9 Ekim Dünya Posta Günü ve Haberleşmenin Değeri

9 Ekim tarihi, Dünya Posta Günü olarak kutlanıyor. 1874 yılında kurulan Universal Postal Union (UPU) yani Evrensel Posta Birliği’nin kuruluş tarihi olan 9 Ekim, 1969 yılında aynı birliğin Japonya’nın başkenti Tokyo’daki kongresinde Dünya Posta Günü olarak ilan edildi. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Dünya Günleri listesinde de yer alan Dünya Posta Günü, her yıl 9 Ekim tarihinde ülkemizde de kutlanıyor. Posta denilince akla gelen ilk şeyler Postane, Postacı ve elbette mektup oluyor. Bugün hala tüm dünyada ilk örgütlenme şekliyle varlığını sürdüren Posta Teşkilatları ve postaneler, hem günümüzün iletişim teknolojisi içinde hizmet verirken hem de bu teknolojinin öncüsü olan haberleşmenin de atası rolünü korumaya devam ediyor. 9 Ekim Dünya Posta Günü’nde hem o eski zamanları yani mektuplaşma zamanlarını hem de bugünkü haberleşmenin değerini  hatırlayalım.

Postacılığın Tarihçesi ve Mektuplaşma Geleneği

Ülkemizde, Osmanlı döneminde 23 Ekim 1840 tarihinde kurulan ilk Postane’den dolayı her yıl 23-30 Ekim tarihleri PTT haftası olarak kutlanıyor. PTT Haftası nedeniyle Türkiye’nin postacılık tarihçesini detaylı olarak anlattığımız yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz.  Kendi tarihimizde 1840 yılında ilk kurumsal adımını atan postacılığın tarihçesi, uluslararası anlamda ise daha eskiye dayanıyor. Evrensel Posta Birliği’nin kuruluş tarihinin 9 Ekim 1874 olmasından da bunu anlayabiliriz. Hepimizin bir şekilde rast geldiği “Western” yani halk arası deyimiyle Kovboy filmlerinden de hatırlayacağınız gibi genelde suçlular posta arabalarını soyarlar ya da soygun planı yaparlardı. Çünkü posta arabaları ya da trenleri yalnızca iki taraf arası haberleşmeyi sağlayan mektupları değil, değerli eşyaları ve paraları da taşırlardı. Buradan da anlaşılacağı gibi postacılık, arabanın ve devamında trenin icadı ile gelişen ve kargodan basit haberleşmeye, bankacılık işlemlerinden diplomasiye kadar bugün farklı disiplinler halini almış pek çok konuyu yürüten bir alandı. Ülke devletlerinin posta ağları da dolayısıyla çok önemli ulusal bir konu olmuştur ve bu durumunun önemi hala devam etmektedir.

 1700- 1800’lü yıllarda yazılmış klasik romanlarda da mektuplaşmanın ne denli önemli olduğunu görürüz. İnsanların uzak mesafe haberleşme, hasret giderme, birbirleriyle olan meselelerini çözmek için kullandıkları mektup yazımı, postacılığın da temelini oluşturur. Bugün cebimizde taşıdığımız telefonlara anlık yazdığımız mesajlarla, birbirimize yolladığımız ses kayıtlarıyla, her an ulaşabildiğimiz aramalarla zaten mektup yazacak kadar söz birikiminin de önüne geçmiş oluyoruz. Zaman hız zamanı ve mektuplaşma da bu hıza çoktan yenik düştü. Artık postacılık, resmi evrakların, bildirimlerin ulaştırılması ile fatura dağıtımından ibaret hale geldi. Ancak Almanya gibi bazı gelişmiş ülkelerde bile hala özellikle devlet kurumları ile yurttaş arasında posta aracılığı ile yazışma devam ediyor. ABD’de insanların posta kutuları hala çok değerli. Ancak elektronik posta yani e-postalar tüm dünyada elbette hakimiyeti ele geçirmiş durumda. Postanın tarihsel gelişimine baktığımızda öncelikle yazışmanın genel bir yer tuttuğu görülebilir. Dolayısıyla iki tarafın birbirlerine yazdığı mektuplar, haberleşmenin temelini oluşturmuştur. Posta teşkilatları ise önce atlı arabalar türü ulaşım araçları, devamında ise trenler ve motorlu araçlarla dağıtım yapılarını oluşturmuştur. Yazılı belgelerin dokümanların haberleşmede kullanımının yanında ileriki zamanlarda telgraf ve telefonun bulunmasıyla haberleşmenin tanımı da değişmeye başlamıştır. Ülkemizde olduğu gibi ulusal posta teşkilatları da telgraf ve telefonu kendi bünyelerine almış, ilk alt yapılarını kurmuştur. 1900’lü yıllarda başta acı sonuçları olan iki dünya savaşı olmak üzere savaşlarda askeri terminolojik karşılığı olan muharebenin çok büyük önemi olması, devletlerin de bu konuyu daha kapsamlı ele almasına neden olmuştur.

