Kaunos Antik Muğla İlinin Köyceğiz Gölü’nü Akdeniz’e bağlayan Dalyan Çayı’nın (Calbis) batı kıyısında, Dalyan Beldesi’nin hemen karşısında, Çandır Köyü’nün sınırları içerisindedir. “Kent, denizden 152 m. yüksekliğindeki Akropolis ile onun güneybatısındaki, yüksekliği yaklaşık 50 m. olan Küçük Kale'nin ve bu iki yüksek tepenin kuzeybatı eteklerinin oluşturduğu, denize bir dil gibi uzanan yarımada üzerine kurulmuştur. Arkaik ve Erken Klasik Çağlar'da Kaunos, Akropolis ve Küçük Kale'nin sırtlarından geçen sur ile Agora'daki Çeşme Binası arkasında uzanan sur arasındaki çanak içinde bulunuyordu.
Stoa'nın bulunduğu bölge ise, M.Ö. 5. yüzyılın başlarından itibaren, özellikle dinsel mimari için kullanıma açılmış olmalıdır. Çünkü Kent'in her iki akropolünü Sivrihisar Tepesi ve Balıklar Dağı'na bağlayan berzah üzerine, en erken Hekatomnidler Dönemi'nde* yayıldığını görüyoruz. Bu dönemle birlikte Kaunos, artık daha çok teraslar üzerine inşa edilmeye başlanmıştır. Takip eden dönemlerde, önceki teraslar onarılarak kullanılmaya devam ederken, yeni ve büyük teraslar da inşa edilmiştir. Üzerinde Agora ve onun bir parçası olan Stoa'nın yer aldığı doğal düzlükler, Liman çevresi boyunca dar bir alanda uzanmaktadır.
Tarihin babası Heredot’a göre Kaunoslular kendilerini Girit’ten geldikleri için Giritli saydıklarını söylese de, kentin kurucuları yerli Anadolu insanıdır. Çünkü dilleri, adet ve görenekleri yanında, kendilerine öz tanrıları ile komşularından ayrılmakta ve Anadolu'nun bir başka yerli halkı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaunos'u kuranların yerli Anadolu insanı olduğu, arkeolojik buluntularla belgelenen onun yerel isminin farklılığı ile de ortaya konulmaktadır: Kbid. İ.Ö. 4. yüzyılın sonlarına kadar kullanımda kalan bu ismin, daha İ.Ö. 6. yüzyılda Kaunos olarak geçmesi, kentin Helenler tarafından kolonize edilmesinin hemen ardından, diğer Anadolu kentlerinde uyguladıkları gibi, yerli isminin değiştirilmiş olmasıyla açıklanabilir.
Kent'in Hristiyanlık Çağı'nda da uzun ve önemli bir tarihi geçmişi vardır. Geç Antik Dönem'den başlayarak Orta Çağ'ın içlerine kadar Doğu Roma ve Likya Kilisesi Eyaleti'ne bağlı kalmıştır. Kent, iki Bişof (piskopos) ile temsil ediliyordu: Kalkedon Konsül Belgeleri ve Epiphanieus, bir Basilieos* ve bir Antipatros'tan Kaunoslular'ın bişofu (piskoposu) olarak bahseder. Bu dönemle birlikte kent artık iki isimle anılmaktadır: Kaunos-Hagia. Gittikçe bir köy hüviyetine giren Kaunos, 13. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren bölgeye hâkim olan Uçtürkler'in, 15. yüzyılın başlarından itibaren ise Menteşoğulları'nın idaresindedir.”[1]
Antik dönemde bir liman kent olan şehirdeki bugünkü Sülüklü Göl, antik kentin liman olarak kullanıldığı yıllarda Kaunos’un ticaret şehri olmasında rol oynamış, Dalyan Delta’sının oluşması nedeniyle bugün deniz kıyısından uzaklaşmasıyla, liman kenti özelliğini kaybetmiştir. Antik liman bugün “göbek bağını” kanalla birleştiren sığ bir göl haline dönüşmüştür. Ünlü Coğrafyacı Strabon “Kent kapatılabilen bir limana ve tersanelere sahiptir”. Diyerek Kaunos’un antik çağdaki konumunu bize açıklamaktadır.
