14 Haziran Dünya Kan Bağışçıları Günü – Her Kan Bir Hayattır

Kan, hayatımızı var eden sıvıya verilen isim. Kanın vücudumuzda canlı olarak dolaştığı her an yaşadığımız anlamına geliyor. Sıradan yaralanmalardan en hayati ameliyatlara kadar kanın değeri en önemli yerde duruyor. Hal böyleyken kan ihtiyacı ve ihtiyaca istinaden kan tedariği de aynı derecede önem arz ediyor. Bu noktada ülkemizde Kızılay’ın yürüttüğü kan bağışlama da bir insanın hayatını kurtaran gönüllü bir eylem. Her yıl 14 Haziran tarihi de işte bu gönüllü kan bağışçılarının günü olarak kutlanıyor. Kızılay’ın 14 Haziran Dünya Kan Bağışçıları gününde verdiği madalyalar da bu günün kutlamalarında en öne çıkan eylem.  14 Haziran günü hakkında daha detaylı bilgileri araştıralım.

14 Haziran Kan Bağışçıları Günü Nasıl Ortaya Çıktı?

14 Haziran tarihi tüm dünyada Kan bağışının önemini vurgulamak ve insanları, bu değerli eyleme teşvik etmek amacıyla Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları günü olarak kutlanıyor. 14 Haziran tarihinin seçilme nedeni ise bugün kullanılan kan grupları ile Rh faktörünü bulan Avusturyalı bilim insanı Karl Landsteiner’in doğum günü olması. Karl Landsteiner’in hayatına ve insanlığın hizmetine sunduğu değerli bilimsel çalışmalarına yer vereceğiz. Öncelikle 14 Haziran günü, kan denilince ülkemizde akla gelen tek kurum olan Kızılay neler yapıyor ona bakalım.

Kızılay 14 Haziran Etkinlikleri

Bugün kan vermek isteyenler için İstanbul gibi büyükşehirlerin ilçe merkezlerindeki mobil merkezlerden ülkenin her noktasındaki hastanelerin birimlerine kadar Kızılay, kan bağışı organizasyonunu başarıyla yürütüyor. Kızılay’ın ilk kuruluşundan bugünkü haline gelmesine kadarki yolculuğunu, Kızılay Haftası’nda yayınladığımız şu yazımızdan okuyabilirsiniz. Türk Kızılayı kan hizmetleri alanında yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde güvenilir bir isimle her türlü alt yapı, eğitim, araştırma ve geliştirme çalışmaları sürdürerek, ulusal ve uluslararası ilişkiler geliştirme vizyonuyla hareket ediyor. Türk Kızılay’ı, her yıl 14 Haziran tarihinde ise bu güne özel madalya töreni düzenliyor. Buna göre Kızılay’a gönüllü olarak geriden kalan sene içinde en çok kan bağışı yapan yurttaşlar, madalya alıyorlar. Kızılay, bu politikası ile kan bağışı hakkında bilgilendirmeler yaparak bağış konusunda yurttaşların hem davranış değişikliğini sağlamayı hem de kalıcı bir bilinç yaratmayı hedefliyor.

