Bereketli topraklar üzerinde kurulan Anadolu, uygarlıklar beşiği… Toprağın sadece üstü değil, altı da zenginliklerle dolu Anadolu’da. Bu zenginliklerden biri de mermer. Yüzyıllardan bugüne kimi zaman mimaride, kimi zaman heykellerde anıtlaşan mermer, teknolojinin getirdiği yeni malzemelere rağmen hâlâ en gözde yapı malzemelerinden biri. Adını, günümüzden yaklaşık 2 bin yıl önce antik mermer işletmeciliğinin başladığı yer olan Marmara Adası’ndan alan mermer, medeniyetlerin kurulmasında ve kültürlerin gelişmesinde önemli rol üstlendi. Anadolu’da mermer kullanımı Hititler dönemine kadar uzanıyor. Frigyalılar ve İyonlar da saraylarını, tapınaklarını ve tanrı heykellerini doğal taşla vücuda getirdi. Mermerin altın çağını yaşadığı dönem ise Helenistik Dönem ve Roma İmparatorluğu zamanı oldu. Ardından bu topraklarda hüküm süren Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları da en güzel mimari yapıtlarına mermerle hayat verdi. Yüzyıllardan bu yana camilerimize, saraylarımıza, çeşmelerimize, anıtlarımıza, daha nice yapıya görkem katan mermer, bugün de mimarinin hizmetinde. Günümüzde modern yöntemlerle niteliği ve niceliği artan ocaklardan üretilen mermerler, dünyanın dört bir köşesindeki prestijli yapılara değer katıyor.
Türkiye petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarına sahip olmasa da, yerin altı çeşitli madenlerle dolu. Doğal taşlarımız da bu değerlerden biri. Bu doğal taşların içinde, mermer, traverten, granit, oniks gibi taşlar bulunuyor. MTA’nın araştırmasına göre, Türkiye’nin mermer ve doğal taş rezervi 5,1 milyar m3, dünya rezervi ise15 milyar m3. Bu dağılıma göre Türkiye, dünya doğal taş rezervinin yüzde 40’ına sahiptir. Marmara ve Ege Bölgeleri başta olmak üzere, Akdeniz’den Doğu Anadolu’ya kadar hemen tüm coğrafi bölgelerimizde, dünya pazarlarında beğeni kazanabilecek nitelikte, 650’ye varan renk, doku ve desende mermer çeşidi bulunuyor. Doğal taş rezervlerimiz bölgelere göre şu şekilde dağılıyor: Ege Bölgesi yüzde 32, Marmara yüzde 26, İç Anadolu yüzde 11, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi yüzde 31. Üretimde ön sıralarda bulunan taş çeşitlerimiz arasında ise başta mermer ve traverten olmak üzere, granit, oniks, kireç taşı, bazalt, andezit, kayrak taşı, diyabaz yer alıyor. Türkiye’de işletilebilir mermer rezervleri yoğun olarak Antalya, Burdur, Isparta, Balıkesir, Eskişehir, Uşak, Niğde, Kütahya, Denizli ve Muğla’da bulunuyor. Aydın’ın Karacasu ilçesi, mermer açısından büyük potansiyele sahip. Bu bölgelerdeki mermer üretimi toplam üretimin %65’ini oluşturuyor. Balıkesir ve Denizli ise, Türkiye’nin en çok mermer ve traverten yataklarına sahip olan illeri arasında başı çekiyor. Ve sadece Batı Akdeniz bölgesinde 100’e yakın mermer ocağı sayesinde doğaltaş ve mermer ihracatının giderek arttığını belirtmek gerekiyor. Dünyada en çok tanınan ve rağbet gören mermerlerimiz arasında ise; Antalya Limestone, Elazığ Vişne, Süpren, Akşehir Siyah, Manyas Beyaz, Bilecik Beji,Isparta Beji, Kaplan Postu, Ege Bordo, Milas Leylak, Gemlik Diyabaz ve Afyon Şeker yer alıyor. Ancak bu çeşitlerden Burdur beji, Isparta beji, Muğla beyazı, Denizli traverteni, Mersin Mut traverteni ve Afyon mermeri gibi taşların bir arada bulunduğu bölgenin Antalya olması, şehrin mermer sektöründeki rolünü arttırmıştır. Turizmin en yoğun olduğu Akdeniz ve Ege bölgesinde otel ve konaklama merkezlerinin sayısının giderek