Roma Dönemi  (İ.Ö. 65 – İ.S. 395) Sezar - Kleopatra ve Antenius /Alanya-Antalya

Roma Dönemini daha iyi anlamak istiyorsak bundan önceki yazımız olan “Pamfilya Korsanları (İ.Ö. 180-65)” yazımızı okumanızı tavsiye ederim. Hatırlayacağınız üzere, İÖ 67’de Roma için büyük tehlike yaratan korsanlarla mücadele için yeni ilkeler getirdi ve bunun için olağanüstü yetkilerle Pompeius görevlendirdi. Pompeius denizde ve deniz kıyısında 50 mil için sınırsız bir güce kavuştu. Korsanlara karşı başarı sağladıktan sonra, Roma için ikinci bir tehlike olan Anadolu’daki Pontus Kralı VI. Mitridates’e karşı görevlendirildi. İ.Ö. 66’da, neredeyse sınırsız yetkiyle Anadolu’ya hareket etti. Üç yıl kadar süren savaş sonunda her şeyini yitiren Mitridates İ.Ö. 63’te intihar etti. Pompeius doğuda pek çok ülkeyi imparatorluğa kattı. Küçük prensliklerle antlaşmalar yaptı. Bunları Senato’ya onaylatmak ve askerlerini ödüllendirmek için Roma’ya döndü. Senato oligarşisinin güçlü kişilerinin kendisine karşı tavır alması üzerine Crassus ve Caesar’la anlaşarak, İ.Ö. 59’da I. Triumvirlik’i[1] oluşturdu. Devlet idaresini üç kişi yönetecekti. Bunlar Roma tarihinde, ilk defa M.Ö. 63 yılında SezarCrassus ve Pompey tarafından oluşturulan 1. Triumvirlik ile M.Ö. 43 yılında OctavianusMarcus Antonius ve Marcus Aemilius Lepidus tarafından oluşturulan 2. Triumvirlik[2] olmak üzere tarihe geçti ve ikisi de birbirinden farklıdır.

