Sidyma Antik Kenti / Likya Birliği - Antalya

Sidyma Antik Kenti, Fethiye-Kaş yolu üzerindeki Esen’den ayrılan yolda 17 km sonra, Seydikemer İlçesi’ne bağlı Dodurga Köyünün bir mahallesinde yer almaktadır. Antalya ile arasında 212 km, Fethiye ile arasında 55 km olan Sidyma Antik Kenti’nin eski tarihi hakkında bugün çok fazla bir bilmemekteyiz. Sidyma adı, Tıpkı İdyma, Didyma kent isimlerinde olduğu gibi Yunanca değil, yerli bir kelimeden Yunanlaştırılmıştır. Bölgenin en eski halklarından olan Hitit-Luvi halkları, bu toprakların en eski sahiplerindendir. Roma Dönemi’nde büyük gelişme gösteren antik kent Bizans Dönemi’nde de varlığını sürdürmüştür.

Sidyma Antik Kenti’ndeki yazıtlar ve ele geçen sikkeler kentin tarihini M.Ö. I. yüzyıldan daha eskiye dayandığını götürmektedir. Kent Roma Dönemi’nde büyük bir gelişme göstermiş ve bu durum Bizans Dönemi’nde devam etmiştir. M.Ö. 168/67 deki büyük Lykia birliğindeki 23 kentin içinde ismi geçmektedir.Daha sonra kurulmuş olan 36 kentin dahil olduğu Koinon’a da katılmıştır.

Roma Dönemi’nde Marcus’un (450-456) imparator olmadan önce Perslere karşı yapılan savaşta yer alması, Lykia Bölgesi’nde hastalanması sonucunda Sidyma’ya bırakılmıştır. Marcus,  Sidymalı iki kardeşin evine yerleşir. Marcus iyileştiğinde bu kardeşlerden biri Marcus’a “Eğer imparator olsaydın bize nasıl bir iyilik yapardın?” diye sorunda, Marcus da ona “ Bunun olması imkânsız. Olsaydı sizi şehrimin en önde gelen kişileri yapardım.” diye yanıtlar. Fakat II. Thedosius’un ölümünün ardından kader ağlarını örer ve Marcus Roma İmparatoru olur. Sidyma’daki misafir olduğu evde yaptığı görüşmeyi unutmayan Marcus, İmparator olduğunda da kendisini evinde ağırlayan bu kişilere olan minnettarlığı ve yaptıkları konuşmanın etkisinde kalmış olacak, bu iki kişiyi yüksek makamlara getirir. Sidyma’dan da ilgisini eksik etmez.

Sidyma Antik Kenti’nden günümüze bugün çok fazla bir şey kalmıştır.  Antik kente ait akropol, Dodurga Mahallesi’nin kuzeyinde iki bölümlü tepede yer almaktadır. Tepenin güneydoğu eteği boyunca 365 m. uzunluğunda, yer yer 3 m. yüksekliğinde erken döneme ait bir duvar, akropolü çevrelemiştir. Duvarın doğu ucu polygonal (çokgen) biçimde yapılmıştır. Burada kapı ve gözetleme kulesi de bulunmaktadır. Akropolün kuzey eteğinde yer alan kalıntılar hakkında henüz bir bilgi yoktur. Bu kalıntıların büyük olasılıkla Lykia mezar anıtları olduğu düşünülmektedir. Bunun dışında Sidyma Antik Kentinde çok sayıda devasa büyüklüklerde anıt mezarlar bulunmaktadır. Mahallenin girişinde yer alan ve yalnızca kemerleri ayakta kalabilmiş hamam ve kilise kalıntıları dikkati çekmektedir. Buradaki mezar anıtları M.S.I-III.yüzyıllara tarihlendirilmiştir. Ayrıca iki tepe arasındaki çok sayıda mezarlar Ksanthos ile Pınara’dakilerle yakın benzerlikleri vardır.  Pınara Antik Kent’de benzerleri görülen, güvercin yuvası şeklindeki kaya mezarlarının yanı sıra ev veya lahit şeklindeki mezarlar da Sidyma’nın önemli sembolleridir.