Roma döneminin en önemli üç şairinden biri kabul edilen Ovidius’un anlattığı bir mitolojiye göre; Miletos’un, Kaunos ve Biblis adındaki ikiz çocukları birlikte büyürken, Biblis ikizine karşı derin bir duyar ve bunu bir mektupla Kaunos’a bildirir. Durumu öğrenen ve büyük bir öfke ve tiksinti ile karşılayan Kaunos, ikizini bir daha görmemek için Milet’ten kaçıp Karya ile Likya sınırına gelerek Kaunos kentini kurar. “Yazılı belgelerde ilk kez Pers savaşları sırasında (İ.Ö. 546) adı geçen Kaunos antik kentin yeri ilk olarak 1842 yılında İngiliz Arkeolog Hoskyn tarafından belirlenmiştir. Hoskyn, Dalyan'daki harabelerde bir halk meclisi tableti bulmuş, bu tablette yazılanların çözülmesiyle buranın Kaunos olduğu ortaya çıkmıştı. Kentteki arkeolojik kazılar, Baki Öğün başkanlığındaki bir Türk ekibiyle ilk kez 1966 yılında başlatılmıştır. Baki Öğün'ün 2001 yılında vefatından sonra proje başkanlığını Cengiz ışık üstlenmiştir.”[2]
Kaya mezarlarının hemen sol altında yer alan ve iskeleden rahatlıkla görübilinen kayalara kovuklar, Kaunos'a yük taşımak için antik limana yanaşan gemilere fener görevi gören dev ateşlerin yakıldığı yerlerdir. Antik kente varıldığında ilk dikkat çeken kalıntılar, Kayalara oyulmuş Kral mezarlarıdır. Büyük ve görkemli olanlar cepheden in-antis planlı ion tapınaklarını hatırlatmaktadır. Büyük İskender’in Anadolu’ya gelmesi sonucu yarım kalmış olan, en doğudaki kaya mezarı bu tür eserlerin yapım aşamasını göstermesi açısından hayli ilginçtir. Kentte dikkati çeken diğer bir alan yukarı akropoldür. Güney yamacı tamamen sarp olan akropolün zirvesinde kulelerle desteklenmiş orta çağdan kalma bir sur duvarı bulunmaktadır. İskeleden görebileceğiniz kayalara oyulmuş kovuklar, Kaunos'a yük taşımak için antik limana yanaşan gemilere fener görevi gören dev ateşlerin yakıldığı yerlerdir.