Roma Komutanı, Pompeieus Korsanlarını Yendi

Roma Komutanı Pompeieus korsanlarını yenmiş, Anadolu eyaletlerinin yöneticisi olmuştu. Fakat Roma İmparatorluğu’nda çıkan iç karışıklıklar sonucunda Roma’da rakipsiz kalarak en güçlü adam olan Sezar, Anadolu’yu tümüyle kendine bağlayabilmek için iki yıl boyunca savaşmak zorunda kaldı. Şimdi buraya küçük bir parantez açıp M.Ö. 69 yılında doğan Kleopatra’nın “Auteles” yani “Flüt Çalan” anlamına gelen XIII. Poteleme’den bahsedelim. Tarihte Dionysion festivalleri, bu Mısır firavunuyla ilgilidir. Genellikle kendini beğenmiş, sarhoş bir adam ve müzik aşığı olarak tanımlanır.[3] M.Ö 51 yılında, kız kardeşi VII. Kelopatra ile evlenerek tahta çıkmış, Antik Mısır’ın son Makedonya kökenli kralıdır. “M.Ö. 80 yılında, Ptolemy XII'nin öncülü Ptolemy XI , Mısırlılar tarafından kralın çekirdek ve üvey annesi Berenice III'ü öldürdükten sonra Mısır tahtından çıkarıldı.[4] Ptolemy XI bir erkek varis olmadan öldüğünde, Ptolemy I soyunun tek mevcut erkek soyu Ptolemy IX'in gayri meşru oğullarıydı.[5] VI. Mitridates Mahkemesi  Çocuklar , Pontus Kralı VI Mithridates'in mahkemesinde, Sinop'ta sürgünde yaşıyorlardı. Onlar, kralın kızlarına, Roma egemenliği yerine İskenderiye tarafından Ptolema Krallığı'nın halefleri olarak tanınmadan önce katılmışlardı. Ptolemy XII'nin erkeklerinin en büyüğü olarak Ptolemy XII Neos Dionysos olarak kral ilan edildi ve kız kardeşi veya kuzeni Tryphaena ile evlendi. Ptolemy XII, karısı Kleopatra Tryphaena'yla özdeşti.”[6] Mısır o zamanlar zengin olsa da yavaş yavaş eriyordu. Makedonyalı sahiplerinden memnun olmayan yerliler son derece huzursuzdu. Flütçü tahtına sahip olmak için sürekli Roma’ya yardım istemeye gidiyordu. Roma’ya yaptığı bu sehayatlerden birinde Kleopatra’yı da henüz 12 yaşındayken yanında götürmüştü. O dönemlerde iyi bir eğitim almış olan Kleopatra İbranice, Arapça, Farsça, Ermenice, Habeşçe ve Somali dilini hem konuşup yazabilen entelektüel bir kadındı. Zaman içinde Ptoleme sadece buyruğu altındakilere değil, çocuklarına dahi söz geçiremez hale gelmişti. Günün birinde uzaktayken, en büyük kızı Tryphaena tahti ele geçirdi. O öldürüldükten sonra ikinci kızı Berenice tahta geçirildi. Sonra da Ptoleme, Roma yardımıyla geldi ve onu idam ettirdi. En büyük çocuk olan Kleopatranın bir çözüm bulması gerekiyordu. Mısır’ın Romalılardan gelebilecek bir yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordu. Fakat bunun için para vermek devleti zayıflatacaktı. Mısır geleneklerine göre aile içi evlilik normal sayılıyordu. Zenginliğin gitmemesi için bu şarttı. Kleopatra erkek kardeşi ile resmiyette evlenerek yönetime ortak oldu. M.Ö 51 yılında babası ölmesiyle taht bütünüyle kendisine kaldı. Mısır yönetiminde bulunan kardeşi ile çekişme ve çatışmaları hep sürdü. Kleopatra kardeşinin öldürülmesi üzerine 15 yaşındayken tek başına tahta geçti ve böylece evlilikleri de üç yıl sürmüş oldu. Tüm bunlar olurken Roma yönetiminde de siyasi ve askeri iç karışıklıklar vardı ve Roma’da yaşanan iç savaşı da Pompey adında biri yönetiyordu. Bu mücadelede Mısırlı Kumandanlar Jül Sezar’a destek verdi. O sırada Mısır tahtında oturan Ptolome adındaki kral da Kleopatra’nın erkek kardeşi, resmiyette kocasıydı. Jül Sezar denizden donanması ve ordusu ile İskenderiye sahillerine gelerek kenti ele geçirdi. Kleopatra ve kardeşi/eşi