Gezen Bir Evliya, Çelebi bir Ermiş

Evliya Çelebi denilince kendisi ile ilgili çok temel hikayeler ve elbette Seyahatname eseri akla geliyor. Bu topraklarda yaşamış çok özel bir değer olan Evliya Çelebi’nin namı kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Bugüne kadar ismi taşınmış bir kişinin yaşam hikayesi, yaptıkları, yazdıkları ve önemi üzerinde durulmaya değer. Bugün Anadolu tarihi adına yazılan pek çok makale ve araştırmada yazdıklarına atıfta bulunulan Evliya Çelebi kimdir? Evliya Çelebi yaşamı ile nasıl bir miras bırakmıştır? Kendisinin hiç bitmezmişçesine çıktığı seyahatinin peşine düşüp izlerini takip etmeye çalışalım. Öncelikle Evliya Çelebi, yazdığı Seyahatname ile pek çok önemli ismin hayatını, doğum ve ölüm tarihlerini öğrenmeye yardımcı olurken onun da doğum tarihini yine kendi yazdığı eserden öğreniyoruz. Evliya Çelebi’nin aktarımına göre kendisi 1611 yılında doğmuş. Doğum yeri ise İstanbul’un Unkapanı semti.  Birlikte anıldığı ismi, kendi özel ismi mi yoksa bir unvandan gelme mi tam belli değil. Evliya kelimesi, ermiş, eren gibi anlamlara geliyor. Yani Allah katında özel bir yere sahip, yaşarken ilmi olarak yükselmiş kimselere verilen bir unvan. Çelebi ise, bilgili, görgülü gibi anlamlara geliyor. Yani toplumda daha ağır başlı olan insanlara verilen bir sıfat olmakla birlikte katiplik yapanlarla bakanlık yapanlara da çelebi dendiği olmuş. Bu iki unvanı yan yana koyduğumuzda Evliya Çelebi, oldukça özel bir anlam kazanıyor. Kendisinin gerek yaşam tarzı gerek inanç dünyası, gerekse de yazdığı esere bakılacak olursa o da bu ismin hakkını sonuna kadar veriyor.  Bir fikre göre Evliya ismi, babası tarafından hayranı olduğu Evliya Mehmet Efendi’ye atfen verilmiş bir fikre göre de kendisi hocasına olan saygısından bu ismi almıştır. Annesi Abaza, babası da Türk olan Evliya Çelebi, 51 yıl aralıksız süren seyahati ve ortaya çıkardığı çok detaylı eseri ile bugünün koşullarında düşünüldüğünde bile tek kelime ile eşsiz bir insandır. Evliya Çelebi’nin çok özel bir yere sahip olan yaşam öyküsüne kendisinin aktarımı olan meşhur rüyası öncesinden başlayalım. İstanbul doğumlu Evliya Çelebi, babası Derviş Mehmed Zılli Efendi’nin saraya olan yakınlığı sayesinde oldukça iyi bir eğitim almıştır. Anadili Türkçe ile Osmanlıcaya her yönüyle hakim olup Arapça ve Farsça dillerini de iyi derecede öğrenmiş, komşusu Simyon sayesinde Rumca dilini de buna ekleyip, Latince dersleri de almıştır. Gezdiği Ön Asya, Avrupa ve Afrika coğrafyasında fazla yabancı dil bilmenin avantajını mutlaka kullandığı tahmin edilen Evliya Çelebi, 51 yıllık yolculuğunda 147 dilden kelimeler toplamıştır. 7 iklim ve 18 padişahlık yeri gezen Çelebi hem Avrupa hem de Afrika içlerine kadar ulaşmış, başta İstanbul olmak üzere Osmanlı sınırlarında yer alan Anadolu ve çevresi hakkında tarihçiler için eşsiz bir kaynak bırakmıştır. Evliya Çelebi’nin yaşlılığı ve güçsüzlüğü nedeniyle seyahatini tamamlayarak inzivaya çekildiği Mısır’da, 1685 tarihinde öldüğü tahmin edilmektedir. Gezdiği devasa coğrafyada özenle aldığı notları da Mısır’da bu dönemde yazmıştır.  

İstanbul Seyahati

Evliya Çelebi kendi ifadesiyle bir gün rüyasında “Şefaat Ya Resullulah diyeceğine “Seyahat” demiş ve rüyasında kendisine Hz.Peygamber’in sahabelerinden Sa’d bin Ebî Vakkas, rehberlik etmiştir. Sahabenin kendisine rüyasında anlattıkları ve Çelebi’nin Bursa seyahati dönüşüne kendisine verdiği öğütler, tüm seyahatin ve Seyahatname eserinin ana çerçevesini oluşturmuştur. Evliya Çelebi, rüyasının sonrasında öncelikle İstanbul’u gezmeye başlamıştır. İstanbul’u adeta karış karış dolaşan gezgin, bulunduğu döneme ait cami, medrese, çeşme, hamam, bağ, bahçe ve yapılar başta olmak üzere dönemin tüm kültürünü, beşeri ilişkileri, tarihsel anlatıları tek tek not almış, bir bakıma bu eşsiz şehrin çok katmanlı panoramik fotoğrafını çekmiştir. Evliya Çelebi’nin İstanbul gezilerinden çıkardığı notlarla bugüne bıraktığı verileri değerlendirdiğimizde bugün bile böyle bir çalışma yapmanın ne kadar zor olduğu ortaya çıkar. Evliya Çelebi, uzun seyahatinin ilk çıkış noktası olan İstanbul’da gezerken aynı zamanda devlet memuriyeti görevinde de bulunmuş, 4. Murat’a musahiplik yapmış ve aynı zamanda eğitimini de devam ettirmiştir. 10 yıl süren İstanbul gezilerinde dönemin önemli ismi Hezarfen Ahmet Çelebi gibi tarihsel karakterler ile ilgili bilgiler de toplamış ve eserinde detaylı bir şekilde bu karakterlerden bahsetmiştir. 