İnsanların birbirleriyle iletişiminin tarihsel gelişiminde ise az önce değindiğimiz gibi mektuptan kısa mesaja bir hız yolculuğunu görüyoruz. Ancak belki biraz klasik bir söyleyiş olsa da mektubun hakim olduğu zamanda haberleşmenin aynı zamanda kendi içinde de bir zevki, bir değeri vardı. Öyle ki mektup, tek başına bir ebedi tür olarak kabul edilmiştir. Bir kişinin bir başkasına mektup yazması, geri dönüşünün mümkün olmamasından dolayı hem üzerinde uzunca düşünülen hem de yanıtlama süresi geç olduğundan olabildiğine geniş kapsamlı bir yazma eylemi olurdu. Diğer yandan bir de mektubun ulaşmasından yanıtın gelmesine kadar geçen sürenin de kişide yarattığı psikolojinin ayrı bir değeri vardı. Bugün ise iletişimlerimizi çok çok hızlı bir şekilde yapıyoruz ancak o eski zamanlardaki değerle ve üzerine düşünerek değil. Böylelikle belki bir mektupta yazılandan daha fazla söz yazıyoruz ya da doğrudan söylüyoruz ama sözlerimiz o zamankiler kadar üzerine düşünülmüş olmadığı için ve yanıt da hemen geleceği için eski zamanlardakiler kadar değerli olamıyor. Mektuba sabırlı yanıt gelmesini bekleyen insandan gönderdiği kısa mesajı karşı tarafın okuduğunu görüp anında cevap vermediği için sinirlenen insana bir yolculuk bu.

Haberleşme Hürriyeti ve Önemi

Mektuplaşmadan günümüze postanın yolculuğunda biraz da romantik bir şekilde gezdikten sonra tüm bunların özüne yani haberleşmeye ve haberleşme hürriyetine yani özgürlüğüne bakalım. Haberleşme hürriyeti, modern hukukta ve demokraside her yurttaşın hakkıdır. Bu konu ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Anayasası da şöyle der: “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de 5 kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.”

İnsanların haberleşme özgürlüğü ile posta teşkilatı ve 9 Ekim Dünya Posta Günü’nün hedeflediği farkındalık arasında güçlü bir bağ var. Dünya Posta Günü ile ilgili BM Genel Sekreteri Guterres, yayımladığı son mesajında şu ifadeleri kullandı: “Güçlü posta hizmetleri sayesinde doğal afetler sırasında insanlara destek sağlanabiliyor, yüz milyonlarca insana mali hizmet verilebiliyor ve krizler esnasında önemli bilgilerin paylaşımı sağlanabiliyor. Bu ağ, uluslararası anlaşmalar ve evrensel hizmet anlayışına yaptığı vurgu ile çok uluslu yaklaşımın kesintisiz sesidir ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin arkasındaki itici bir güçtür. Çocukların okuma yazma öğrenmesini ve eğitimi de destekleyen bir yapıdır. Dünya posta sektörünü ilerlemenin herkesi kapsamasını sağlamaya ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine erişme konusundaki takdire şayan çalışmalarını sürdürmeye çağırıyorum.” Herkesin her düzeyde özgürce iletişimini sağlaması ve bunun değerini de bilmesi dileğiyle başta bu alanda çalışan tüm emekçilerin olmak üzere herkesin 9 Ekim Dünya Posta Günü kutlu olsun.

14.06.2021