Phaselis Antik Kenti

Tarihi yapıları, eşsiz doğası ve denizi ile görenleri kendisine hayran bırakan Phaselis antik kenti, Kemer İlçesi’nin Tekirova Beldesi sınırları içinde yer almaktadır. Kuzeyde Gökdere Vadisi’ne ulaşan, güneyde Üç Adalar’dan Tahtalı Dağı istikametine doğru çekilecek bir hat doğrultusunda devam eden, batıda ise Çandır Vadisi boyunca uzanmış bir koy şeklindedir.

 Phaselis’in, yaklaşık 28,8 hektarlık alana yayılmış yerleşim bölgesi, iki tepe üzerine ve bunlar arasındaki düzlükte uzanmıştır. Burada birbirlerindeden ayrılan iki alan bulunmaktadır. Birisi denize doğru çıkıntı yapan burun, diğeri ise kuzeydeki tepenin üzeri ve etekleridir. Lykia Pamphylia sınırında yer alan, önceleri Pamphylia daha sonra Lykia eyaleti olan antik kentin kurucularının Rodoslular olduğu bilinmektedir. Rodos’lu kolonistler tarafından İ.Ö. 690 yılında Lakios tarafından kurulduğu tahmin edilen Phaselis, uzun yıllar doğu Likya bölgesinin liman şehri olarak anılmıştır. Bulunan yazıtlarda Phaselisli’lerin İ.Ö. 300 yılına kadar Dor lehçesinin Rodos’a özgü çeşidini kullandığı anlaşılmıştır. Phaselis’in kuruluş hikâyesi de çok ilginçtir.  Hikâye şu şekilde rivayet olmuş ve kulaktan kulağa günümüze kadar ulaşmıştır. Lakios’un kent kurmak amacı ile Phaselis’i seçmesinin ardından, bu bölgenin Kylabras adlı bir çobana ait olduğu öğrenilir. Çoban, Lakios’a kurutulmuş balık karşılığında Phaselis’i satar. Geç dönemlere kadar bu bir gelenek halini alır ve yöre halkı tanrılara kurutulmuş balık sunarlar. Antik çağlarda bu olay ucuz adak olarak adlandırılarak alay konusu olur ve böylece Phaselis adağı deyimi ortaya çıkar. Phaselis ismi ise antik çağlarda tanrı kurtarır anlamı taşımaktadır. Yunancada ise Phaselis, fasulye anlamına gelir.

Eşsiz denizi, tarihi barındıran yapıları, çam ormanları içerisinde eşsiz doğası ile Phaselis antik kenti, birçok medeniyetin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına doğru kent, Pers Kralı Kyros’un Lidya Krallığı’na son verip, tüm Küçük Asya’yı ele geçirmesinden sonra, M.Ö. 546 yılında, Pers komutanı Harpagos’un Likya Bölgesi ile beraber Phaselisi’de alması ile Pers egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 469 yılında Atinalı komutan Kimon tarafından Delos-Attika Deniz Birliği’ne dâhil edilmiş olan antik kentin bu durumu M.Ö. 411 yılına kadar devam etmiştir. Helenistik dönem ile beraber, M.Ö. 46. yılından itibaren Likya kenti olan Phaselis, Roma Barışı süresince diğer Küçük Asya kentleri gibi yaklaşık 250 yıl boyunca refah ve bolluk içerisinde yaşamıştır. M.S. 3. yüzyılın sonları ve 4. yüzyılın başlarından itibaren, Isauria ve barbar akınları ile beraber korsanlar kenti yeniden tehdit etmeye başlamış ve kent bu dönemde çöküş sürecine girmiştir. M.S. 5. yüzyılda ise oldukça küçülen kent, eşkıyaların istilaları ve Attaleia kentinin önem kazanmaya başlaması ve içerisinde yer alan gölün giderek bataklık halini alması ile önemini yitirmiştir. Bu dönemde Phaselis, Attaleia kentinin kesme taş yatağına dönüşmüştür. Bizans döneminde ise, Bizanslıların piskoposluk merkezi halini almıştır. 1158 yılında Selçuklular tarafından fethedilen kent 1811-1812 yılları arasında İngiliz Kraliyet Donanması adına Küçük Asya’nın güney sahillerinin haritasının çıkartılması çalışması sırasında, Kaptan F. Beaufort tarafından yeniden keşfedilişine kadar da tarih sahnesinden silinmiştir.