artması ve otellerin büyük bir çoğunluğunun Antalya ilinde bulunması, mermerin kullanım alanlarının artmasını sağlıyor. Dolayısıyla turizmdeki bu gelişim de mermer ve doğaltaşa yönelik talebin artmasını sağlamış oluyor. Buradan hareketle, sektörün önde gelen proje ve inşaat firmaları, mimarlar, otel işletmecileri, tasarımcılar Antalya’nın bu anlamdaki verimliliğine paralel olarak Marble Show Antalya- Doğaltaş, Mermer, Proje ve Teknolojileri fuarını ilk kez 2017 yılında gerçekleştirdi. Yerli ve yabancı katılımcılar, projelerde doğal taş ve mermer kullanımını artırmak amacıyla mimarlar, iç mimarlar, tasarımcılar, müteahhitler ve devam eden otel, AVM ve inşaat proje sahipleri doğaltaş ve mermer sektöründeki firmalar ile Antalya’da buluştular. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), Türk Mermer Maden Vakfı, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından desteklenen; ulusal ve uluslararası doğal taş portalları işbirliği ile gerçekleşen fuarda, Antalya’nın ocaklara ve Ortadoğu bölgesine olan yakınlığının avantajıyla arge, inovasyon, tasarım ve markalaşma adına sunum ve konferanslar yapıldı.
Antik çağlardan bu yana asaletin ve haşmetin abidesi olan Türk mermeri, bugün de heykellere ve yapılara heybet katmayı sürdürüyor. Türk mermerinin zenginliği yaratıcı tasarımlara ilham veriyor. Ülkemizde hemen hemen her renkte mermer bulunmaktadır. Bu renklerin oluşumunda gri siyah renk karbonat ve bitümden, kırmızı renk manganez oksit veya hematiten, sarı renk ise limonitten meydana gelir. Mermerlerimiz, çıktıkları yer ve renklerine göre de ticari isimler alır. Okyanus beji, Afyon şekeri, Kırşehir zeytin yaprağı, Milas gülü, Uludağ beji, Marmara gri damarlısı gibi. Tarihi kaynaklardan da anlaşıldığı üzere Türkiye bir mermer ülkesidir. Anadolu’nun birçok yerinde Hitit, İyon, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarından kalma eserler bulunur ve mermerden yapılma bu eserlerin bazıları bugün ülkemizin birçok müzesini süslemektedir. Romalılar devrinde işletilen mermer ocaklarında ileri bir mermer çıkarma tekniği uygulanmış yekpare sütun ve lahtin çıkarıldığı ocak aynaları bugün dahi belirgin durumdadır. 1980’lerde gelişmeye başlayan Türkiye mermer ve doğal taş sektörü, 20 yıl gibi kısa zamanda dünya devleriyle boy ölçüşecek güce ulaştı. Dünya mermer-traverten ihracatında birinci sırada yer alan doğaltaş sektörü, Türkiye ekonomisine katkısını yıldan yıla artırıyor. Türkiye, mermer ve doğaltaş ihraç ettiği ülke sayısını 170’e çıkarırken, dünya doğal taşında söz sahibi olan İtalya ve İspanya’yı birçok projede geride bıraktı. İhracatı yüzde 27 artan ham mermer ve traverten, 4 milyar 688 milyon dolarla doğaltaş ihracatında ilk sırada yer aldı. Bir ülkenin yer altı zenginliği her şeyden önce, o ülkenin jeolojik yapısına ve jeolojik evrimine bağlıdır. Ülkemiz maden yatakları sayı, çeşitlilik ve rezerv yönünden değerlendirildiğinde, hiç de küçümsenmeyecek bir potansiyele sahip olduğu görülür. Dünyada çevreye verilen önemin giderek artması ve modern yaşamın getirdiği sorunlar nedeniyle toplumlarda doğal yapı malzemelerinin kullanılmasına eğilim artmaktadır. Bu da rezerv bakımından oldukça önemli olan Türkiye’nin gelecekte mermer ihracatının daha fazla olacağını göstermektedir. Amerika’dan Çin’e kadar birçok ülkeye ihraç edilen Türk mermerinin ünü hızla büyürken Türk mermerinin artık bir marka olduğu rahatlıkla söylenebilir.