Seyahatname ve Ciltlerinin Kapsamı

Evliya Çelebi’nin 10 yıl süren İstanbul gezilerinden derlediği yazılar, Seyahatname’nin ilk cildini oluşturur. Çelebi, daha sonra yönünü Anadolu’ya çevirir ve Bursa’ya gider. Osmanlı’nın ikinci başkenti olan Bursa’ya 1640 yılında geçen Evliya Çelebi, devamında İzmit, Bartın, Samsun gibi illerle Karadeniz hattını takip ederek Tebriz’e ve Gürcistan’a kadar ulaşır ve Ankara’ya döner. Bu seyahati ikinci cildi kapsar.  Ankara sonrası Eskişehir, Konya ve Adana üzerinden Urfa ile bugünkü kuzey Suriye’yi kapsayan bir seyahati Balkanlarla birleştirmiştir. Üçüncü cilt bu alanı işler. Evliya Çelebi, daha sonra tekrar Doğu illerine geçer ve Erbil ile Musul üzerinden Bağdat ve Basra’ya uzanır. 4. Ciltte bu bölgeler anlatılır ve 5. Cilde gelindiğinde bu kez Kiev’in de içinde yer aldığı ağırlıklı Balkan şehirlerinin bulunduğu Avrupa’ya giriş görülür. Evliya Çelebi’nin Balkanlardan İtalya Venedik, Amsterdam ve Viyana’ya kadar ulaştığı, altıncı ve yedinci ciltlerden anlaşılır. El yazmalarının iyi anlaşıldığı son kitap olan sekizinci ciltte ise Dimetoka, Kavala, Atina ve Tekirdağ’a kadar olan yine Balkanlar ile Yunanistan coğrafyası geçer. El yazılarının çok iyi okunamadığı son iki çalışmasında ise Evliya Çelebi’nin İzmir ile Ege bölgesini tamamlayarak Antep – Urfa üzerinden Arap yarımadasına indiği, Kudüs, Mekke ve Medine gibi İslam’ın kutsal topraklarını gezdiği anlaşılmıştır. Evliya Çelebi’nin 51 yıl süren seyahatinin son durağı olan Mısır öncesinde Afrika ülkeleri, Kenya, Habeşistan, Somali, Eritre ve Cibuti’yi de görerek Kahire’ye geçmesi de 9 ve 10. Ciltte anlatılır. Bir seyyah olarak aynı zamanda harika bir rota takip ettiği,  Seyahatname’nin ciltlerinin sırasından da anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi’nin 1600’lü yıllarda yaptığı bu yolculuklar, 3 kıtaya hakim olan Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları ile etki alanlarında yapılmış sosyolojik, demografik ve kültürel bir akademik çalışma gibidir ve bir benzeri yoktur. 

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi

Bugün modern baskısı bulunan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi, son iki cildi hattatların çalışmaları ile çözümlenerek ve tamamlanarak oluşturulmuştur. İlk sekiz cildin orijinali bugün İstanbul Topkapı Sarayı’nda yer almaktadır.  Son iki cildin hattatlar tarafından yazılmış olan ilk hallerinin 3 nüshası bulunmaktadır ve bunlar; Süleymaniye, Topkapı Sarayı ve İstanbul Üniversitesi kütüphanelerinde korunmaktadır. Her ciltte belli bir yazım ölçüsü bulunmakta, sayfalar genelde 36 ve 40 satır uzunluğa sahip olup ilk 5 ciltte okuma kuralları ile kelimelerin bölgesel söylenişini vurgulamak üzere nokta ve harekelere önem verilmiştir. Muhtemelen Evliya Çelebi’nin yaşlanması nedeniyle 5. Cilt sonrası yazılanlar bu kadar titiz değildir. Tarihçi Joseph Hammer, bu değerli eseri keşfettiğinde ve ilk baskısı yapıldığında sene 1843’tür ve 1896 yılına kadar 6 cildi İkdam Gazetesi tarafından yayınlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1928 yılında Türk Tarih Encümeni tarafından 7 - 8. Ciltler yayınlanmış ve 1935 – 1938 yıllarında Maarif Vekaleti ( Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından da son iki cilt yayınlanmıştır. 1996 yılında orijinalinden yeniden ele alınarak yazılan ve yayınlanan eser, günümüz Türkçesi ile de 2003 -2010 yılları arasında Seyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı tarafından yayınlanmıştır.  Eserin pek çok yabancı dile çevirisi yapılmıştır.   Evliya Çelebi, bu toprakların yetiştirdiği bir tarihçi ve önemli bir halk insanıdır. Bugünün imkanları ile rahatlıkla ulaşılabilir durumda olan Seyahatnamesi’ni edinerek, bu eşsiz eseri okumanız dileğiyle.  

Kaynaklar:  Türk Tarih Kurumu  www.delphinhotel.com

02.07.2021