafa YILMAZ,Bir Yazıtın Işığında İsauria Bölgesinde Korsanlık, (Bakınız: <<http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151829>>,  s. 110, 101, 103 - Kayıt Tarihi: 05/07/2018)

[2] Lysimakos (Lisumakus):

Büyük İskender'in dünyanın büyük bir bölümünü ele geçirmesinden sonra genç yaşta ölmesi/öldürülmesi ile onun imparatorluğu beş büyük komutanı arasında pay edildi. Bu beş büyük hissedardan biri olan Lisimakos kendine düşen muazzam miktardaki hazineyi saklamak üzere kendine kalan topraklar içince yer alan, güvenli kalesi ile ünlü Bergama'yı seçti. O zamana kadar tarih sahnesinde pek de ünü olmayan ama bereketli bir ovanın ortasında yer alan Bergama'ya deyim yerinde ise piyangoda büyük ikramiye isabet etmişti. Lisimakos bu hazineyi korumak için güvendiği bir askeri, Filetayrosu Bergama komutanlığına atadı. İskender’in bu beş generali birbirine düştü. Lisimakos öldürüldü, zamanla hazineden hak iddia eden diğer komutanlarda öldüler. Yıllar sonra Filetayros aklından geçeni açıkladı ve Bergama Krallığı böylece kuruldu. Ondan sonra onun yerine geçen yeğeni 1. Attalos ve ardılları 150 yıl boyunca Bergama başkent olmak üzere geniş bir alana yayılan ve antik çağda bilime, sanata ve spora önem vermiş devletlerin en parlağı olan krallığı yönettiler. [3] Ptolemaios hanedanı: M.Ö. 305 ile M.Ö. 30 arasında Mısır'da hüküm süren hanedan.

  1. Ptolemaios Soter(M.Ö. 305M.Ö. 282): Büyük İskender'in generali; Ptolemaios hanedanı kurucusu Mısır hükümdarı.

[4] Seleukos İmparatorluğu (Telâffuz: Selefkos; Yunanca, Σέλευκος), Makedonya İmparatorluğu parçalandıktan sonra ortaya çıkan dört Helenistik imparatorluktan biridir. Başkentleri önce Seleukia, sonraları ise Antakya'ydı. Doğu Akdeniz'de, Irak'da, İran'da, Türkmenistan'da, Pamir'de ve Hindistan'ın batısında bulunan topraklarda (bugün Pakistan) egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Toprakları Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilinceye kadar Doğu Akdeniz'in hâkimiydiler. << http://worldarkeoloji.blogspot.com/2016/02/seleukos-imparatorlugu.html>> Kayıt Tarihi: 05.07.2018

02.07.2021