Bulunan arkeolojik belgeler ve kalıntılara göre, Kaunos Antik Kenti’nin M.Ö. 10. yüzyıla kadar giden Kaunos’un çok eski bir yerleşim yeri olduğunu tahmin edilmektedir. Bir zamanlar büyük bir ekonomik güç ve kendi adına para basabilmiş egemen bir devlet olan Kaunos, kent olarak oldukça gelişmiş ve bir dönem bağımsız devlet olduğu, çevresindeki Pisilis (Sarıgerme'de), Sultaniye (Köyceğiz Gölü kenarında) ve çevredeki pek çok küçük antik kentin kendisine bağlı olduğu bilinmektedir. Fethiye Müzesi'nde Kaunos'da çıkartılan bu değerleri görmek mümkündür. Teraslar üzerine kurulmuş kentte akropoller, şehir surları, kilise, hamam, su deposu, çeşme, agora, stoa ve kent içi yolları ile tapınaklar, kutsal alan, liman ve nekropoller yer almaktadır. Bunun yanı sıra günümüze ulaşamayan askeri liman, tersaneler, spor merkezi, konutlar gibi yapılar ile henüz çıkartılmamış toprak altındaki eserler de düşünüldüğünde, antik kentin ne derece büyük ve önemli bir yerleşim alanı olduğun anlaşılır. Kentin cadde ve sokakları rüzgâr yönüne doğru kurulmuştur. Antik yazarların hep dile getirdiği bu durum ilk defa Kaunos’daki şehir plancılığında net bir şekilde belgelenmiştir. Balıklar Dağı’nın güney alnacına oldukça yüksek bir duvar gibi yükselen kayalarına kentin soyluları için, M.Ö. 4. yüzyıla ait dünyaca ünlü kaya mezarları oyularak yapılmıştır. Bu kaya mezarlarının üstünde, kentin ekonomik, siyasi, sosyal ve dini yaşamı hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır. Dalyan’dan da görülebilen bu kaya mezarları, daha sonraları Roma Dönemi’nde de kullanılmıştır. Lykia tipi mezarların içinde ölülerin üzerine yatırıldığı üçtaş yatak bulunmaktadır. Cephede iki İon sütunu, sütunların üzerinde friz ve alınlık görülmektedir. Alınlıkların birinde arslan kabartmaları vardır.
Antik Kaunos Tuzlası, Anadolu arkeolojisinde bir “ilktir”. Zamanında “Göz Merhemi” yapımında aranılır bir katkı maddesi olan “Kaunos Tuzu”nun üretildiği tavaların yeri, Dalyan Beldesi’nin dünyaca ünlü İztuzu Sahilindedir. Kaunos Tuzlası “Kaunos Tuzu”nun üretildiği tava ve kanallardan oluşan antik tuzla tesisi, İztuzu sahilinin kuzeyinde doğu-batı yönünde uzanan 35x50 metre ölçülerinde kumul alan üzerine kurulmuştur. İnşasında kullanılan malzeme, hemen kuzeyindeki kireçtaşlarından kopartılan yumruk büyüklüğünde irili-ufaklı parçalardır. Bunlar için bağlayıcı eleman kireç harcıdır. Jeofizik özdirenç çalışmaları Kaunos Liman Agorası, Kaunos Tuzlası ve İztuzu Sahili ve Kaya Mezarları eteklerinde gerçekleştirilmiştir. Tesis içindeki toplam tava sayısı 48, kanal sayısı 4’dür. Bu çalışmaların amacı; liman agorasında döşeme yol, olası liman duvarı yanında anıtlar, dikmeler ve exedra olarak isimlendirilen farklı formlardaki oturma bankları gibi kent mobilyalarına ait kalıntıların yerlerinin belirlenmesine, Kaunos Tuzlasında ise tava ve kanallardan oluşan mevcut tesis dışında, kumul altında başka bir tesisin ve gömülü olası mimari dokunun önceden tespitine yöneliktir. Kaunos Kaya Mezarları’nın eteklerinde ise Kazı Başkanlığı tarafından belirlenen alanlarda, gömülü kültür varlıklarının araştırılması amaçlanmıştır.
Perslerin Anadolu’yu bütünüyle ele geçirince, Kaunos Antik Kenti de doğal olarak Mausolos’un yönetimine girdi. M.Ö. 334’de İskender’in Persleri yenmesi üzerine Prenses Ada’nın, sonra Antigonos’un, daha sonra Ptolemaios’un yönetimine girdi. Rodos Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu egemenlikleri altında kaldı. Limanın alüvyonlarla dolup, özelliğini kaybetmesi üzerine, kent önemini yitirmeye başladı. [caption id="" align="alignright" width="215"] Mausolous[/caption] Akropol 152 metre yükseklikteki tepeye kurulmuştur. Kent surların kuzey yönünde olanı Orta Çağ’dan kalmadır. Uzun sur limanın kuzey yönünden başlayıp Dalyan Köyü’nün ilerisindeki sarp kayalığa kadar uzanır. Surun kuzey kısmı, Karya bölgesinin ünlü satrapı Mausolos döneminde, kuzeybatı yönündekiler, M.Ö. 323-M.Ö. 30’da Helenistik Dönem’den yapılmıştır. Limana doğru olanlar ise M.Ö. 750–475'de Arkaik Devir’den kalmadır. Mausolos’un dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen mezarı Bodrum'da (Halikarnassos) bulunmktadır.