Karl Landsteiner Kimdir? Karl Landsteiner’in Hayatı

Avusturyalı bilim insanı Karl Landsteiner, 14 Haziran 1868 tarihinde Viyana’da doğdu. Babası Leopold, o 6 yaşındayken vefat edince Fanny Hess tarafından yetiştirildi. Bilime ve öğrenmeye meraklı bir çocukluk geçiren Landsteiner, iyi bir temel eğitim aldı. 1885 yılında Viyana Üniversitesi’nde tıp okumaya başladı ve öğrencilik sürecinde kan bileşenlerinin diyetlere etkisi üzerine bir makale yayınladı. Tıp fakültesi mezuniyeti sonrası uzmanlığını immünoloji ve patoloji üzerine yaptı. İmmünoloji bağışıklık bilimi, patololoji ise hastalıklı doku ve organların incelendiği dala verilen isimdir. İmmünolog ve patolog olarak Münih’te 5 yıl laboratuvar çalışmalarında yer alan Landsteiner, 1896 yılında Max Von Gruber’in asistanlığına başladı ve morbid fizyolojisi ve anatomisi üzerine çalışmalar yaptı. Viyana Patoloji Enstitüsü’nde çalışmalarına devam eden Landsteiner, burada kan nakillerinin tehlikelerini ortaya çıkardı.  1901 yılında bu konuda yaptığı çalışmalar sonucunda alyuvarlardaki hücre zarının dış katlanmalarına bağlanan antijenlerin türüne göre insanda 3 adet kan grubu olduğunu buldu. Bunlara A, B ve 0 isimlerini verdikten bir yıl sonra ise A ve B antijenlerini taşırken ancak AB antikorlarını taşımayan AB kan grubunu da ekledi. O zamana kadar insan kanının tek bir özelliğe sahip olduğu düşüncesini tamamen değiştiren bu bilimsel çalışma ile tıp biliminin de seyrini değiştirdi. Patoloji ve kan grupları alanında yaptığı çalışmalara, dünya çapında saygın bir bilim insanı olarak devam eden Landsteiner’in bu buluşu, kan nakillerinin yol açtığı ölümler nedeniyle kan naklinin bazı ülkelerde tümden yasaklanmasına kadar varan süreçte insanların adeta hayatını kurtarmış oldu. Bu nedenlere odaklanan bir bilimsel çalışma sürecinde devam etti ve alyuvarlarla kan serumu arasındaki antijen – antikor tepkimelerine yöneldi. Karl Landsteiner, 1908 -1911 yılları arasında Viyana’daki Wilhelm Kraliyet Hastanesi’nde çalıştı. 1911 yılında ise Viyana Üniversitesi’nde Patololojik Anatomi Profesörü oldu. Kan grupları konusunda yaptığı çalışamalara ilave olarak Poliomyelit ismi verilen çocuk felci hastalığı üzerine çalışan Landsteiner, hastalığın nedeninin bir virüs olduğunu keşfederek yine çok önemli bir tıbbi buluşa imza attı. 1919 yılına kadar üniversitedeki çalışmalarına devam etti ve frengi immünolojisi, Wasserman reaksiyonu gibi hastalıklarla ilgili araştırmalar yaparak bunların tedavisi için önemli katkılar sundu. 1922 yılında ABD’ye geçerek Newyork Rockefeller Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nde görev almaya başladı ve burada patoloji dersleri verdi. 1929 yılında ABD uyruğuna geçti.  1936 yılında yayınladığı Serolojik Tepkimelerin Özgünlüğü isimli yapıtı ile bağışıklık kimyasının kurulmasına öncü oldu. 1930 yılında AB0 kan gruplarının keşfi ve kan naklinin basit bir tıbbi işlem haline getiren devrim niteliğindeki başarısı nedeniyle Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldü. 1940 yılına gelindiğinde ise bu kez AB0 kan grupları keşfini tamamlayıcı ve yine devrim niteliğinde başka bir buluşa imza attı. Rhesus türü maymunlarda bulunan faktörü saptadı ve bunun insanın kanındaki karşılığını ortaya çıkardı. Rhesus türü maymunlarda bulunduğu için bu faktöre Rh faktörü adı verildi. Buna göre Rh faktörü şöyle tanımlanabilir: “Rh faktörü alyuvarlarda bulunan bir antijendir. Rh sisteminde ise alyuvarların yüzeyinde bulunan Rh faktörü ismi verilen bir proteinin  varlığına göre Rh Pozitif ya da Rh Negatif olarak adlandırılır.” Yani, bugün gündelik hayatımızda 0 Rh pozitif gibi sıradan bir şekilde ifade ettiğimiz kan gruplarını bulan ve bugünkü kan naklinin olmasını sağlayan kişi Karl Landsteiner’dir. Evli ve bir de çocuğu olan Karl Landsteiner, 24 Haziran 1943 tarihinde yani 75 yaşında halen laboratuvarda bilimsel çalışmalarını devam ettirirken geçirdiği kalp krizinden iki gün sonra vefat etti.

Kan Bağışı Nasıl Yapılır?

Ülkemizde gönüllü  kan bağışında bulunmak, oldukça kolay. Kızılay’ı organize ettiği kan bağışlama için öncelikle bu kuruma başvurmanız gerekiyor. Bunun için Kızılay tarafından size 4 sayfalık bir form veriliyor. Bu formun içeriğinde ise Kan bağışçısı bilgilendirme formu, Kan bağışçısı kayıt formu ve Kan bağışçısı sorgulama formu yer alıyor. Formu doldururken size özel hayatınızla ilgili sorular da soruluyor. Bunun nedeni ise vereceğinizin kanın güvenli bir şekilde temininiz sağlamak. Burada sizin verdiğiniz bilgilerin tamamı, hem etik hem de yasal olarak gizli tutuluyor. Bu forma göre gerekli bilimsel değerlendirmeler sonrası uygun bulunmanız durumunda kan bağışı için kan alma yataklarına yönlendiriliyorsunuz  ve konusunda uzman flebotomistler tarafından yönlendirilerek yaklaşık 5-8 dakika civarında kan verme işlemini tamamlıyorsunuz. Kan verdikten sonra size sunulan uygun ikramlar ve dinlenme sonrası günlük hayatınıza devam edebilirsiniz. Eğer siz de bu işlemleri yaparsanız 14 Haziran tarihinde kutlanan Dünya Gönüllü Kan Bağışçılarının bir üyesi olup bir hayat da siz kurtarmış olursunuz. Herkese sağlıklı yaşamlar.

07.07.2021