10 Kasım: Atatürk’ün Vedası’nın 71. Yılı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının üzerinden 10 Kasım 2019 tarihi itibariyle tam 71 yıl geçmiş olacak. Yalnızca Türkiye’nin en önemli değerlerinden değil dünya çapında da saygınlığı bulunan Atatürk’ün ölüm yıldönümünde ülke olarak bir kez daha hayata gözlerini yumduğu saat olan 09:05’te 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulacak. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeye ve hayata vedasının 71. Yıl dönümünde aziz hatırasını bir kez daha saygıyla yad ediyoruz. Türkiye’nin bu yas gününde Mustafa Kemal Atatürk’ü hem hayatının hem de ülke tarihinde bıraktığı izlerin katmanlarını hatırlayalım.

 

Mustafa Kemal’in Çocukluğu ve Gençliği

Atatürk’ün henüz yeni bir cumhuriyetin kuruluşuna önderlik edip devamında çıkarılan soyadı kanunu ile Atatürk olmadığı zamanlara gidelim öncelikle, yani çocukluğuna ve gençliğine. Kendisinin hayatı genel hatlarıyla da olsa Türkiye’de hemen herkes tarafından bilinir. Dolayısıyla öncelikle onun çocukluğunu ve gençliğini, tam da onun da çocukluğu ve gençliği olduğunu, herkes gibi çoğu kendisi tarafından oluşturulmamış koşullarda büyüdüğünü ve gelecek planlarını da bu koşullar içinde oluşturduğunu hissetmek gerekiyor. Çünkü bu gerçekçi yaklaşım, Atatürk’ün kendisinden sonra Türk halkının düşünüş biçiminin olmasını istediği bir yaklaşımdır. "İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!" 1881 yılında, o zaman Osmanlı toprağı olan ve bugün Yunanistan’a bağlı olan Selanik’te doğan Mustafa Kemal, bilindiği üzere Mustafa ismiyle başladığı ilkokulda (Selanik Mahalle Mektebi ve sonradan Şemsi Efendi Mektebi) öğretmeninin isteği ile Kemal ismini almıştır. Mustafa Kemal, henüz 7 yaşındayken babası Ali Rıza Efendi’yi kaybeder. Daha önce de 4 kardeşi çok küçük yaşlarda ölen Mustafa Kemal, 1888 yılında annesi ve kız kardeşi Makbule ile kalmıştır. Devamında askerlik ideali yolunda Askeri Rüştiye ve Manastır Askeri İdadisi (Lisesi)’nde eğitimine devam etmiştir. Burada bir virgül koyup o yılların koşullarına bakalım. 1890’lı yıllardan söz ediyoruz. Osmanlı İmparatorluğu Devleti’nin Meşrutiyet tartışmaları, demokratikleşme talepleri, yükselen milliyetçilik ve ayrılık isyanları ile ekonomik sorunların yaşandığı bir dönem. Mustafa Kemal, geleceğin bir subayı olarak askeri okulda okurken bütün bu buhranlı sürecin yanında yaklaşan savaşlar da kendisini göstermektedir. Onun gözünden bu konuyu ele aldığımızda yakın zamanda bir asker olarak cepheden cepheye koşacak bir komutan olacağını bilmenin yanında politik değişiklikleri de yakından izlediğini anlayabiliriz. 1900’lü yılların başında İstanbul’a Harp Okulu’na gelen Atatürk, buradan teğmen rütbesi ile mezun olup devamında 3 yıl Harp Akademisi okumuş ve Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile orduya katılmıştır.