arasındaki çekişmeye arabuluculuk etmek istemişti. Sezar’ın görevi Roma’ya bağımlı bir Mısır eyaleti yaratmaktı. Kleopatra Mısır tahtında oturan bir kraliçe olmak istiyordu. Bunun için Romalı Jül Sezar’ın desteğine ihtiyacı vardı. Her ikisinin arasındaki sıcak ilişkiler Nil Nehri üzerinde yapılan yüzlerce geminin katıldığı görkemli seyahatler ile sürdü. Sezar'ın Doğuya ve Tek Başına Anadılu'ya Sahip Olma Hayalleri  İşte bu sırada Sezar ile siyasi olarak bir araya gelmeleri hem Sezar’ın doğuya ve tek başına Anadolu’ya sahip olma hayalleri hem de Nil’in Kraliçesi Kleopatra’nın Mısır hâkimiyetini sürdürmesi hedefleri yüzünden, Pompeius, İ.Ö. 48 yılında Mısır Kralı’na sığınmak zorunda kaldı. Mısır’da bulunan Roma Askeri Lucius Septimius, Büyük Pompeius’u öldürdü. Ve bu sayede tarihte hatırlanacaktı. Anadolu’ya sahip olmanın hayallerini yaşayan Sezar, önce Mısır’a gelerek Pompeius’un başını teslim aldı, sonra ise Mısır Krallığı’nı Kleopatra’ya bırakacaktı. Tarih boyunca burada yaşananlar dillere desten hikâyelerle bezendi durdu. Kleopatra 20, Jül Sezar 50 yaşlarında, fiziksel görüntülerine göre baba ve kız durumunda iki insan olarak, aslında siyasi amaçlı ve iktidarı ellerinde bulundurmak için yatak odasına kadar uzanan beraberlikleri tarihe söz konusu olmuştu. Bu beraberlikten bir oğlan çocukları oldu ve adını Sezarion koydular. Sezar, Mısır’ı Kleopatra yönetiminde Roma’ya bağlılık gösterir statüde bırakarak Anadolu’ya geçti. Mitridat’ın oğlu Farnak’ı yenilgiye uğrattı. Ünlü, “geldim, gördüm, yendim” sözlerini bu savaşın ardından söyledi. Bu arada Korakesiyon’u (Alanya)  bir kez daha basarak korsanların artıklarını Bergama’ya götürüp orada öldürttü. Pamfilya Asya Eyaletine bağladıktan sonra ülkesine döndü. Kleopatra M.Ö. 47'de Oğlu Sezarion'la Roa'ya Sezar'ı Görmeye Gitti Kleopatra M.Ö. 47’de oğlu Sezarion’u da alarak Roma’ya Sezar’ı görmeye giderek, burada saray yakınlarında bir müddet misafir kaldı. Sezar en yakınında bulunan evlatlığı Brütüs tarafından sırtından hançerlenerek öldürüldü. Sezar’ın öldürülmesinden sonra çıkan iç karışıklıklar sonra, M.Ö. 54’de Sezar’ın Galya’daki ordusuna katılmasıyla başarılı bir asker olarak sivrilen,  Sezar’dan sonra Roma’nın önde gelen kumandanlarından Marcus Antonius, M.Ö. Jül Sezar’ın öldürülmesinden çıkan iç karışıklığın ardından Doğu’ya ve Anadolu’ya hükmetmeye başladı. Antonius Pamfilya’yı Galata Krallığı’na, Pamfilya’yı Galata Krallığı’na bağladı. Yalnız Attaleia ve Perge, Asya Eyaleti’nde kaldı.   Tarihe Mal Olmuş "Tarsus Buluşması" Mark Anthony yönetimi ele alınca, Kleopatra bu sefer, menfaatleri için Mark Anthony’i Tarsus’a davet ederek, M.Ö 42’de, tarihe “Tarsus Buluşması” olarak geçecek yerde, yeni bir aşkın doğmasına yol açtı. Ertesi yıl M.Ö 41’de Yeni sevgilisi ve İskenderiye’de beraber oldu.. Antonyus Kleopatra’nın Mısır Kraliçesi olmasını onayladı. Hatta bununla yetinmeyip Kıbrıs, Girit, Suriye valisi olarak da tayin etti. Sonra Anadolu’ya geçerek Ermenistan ve Partlar üzerine yürüyerek büyük zafer kazandı. Kleopatra ve Antonyus beraberliğinde M.Ö. 31 yılında iki çocuk dünyaya geldi. Marcus Antonius, Sezar’ın öldürülmesine yardım ettiği için Kleopatra’yı Tarsus’a çağırmaya gitse de dönmedi.  Mısır’da kaldı. Bu beraberliğin sonucunda, tarihte ilk kez Roma vilayetleri yabancı prenslere dağıtılmaya başladı.

