25 Eylül Dünya Eczacılık Günü ve Günümüzde Eczacılık

Hepimizin günlük hayatında önemli yeri olan bir kavramdır eczane. Mahallede bakkal, manav, kasap, fırın gibi olmazsa olmazdır. Dolayısıyla eczaneleri yöneten eczacılar da aslında bilimsel bir meslek sahibi olmanın daha ötesinde yer alır. Eczacılık, sadece ecza eğitimi ile bilgisini değil aynı zamanda hekimlik benzeri bir sosyal ilişkiyi de barındıran bir meslektir. Eczacılığın uluslararası meslek örgütü olan “International Pharmaceutical Federation” (FIP) yani “Uluslararası Farmakoloji Federasyonu” tarafından 2009 yılında İstanbul’da yapılan kongrede Federasyonun kuruluş tarihi olan 25 Eylül 1912 tarihine atıfla 25 Eylül Dünya Eczacılık Günü kabul edilmiştir. Türkiye özelinde ise akademik eczacılığın başladığı tarih olan 14 Mayıs tarihinin, ulusal çapta Eczacılık Günü olarak ayrıca kutlanmakta olduğunu ayrıca belirtelim. Dünya Eczacılık Günü sebebiyle hem Eczacılık ve Farmakoloji kavramlarını hatırlayalım hem de günümüzde eczacılık ve eczanelerin ne durumda olduğuna bakalım.

 

Eczacılık ve Farmakoloji Nedir?

Eczane denilince aklımıza gelen ilk şey elbette ilaçtır. Eczane ve eczacılık kelimeleri de ecza kelimesinden türemiştir. Peki, ecza nedir? Ecza kelimesinin anlamını, kimyasal olarak elde edilen ve genellikle ilaç yapma amacıyla kullanılan veya sanayi türü işler için yararlanılan kimyasal maddelerin genel ismi olarak tanımlayabiliriz. Yani ecza, ilaçlar ya da ilaç yapımı değil bu amaçla kullanılan kimyasal maddelerin ismidir. TDK tanımında ise ecza; “Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde.”  olarak verilmiştir. Eczanın ayrıca kibrit ya da yanıcı madde anlamına gelen eski bir kullanımı da vardır. Dolayısıyla eczacılık da ilaççılık ya da kimyacılık gibi bir anlama sahip. Eczane ise tahmin edeceğiniz gibi ecza evi anlamından eczahane kelimesine ve oradan da yeni Türkçede bu tür kelimelerde yaşanan "h" düşmesi ile eczane halini almıştır. Ecza, eczacılık ve eczane, genel hatlarıyla böyleyken farmakoloji nedir, bir de ona bakalım. Farmakoloji, dilimizde eczabilim olarak geçer. Buradan hareketle farmakolojinin de yukarıda tanımını verdiğimiz eczacılıktan ayrı bir yerde durmadığını söyleyelim. Antik Yunan’da ilaç anlamına gelen “Farmakon” kelimesi ile bilim anlamına gelen “logos” kelimelerinin birleşiminden türeyen farmakoloji, ilaçbilim olarak da tanımlanabilir. Farmakoloji bilimi, ilaçların yapımından kullanıma sunulmasına kadar ilaçlar ve biyolojik düzen arasındaki etkileşimleri inceleyen bir bilimdir. Farmakoloji bilimi, deneyler ve canlılar üzerindeki araştırmaları klinik uygulamalara kadar başka alt dal ve yardımcı bilim dalları ile birlikte sürdürür. 19. Yüzyıl ve sonrasından günümüze endüstriyel süreçte yaşanan değişimlerin, tüm bilimlere etkisinde olduğu gibi eskiden kimya ve simya bilgisi ile usta – çırak ilişkisinde var olan eczacılık ya da ilaç yapımı, akademik eğitime dönüşmüştür ve bugün olduğu gibi uzunca bir süredir bu mesleği icra eden kişiler, akademi mezunu olmaktadır, ilaçlar da eskiden olduğu gibi eczacıların kendi hazırlamaları ile değil endüstriyel üretimle ancak yine eczacıların denetiminde verilmektedir. Her meslekte olduğu gibi endüstriyel dönemdeki hazır üretimle birlikte eczacıların rolü de denetim, tavsiye, araştırma – geliştirme alanında yoğunlaşmıştır. Zaten artık eczacıların kendi dükkanlarında ecza karışımları ile ilaç yapmaları da yasaktır. Hal böyleyken biraz da bu değişimin hikayesine yani eski eczacılıktan akademik sürece ve endüstriyel ilaç üretimine dönük eczacılığın tarihini de özetleyelim. 