Kaunos Antik Tiyatrosu 2500 yıl önce, akropolün eteğine kurulmuştur. Beş bin yıllık tiyatrosunun otuz üç oturma sırası bulunmaktadır. Tiyatronun batı yönündeki yapı kalıntılarından biri bazilika tipi kiliseye aittir. Diğerleri Roma Hamamı ve Demeter Kutsal Tapınağı’na aittir.
“Çanak şeklinde bir topografyaya yayılan kentte bugüne kadar tespit edilen yazıtlar, mimari yapılar ve plastik eserler birçok farklı tanrı ve tanrıçalara tapınımın izlerini işaret etmektedir. Bu arkeolojik metaryallerden özellikle epigrafik malzemelerden Kaunos Antik Kenti’nde Apollon, Artemis, Aphrodite, Demeter, Gaia, Zeus, Poseidon, Leto, Nike, Meter (Kybele) gibi Helen pantheonunun önemli birçok tanrı ve tanrıça vardır. Tabii ki bitmedi; İsis, ve Sarapis gibi Mısır kökenli tanrıçalar, Basileus Kaunios gibi yerel tanrıların ve Kaunos Artemsi gibi yerel tanrıçalarla birliktedir. Tabii ki daha bitmedi; yanında Dea Philadelphos, Dea Adelphos gibi kahramanlık kültlerinin izlerini de görebileceğinizi söylüyoruz size. İnançtaki şu zenginliğe bakar mısınız? Bunun yanında Roma İmparatorluk kültlerinden Augustus Kültü’nün ve önemli bir kral kültü olan Kral Ptolemaios tapınımının da rahip ve rahibelerle Kaunos’da temsil edildiğini tespit edilen arkeolojik malzemelerden anlamaktayız.”[4] 2013 yılında yapılan kazı çalışmalarında Kaunos baş tanrısı Basileus Kaunios’a adak olarak sunulduğu düşünülen ve adı “Kaunos Güzeli” olarak adlandırılan, genç kız heykelinin M.Ö. 3. yüzyılda, stil özelliklerine göre Helenistik döneme ait bir yontu olduğu ait olduğu saptandı. Heykel dünya mirası olarak listeye girdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi adına Prof. Dr. Cengiz Işık başkanlığında yürüttüğü, Muğla Köyceğiz’deki Antik Kentte gerçekleştirilen kazı çalışmalarında bugüne kadar, önemli mimari eserlerin yanında, çok sayıda heykel, heykel kaideleri, sikke, amfora, alınlık, süs eşyaları, kandiller, çanak ve çömlekler gün ışığına çıkarıldı. Aşağıda tamamlanmayan bir daire biçiminde örülmüş ve yivsiz sütunları bulunan yapının arkasında üç basamakla yükseltilmiş podyum bulunmaktadır. Burada tapınağın kalıntıları görülebilir. Daire biçimindeki yapının ne olduğu ise bilinememektedir.