Sidyma Antik Kenti Nekropolü

Akropolün biraz ilerisinde büyük bir bölümü toprak altında kalmış, yüzeyde ise ancak altı basamağına rastlayabileceğiniz daha geç döneme tarihlenen bir tiyatro yer almaktadır. Geri kalan kısmı ise toprak altında kalmıştır. Üstünde yer yer farklı dönemlere ait kullanıldığı tespit edilen bu surlar, Sidyma’nın erken dönemlerde de yer aldığının bir göstergesidir. Surlarda yer yer gözetleme kuleleri de görülmektedir. Akropolde birkaç küçük kalıntı halinde sarnıç vardır. Kuzey eteğindeki vadi ise asıl ören yeridir . Sidyma’nın güneybatısına yakın bir yerde 9 metre yüksekliğinde, birçok devirlerde kullanılmış bir mezar yapısı vardır.

Köyün ortasında kitabesinde bir stoaya ait olduğu anlaşılan sütunlar vardır. Kitabeye göre bu yapının Cladius (41-54) zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır. Stoa, Antik Yunanistan mimarisinde bir sokak ya da agoranın yanında yer alan, üstü kapalı, sütunlu galerilere verilen addır. Stoalar yönetim ve ticaret merkezleri olarak kullanılan halka açık yerlerdir. Stoa aynı zamanda Kıbrıslı Zenon'un kurduğu Stoacılık adlı felsefeye de adını vermiştir. Stoanın güneyinde, şimdi düz bir alan halinde agora, kuzeyinde ise Cladius döneminde yapılan cella[1] duvarlarının kuzey kısmından biraz ayakta kalmıştır. Stoanın kuzeyinde ise İmparatora ve Artemis’e adanmış, 9 m. uzunluğunda bir tapınak yer almaktadır. Dodurga köyünün Sidya Antik Kenti’nin neredeyse tam üstüne kurulması, antik kentin zaman içinde yıpranmasına, eserlerin yok olmasına ve köy yapılaşmasının verdiği tahriple, bazı kalıntıların zor seçilip, çoğuna ulaşılamamasına neden olmuştur.

Sidyma Antik Kenti Su Sarnıçları

İnsanlık tarihinin en güzel örneklerini, kendi yaşadığı zamanda tüm görkem ve zenginliğiyle ortaya koyabilmiş olan Lykia Uygarlığını anlamak ve ondan kalan eserleri koruyup gelecek nesillere aktarmak günümüz insanının sorumluluğu altındadır. İnsanlık tarihinin mirası olmuş bu eserleri koruyup kollamak ve tanıtmak hepimizin görevi olmalıdır. İnsanlığa sahip çıkmanın yolu, tarihe sahip çıkmaktan geçer. Sanırım bu noktada hepimize görevler düşüyor. Ben elimden geldiğince üstüme düşen görevi yapıyorum, umarım sizler de kendi yetileriniz hududunda elinizden gelenin fazlasını yaparak tarih bilincini ilk önce çocuklarınıza anlatmayla başlayıp, konunun hassasiyetine katkıda bulunursunuz.

Silvan Güneş

Folklor Araştırmacısı & Biyografi Yazarı

___________________________________________

Alıntı ve Kaynaklar

[1][1] Cella: Çok tanrılı dinlerde tapınağın içinde kült objesinin ya da tanrı heykelinin korunduğu en kutsal bölüm. Aslı Latince olan sözcük sella biçiminde söylenir.

https://www.rotasenin.com/sidyma-antik-kenti

http://seyirdefterinden.blogspot.com.tr/2007/09/alnca-bel.html

https://www.youtube.com/watch?time_continue=103&v=BCd6VAGfw98

http://www.fethiyeguidebook.com/Seydikemer/7/menuler_tr/27/Sidyma-Dodurga-Asari-.html

https://banukyollarda.blogspot.com.tr/2017/04/fethiye-hafta-sonu-2-gun.html

http://fethiyemuzesi.gov.tr/sdyma.asp

02.07.2021