Tarih boyunca en önemli gelir kaynağı deniz ticareti olan Phaselis antik kenti, antik kaynaklarda yüksek ve rüzgârlı olarak tanımlanmıştır. Kentin arkasında yer alan 2400 metre yükseklikteki Tahtalı dağı, bütün ihtişamı ile kentin üzerine adeta gölgelik yapmaktadır. Günümüzde Antalya’ya gelen turistlerin en önemli uğrak yeri olan Phaselis antik kentine karadan ulaşımın olduğu gibi denizden tekne turları ile de ulaşım sağlanmaktadır. 18. Yüzyılın başlarından bu yana gezginlerin uğrak yeri olan kent, günümüzde tarihi yapılarını iyi koruyan antik kentler arasında sıralanmıştır. Phaselis antik kentini ziyarete gelenler, burada hem antik kentin kalıntılarını gezmekte, hem denize girebilmekte, hem de sık çam ağaçları altında dinlenebilmektedir. M.Ö. 333 yılında antik kente gelen Büyük İskender’i altın taç ile karşılamış kent, bu dönemde altın çağını yaşamıştır. Phaselis antik kentine girişte 2 kilometrelik asfalt bir alan boyunca, etrafı sık çam ağaçları ile kaplı yol sonunda hem antik kente hem de denize ulaşılmaktadır. Kuzey ve güney limanlarının daraltarak bir yarımada görünümü verdiği antik kentin, Kuzey limanı, askeri (orta) liman ve güney limanı olmak üzere üç limanı bulunmaktadır. Askeri ve güney limanı birbirine bağlayan sütunlu bir liman caddesi, caddenin deniz tarafında yer alan ve küçük bir tepeye sırtını dayamış olan tiyatro, Roma hamamı, tepedeki akropol, agoraları, su kemerleri, su kanalları, konutlar, şehir surları ve Hadrianus’un kenti ziyareti sırasında onuruna yapılan Hadrian Kapısı, Phaselis antik kentin görülmeye değer kalıntıları arasında yer almaktadır.

Günümüze daha çok Roma ve Bizans dönemi kalıntıları kalan, antik kentin caddesinin yanında yer alan agoranın ve antik tiyatronun ortasından geçerek küçük bir meydana çıkılmaktadır. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar ile tiyatro ve akropolis’e çıkılır. Helenistik döneme ait olan tiyatro küçük bir yapıya sahiptir.Tiyatroya Roma döneminde sahne binası, Bizans döneminde ise şehrin duvarlarını da oluşturan ve şehri koruyan surlar eklenmiştir. Tiyatronun önünde yer alan yapı, antik kentin hamamıdır. Zamanında, Ilık, sıcak ve soğuk sular ile dolu olan havuz, hamam alanında bulunmaktadır. Biri tiyatronun karşısında, diğeri ise güney limana doğru giden ana caddede olmak üzere 3 adet agora bulunmaktadır. Şehrin en önemli Agorası olan Domitianus agorasının etrafı stoalar ile çevrilmiş ve gerisinde dükkânlar yer almaktadır. Tetragonal agorası içerisine sonradan inşa edildiği düşünülen bir bazilika da yer almıştır. Bazilikanın bir cemaat kilisesi mi yoksa piskopos kilisesi mi olduğu anlaşılmamaktadır. Ana caddenin son bulduğu Hadrianus kapısı ve zafer takı, M.S. 131 yılında tamamlanmış ve kenarları aslan ayağı ile süslenmiştir. Tek kemerli bir yapı olan Hadrianus kapısı, günümüzde halen görenlerin ilgisini çeken bir yapı olarak Phaselis antik kentinde bulunmaktadır.

Tiyatronun üst kısmında ise günümüzde çevresi bitkiler ile kaplanmış akropol yer almıştır.  Kentin en önemli tanrısı olan savaş ve bilgeliğin tanrıçası Athena tapınağının ve en önemli tapınakların akropolün tepesinde yer alan bu yeşil alanda olduğu tarihçiler tarafından tahmin edilmektedir. Tiyatronun güneyinde ise Zeus tapınağı adı verilen bir tapınak yer almıştır. Ufak bir tapınak olan Zeus tapınağında, Nero’ya ait yazıtlar bulunan sunaklar ve heykeller bulunmaktadır. Phaselisli’lerin ölülerini gömdükleri ve antik kentin Kuzeyinde ve batısında olmak üzere 2 adet nekropol bulunur. Kuzey yerleşkeden İnce burun’a kadar uzanan kuzey nekropol, batı yolu boyunca uzanan ve kentin kuzeybatı yönünde yer alan batı nekropol dür. Her iki mezarlıkta da,  kaya mezarı, anıt mezar, khamasorion, sarcophagus ve seramikten yapılmış basit gömüler yer almaktadır. Şehrin su ihtiyacını karşılayan ve kuzeyde yer alan tepelerden gelen su, su kanallarından geçerek antik kente ulaşmaktadır. Antalya ve çevresinin tarihini en iyi anlatan ve gezenleri kendisine hayran bırakan Phaselis antik kenti, Olimpos Bey Dağları Milli Parkı içerisinde çam ve sedir ormanları arasında antik çağda önemli bir liman olmuş, günümüzde ise yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisi ile sessizliğini korumaktadır. Halen, toprak altında keşfedilmeyi bekleyen pek çok yapının olduğu düşünülen Phaselis antik kenti, günümüzde de ziyaretçilerini beklemektedir.  

www.delphinhotel.com

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR.. Likya yolu-Likya Birliği-Antalya Perge Antik Kenti Side Antik Kenti Aspendos Antik Tiyatrosu

02.07.2021