“1940'lı yılların sonlarına kadar Dalyan ve çevresinin sıtma tehlikesi altında bir bölge olduğu bilinmektedir. Bu yıllarda yapılan sivrisinek mücadelesi ile burada sivrisineklerin değilse bile, sıtma hastalığının kökü kazınmıştır. Bu demektir ki, Kaunos, bütün tarihi boyunca sıtma hastalığının ıstırabını çekmiştir. Kabullenmeseler de, Kaunoslular'ın kendilerine 'hastalıklı' dedirtecek kadar 'yeşil benizli' olmalarının nedeni, bu sıtma hastalığı olmalıdır. Bu ıstırap ve kabullenemeyişi, Hellenistik Çağ'ın arp ustalarından Stratonikos'a mal edilen küçük bir öyküden öğreniyoruz: Stratonikos, Kaunos sokaklarında 'yeşil benizli' insanların yürüdüğünü gördüğünde, "insanların ömrü de yapraklarınkine denkti." diyerek düşüncelerini belirtmiştir. Kent halkı kendileriyle alay edildiğinden yakınınca, şikayeti bu defa: "...Orada, etrafta cesetler dolaşırken, bu kente hastalıklı diyerek, o denli küstah mı olmalıydım;..." diye yanıtlamıştır (Strabon XIV, 651.3.). .”[3] Eski liman olan Sülüklü Göl’ün kuzeyinde yapılan kazılarda stoa ortaya çıkarıldı. Çevresinde birçok heykel kaidesi bulunsa da heykeller bulunamamıştır. Stoanın yakınındaki çeşme restore edilmiştir. Türkiye’de en çok yerli ve yabancı ziyaretçi akınına uğrayan Kaunos Antik Kenti, Dünya Mirası Geçici listesinde yer almaktadır. Silvan Güneş Biyografi Yazarı
* Basileus: Yunanca Terim: Dişil formlardır basileia , (krallıklar) basilis (kral), basilissa(kraliçe) ya da eski basilinna "kraliçe" veya "anlamında (vasilinna), Empress. * Hekatomnidler Dönemi: Karia satraplığı Karia uygarlığından Hyssoldomos’un başa geçmesi yönü ile diğer satraplıklardan ayrılır. Hyssoldomos’tan sonra oğlu Hekatomnos satraplığı yönetmiştir. Hekatomnos ve çocuklarının yönetimde olduğu döneme ‘Hekatomnidler’ denir. [1] http://www.dalyaninfo.com/Dalyan/dalyan_kaunos.html [2] http://www.dalyaninfo.com/Dalyan/dalyan_kaunos.html [3] http://www.dalyaninfo.com/Dalyan/dalyan_kaunos.html [4] U. ÇÖRTÜK, Kaunos’ta Romaia Letoia Kültü, Uluslararası Anadolu’da Demeter ve Diğer Ana Tanrıça Kültleri Sempozyumu, Kaunos kazı evi / 25-28 Haziran 2014, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi (BÜKSAN) Yayını, s. 136. http://www.academia.edu/35782504/U._%C3%87%C3%B6rt%C3%BCk_Kaunosta_Romaia_Letoia_K%C3%BClt%C3%BC_Uluslararas%C4%B1_Anadoluda_Demeter_K%C3%BClt%C3%BC_Sempozyumu.pdf Yalıtaşı: Yalıtaşı kıyı bölgesinin gelgit arası kesiminde kum ve çakıl boyutlu sedimanların karbonat çimento ile bağlanarak taşlaşması sonucu oluşmuş sedimanter yapılardır. * https://www.ntv.com.tr/galeri/seyahat/gorkemli-kaya-mezarlari-ile-kaunos-antik-kentinde-3-bin-yil-oncesine-yolculuk,a5f_9zzyF0-_RN4EU5Xz4w * http://www.muglakulturturizm.gov.tr/TR-159713/kaunos-antik-kenti.html * https://www.youtube.com/watch?v=RfQzS5VDU7c *http://www.jeofizik.org.tr/resimler/ekler/d0c0f4a2ee05e36_ek.pdf?dergi=36http://www.jeofizik.org.tr/resimler/ekler/d0c0f4a2ee05e36_ek.pdf?dergi=36 * http://basin.kulturturizm.gov.tr/TR-62926/kaunos-guzeli-yeniden-toprak-ustunde.html * https://www.youtube.com/watch?v=fUX3M1SC2L8