 

Mustafa Kemal’in Askerliği

Mustafa Kemal, Osmanlı subayı olarak hem ülkesine ve devletine bağlı hem de modern bakış açısına sahip, politik bir isimdir, o yıllarda. Enver Paşa’nın kurucusu olduğu İttihat ve Terakki’nin ilk kurucularındandır ama daha sonra yaşadığı fikir ayrılıkları nedeniyle ayrılmış ve ardından yine Enver Paşa’nın yaptığı askeri darbeyi protesto etmiş, saray yönetimine Enver Paşa dahil tüm darbecilerin cezalandırılmasının gerektiğini söyleyen bir mektup yazmıştır. 1909 yılında başlayan ve Osmanlı Sarayı’nı doğrudan hedef alan 31 Mart vakasını bastıran Hareket Ordusu’nda komutanlık yapmış, Balkan Savaşı, Trablusgarp cephelerinde önemli askeri başarılar kazanmış, Şam’da da görev yapmıştır. 1. Dünya Savaşı’nda bir kahramanlık destanı olan Çanakkale Savaşı’nda kazandığı üstün komutanlık başarısı öncesinde Edirne’de o savaşın kritik askeri birliği olan 19. Tümeni, Tekirdağ’da kurmakla görevlendirilmiş ve Çanakkale’ye 7. Alay’a bağlanarak savaşan bu birlikleri yönetmiştir. Bu savaşın ardından Muş ve Bitlis’in Rus ordusundan geri alınması ile Şam cephesinde önemli askeri başarılar elde etmiştir. Bu süreçte o zaman henüz veliaht olan son padişah Vahidettin ile de tanışmıştır. Yani, Asker Mustafa Kemal, vatanına bağlı, vatan savunması için aklı ve bedeniyle yılmadan savaşan, diğer yandan eksik ve yanlış bulduğu padişahlık yönetimini eleştirirken ona karşı yapılan darbeyi de onaylamayan, entelektüel ve evrensel bir isimdir. Almanca ve Fransızca dillerini bilen Atatürk’ün tüm bu donanımları, Mondros ve Sevr sonrası sürecinde onun liderlik şahsında kendisini gösterecektir.

 

Kurucu Mustafa Kemal

Kurtuluş Savaşı sürecini, 9. Ordu Müfettişi görev ile gönderildiği Samsun’da başlatmıştır. Tarih 19 Mayıs 1919’dur. Bu olaydan önce kaybedilen 1. Dünya Savaşı sonrasının sıkıntılı günlerinde İstanbul’da yani merkezde görevlendirildiği zamanlarda aslında tüm bu yeni dönemin fikri hazırlıklarını yapmıştır. 1915 ile 1919 arasında geçen süre Mustafa Kemal’in hem yeni dönemi planladığı hem de Osmanlı Hükümeti ile temasta da kalarak tüm politik gelişmeleri yakından izlediği dönemdir. Askerliği süresince gezdiği Anadolu ve çevresinin demografik yapısını, savaşın sonuçlarını, dünyadaki gelişmeleri, İtilaf devletlerinin ne yapmak istediklerini ve nihayet Osmanlı’nın son halini çok iyi okuyarak ve değerlendirerek planlarını yapmıştır. “Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hakim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak bireyin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.” Samsun’dan başlayarak Amasya, Erzurum, Sivas ve nihayet Ankara’ya uzanan halk meclisi örgütlenmeleri, onun vizyonunu gösterir. Askeri bilgi ve deneyimi ile eski ve yeni subayları Kuvay-i Milliye ile birleştirerek direniş ve hücum ordusunu kurmuştur. Lozan süreci ve devamında Saltanat ile Hilafetin kaldırılarak Laik, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyetin kurulmasına dönük fikirler, anlık alınacak kararlar değildir. Tüm bunlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruculuk vasıflarını anlatır. “Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”

 

Yönetici Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk, 15 yıl süreyle üst üste 4 kez Meclis tarafından seçilerek Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde bugünün ve bugünden sonrasının dahi resmini çizen; akılcı, gerçekçi, ilerici ve modern yönetim sergilemiş, beşeri alanda dönüşümler sağlayan önemli devrimlere imza atmıştır. Özel hayatı gayet sade geçen ve tüm özel hayatını yine memleket meselelerin konuşulduğu sofralara ayıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yoğun çalışma isteği nedeniyle yaşadığı siroz hastalığında gerekli dinlenmeleri yapmadığı için 57 yaşında çok erken bir zamanda hayata veda etmiştir. Vefatının 71. Yılında bir kez daha önünde saygı ile eğiliyor ve bu yazımızı da yine bir sözü ile kapatıyoruz. "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir." GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

07.07.2021