 

Eczacılığın Tarihi

Daha önce de belirttiğimiz gibi eczacılık mesleğinin tarihçesi çok eskilere dayanıyor keza söz konusu olan hastalıklara şifa bulunması. Bu anlamda eczacılıkla hekimlik mesleklerinin çakıştığı bir dönem var. Halk arasında lokman hekimlik olarak bilinen doğada var olan bitkilerden elde edilen ilaçlarla tedaviden dolayı çok önceleri hekimler bu işi yapıyorlardı. Daha sonrasında tıp biliminin gelişmesi ile ecza biliminin gelişmesi yine birbirleriyle ilişki halinde ama ayrı kollardan devam ediyor. Yakın zamana gelindiğinde ise doktorların yani hekimlerin yazdıkları reçetelerde hangi kimyasalların ya da malzemelerin karışımlarını yazdıkları, ecza bilgisine sahip eczacıların da bu reçeteleri anlama ve uygun karışımları hazırlayarak hastalara ne şekilde ve hangi sıklıkta kullanacaklarını söyledikleri bir döneme gelinmiştir. Aslında bugünkü eczacılık fakültelerini bitiren eczacılar da halen bunu yapmaya mahirdir ancak artık endüstriyel ilaç üretimi söz konusudur. Geleneksel eczacılık olarak adlandırılabilecek bu dönem 1940’lı yıllara kadar devam eder. Osmanlı döneminde de Evliya Çelebi’nin aktarımına göre, 17. Yüzyılda İstanbul’da ilaç hazırlama ve satma işiyle uğraşan esnaf kolları, attarlar, ilaç suları satıcıları, macuncular, gülsuyu satıcıları, amber ve buhurcular, ilaç yağı satanlar, esrarcılar, afyoncular, tutyacılar ve ot bulucular şeklindedir. Osmanlı döneminde 18. Yüzyılda ilk eczane açılmış ve daha sonra Kırım Savaşı döneminde kente gelen İngiliz ve Fransız doktor ile eczacılarla bu sayı artmıştır. 1900’lü yılların başlarında ise İstanbul’daki eczane sayısı 200 civarındadır ve bunların yalnızca 10 tanesi Türkler tarafından işletilmektedir. Bilimsel araştırmalarla teknolojinin buluşması sonrasında oluşan sentetik ilaç üretimi ile birlikte 1970’li yılların sonuna kadar hazır ilaçların üreticilerinin hekimleri bilgilendirmeleri ile hekimlerin reçetelerine bu ilaçları yazması ve devletlerin belirledikleri yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde eczacıların da bu reçetede yazanları hastalara vermesi olarak tanımlanabilecek endüstriyel eczacılık, gelenekselin yerini almıştır. Günümüzde halen devam eden bu döngüde eczacıların rolü ve alanı da daralmıştır. Bu tür eczacılığa ilave olarak klinik eczacılık alanı açılmıştır. ABD’de akademik olarak başlatılan klinik eczacılık, ülkemizde de 1991 yılında Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ndeki Yüksek Lisans programıyla başlatılmıştır ve devamında bugün Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri’nde yine yüksek lisans ve lisans son sınıf dersi olarak verilmeye devam etmektedir.

 

Rakamlarla Türkiye’de Eczacılık ve İlaç Endüstrisi

Günümüzde Türkiye çapında eczane sayısı 26 bin civarındadır. Bu rakamı, Eczacılık fakültelerinden yılda ortalama 2600 kişinin mezun olması birlikte düşünmek gerekir.  Halen ülkemizde aktif olarak Eczacılık eğitimi veren ve öğrenci alımı yapan fakülte sayısı 37’dir. Türkiye’deki ilaç sanayi sektörü rakamlarına bakıldığında ise yıllık 20 Milyar TL civarında bir rakamdan söz edilebiliyor. Dünyanın en büyük 16. İlaç pazarı olan Türkiye’de ilaç sanayi sektörünün yıllık ihracatı ise ortalama 500-600 Milyon dolar civarında ölçülüyor. Rakamların bize söylediği, sürekli büyüyen bir endüstri ve üretimle birlikte yine nüfus artışına bağlı olarak eczacı sayısının sürekli yükseldiğidir. Klasik endüstriyel eczacılığın yanında klinik eczacılık, sektörde araştırma – geliştirme ve akademik bilimsel çalışma alanlarında eczacıların istihdamı, ülkenin geleceği açısından elzem ve önemli görünüyor. Hastalık, rahatsızlık ya da sürekli tedavi süreçlerinde her zaman yanımızda olan eczacıların ve bu sektörde çalışan tüm emekçilerle bilim insanlarının 25 Eylül Dünya Eczacılık Günü kutlu olsun.

07.07.2021