Marcus Antionius, Kleopatra'yı "Krallar Kraliçesi" Kleopatra'nın Oğlunu da "Krallar Kralı" İlan Etti

Marcus Antonius, Kleopatra’yı "Krallar Kraliçesi", Kleopatra’nın iki oğlunu da "Krallar Kralı" ilan ederek birine Ermenistan ve Part Krallığını, ötekine Suriye, Kilikya ve Fenike’yi verdi. Kleopatraya’da Korakesiyon (Alanya) ve çevresi Kleopatra’ya armağan etti. Ancak bu davranışı Roma senatosunu karıştırmış, Antonius’un Roma’daki etkinliği yitirmesine yol açmıştı. Oktavius İ.Ö. 32’de savaş ilan ederek İskenderiye’ye kadar geldi. Antonius kendini öldürdü; Kleopatra ve oğulları öldürüldü. Böylece Roma yönetiminde yeni bir dönem başladı. İ.Ö. 27 yılında cumhuriyetin yerine imparatorluk ilan edilmiş, Oktavius, August adıyla imparator olmuştu. İmparatorluk döneminde Roma egemenliğindeki tüm topraklar eyaletlere ayrıldı. Yalnız Akdeniz kıyısındaki (Likya-Pamfilya-Kilikya) kentlerde Roma’ya bağlılığı kabul etmiş, bazı krallıklar varlığını sürdürmüştü. İ.Ö. 25 yılında yapılan eyalet düzenlemesinde Pamfilya, Kilikya’ya bağlandı.. Klaudius zamanında ise (İ.S. 43’de) Pamfilya, Likya ile birleştirildi. Daha sonra Pamfilya’nın Galata’ya bağlanırken, Likya, tek başına bir eyalet oldu. İmparator Vespasianus yeniden Klaudius’un zamanındaki statüyü yerleştirdi. İ.S. 134-135’te Adrianus, Pamfilya’nın yönetimini kısa bir süre için Senato’ya bağlarsa da İ.S. 138’de yeniden imparatora bağlı bir vali ile yönetilmeye başlandı. Bu durum İ.S. IV. Yüzyıla dek değişmeden sürdü.

Alanya'da 2012 Yılında Yapılan "Kleopatra Heykeli" Turistler ve Yerli Halk Tarafından Büyük İlgi Görüyor

Gerçekte yönetim yapısındaki bütün bu değişiklikler kentlerin yaşamını etkileyecek olaylar değildir. Siyasal açıdan durgun sayılabilecek, savaşsız geçen bu yıllar, yöredeki kentlerin yeniden gelişmesini sağlamıştır. Özellikle, II. ve III. yüzyıllar Pamfilya ve Likya kentlerinde büyük bir uygarlığa tanık olunmuştur. Bu yıllarda İmparatorluğun görkemli zenginliği, sanat yapıtlarına yönelmiş ve bugün de kalıntıları hayranlıkla izlenen ürünler doğmuştur. Kleopatra, Sezar ve Marcus Antenius'a gelince, tarihe malolmuş bu üç karakterle ilgili günümüze kadar birçok kitaplar yazılmış ve filmler çevrilmiştir. Onlarla ilgili çıkartılacak pek çok tarihi dersler olsa da, özellikle bu karakterlerin ayak izlerini taşıdığı Alanya gibi tarihi yerlerde tatil yapmak, ayrı bir ayrıcalıktır. Alanya Turizm Vakfı ALTAV'ın tarihine sahip çıkıp, Kleopatra plajına, Kleopatra'nın heykelini dikmesi hem turizm açısından, hem de tarihe verilen önem açısından örnek bir davranış olmuştur.

Silvan Güneş Biyografi Yazarı  

Alıntı & Kaynak & Fotoğraflar

* http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVHJpdW12aXJsaWs   [1] Triumvirlik (Latince "tres viri", "üç adamdan oluşan"), Roma Cumhuriyeti’nin ilanının ilk yıllarından itibaren devletin yönetim ve idare mekanizmalarının bir parçası olarak oluşturulmuş, gerekliliği mevcut devlet idaresi tarafından öngörüldükten sonra farklı yetkilerle donatılmış, üç memurun bu birimlere atanmasıyla oluşturulmuş teşkilatlanmadır. [2] http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVHJpdW12aXJsaWs [3] Ernle Bradford, Klasik Biyografi: Kleopatra (Toronto: Penguin Grupları, 2000), 34. [4] Age. (Ernle Bradford) 33. [5] A. Clayton Firavunlar Chronicle: Efendilerle Antik Mısır Hanedanlarının Reign Record tarafından Reign. (Londra: Thames ve Hudson, 1994) ISBN  0-500-05074-0 [6] http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUHRvbGVteV9YSUlfQXVsZXRlcw

02.07.2021