Perge ve Side Antik Kentleri Harites/Karites Heykeli

Perge ve Side Antik Kentleri Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde yer alan iki güçlü kentidir. Pamfilya bölgesinde yer alan ve bölgeye başkentlik yapan Perge Antik Kenti, Antalya’nın 16 km doğusunda, Aksu Beldesi’nin sınırları içerisinde, Side Antik Kenti ise aynı yol güzergâhı üstünden devam edildiğinde Antalya’ya 80 km uzaklıkta olan Manavgat İlçesi'nin 6 km güneybatısında yer alan ve Likya Birliği’ne bağlı bir kenttir.  Her iki antik kent de hem birbirine komşudur. Strabon Side Antik Kenti’nin Ege kıyısında yer alan (İzmir Aliağa arasında kalan bölgede yer alan-, amazonların kurduğu Kyme Antik Kent kurucularının bir kolonisi olduğunu söylemektedir.

Perge Antik Kenti Harites Heykeli (Antalya Müzesi)

Her iki kentte de yapılan kazı çalışmaları sonucunda üç güzel kızın yer aldığı bir görselden oluşmasından dolayı “Üç Güzeller” anlamına geldiği söylenen bu günümüz söylencesinin de –ki bunun heykelden dolayı heykeli yorumlayan bilim adamlarının bir yakıştırması olduğunu anlıyoruz.).

  Yunanca “Χάριτες” (Harites/Karites) olarak ifade edilen heykeli yer almaktadır. (Kanımca burada “Χάριτες” adının da kelime anlamının dil bilimciler tarafından araştırılması ve gerçekte bu kelimenin tam olarak neye karşılık geldiği açıklanmalı ve ) Anadolu’nun pek çok farklı bölgesinde Harites’e ait bir eser görmek mümkündür. Efsaneye güçlü inanıldığı tarihlerde Harites’in hem üç boyutlu heykeli hem de mozaiği yapılmıştır. Bunlardan iki heykel olarak iki eser Perge ve Side’de yapılan kazılarda ortaya çıkartılan iki heykeldir, mozaik olarak ise Mersin’in Silifke İlçesi’nde IV. yüzyılda Roma Döneminde yapılan “Poimenios Hamamı”nın zeminini süsleyen mozaiktir.

Harides Replikasından Farklı Yorumlar

Side Antik Kenti Harites Heykeli (Side Arkeoloji Müzesi - yer: Side Antik Hamamı)

Günümüz yüzyılında sanat tarihi açısından konuyu ele alan bilim adamı ve sanatçılar, günümüzden binlerce yıl öncesine dayalı bu efsaneyi anlatan Harites’in replikasından farklı yorumlara, tablolarından mozaiğine kadar pek çok örneğini ve farklı anlayışlarda üretimleri yapılmışlardır. Harites heykeli ise hem efsane olarak hem de görsel olarak günümüz insanının dikkatini çekmiş, hediyeli eşyaları rağbet görmüş, yakın yüzyılımıza ait sanatçıların farklı yorumları ve üretimleri müzelerde sergilenir olmuştur.

Üç çıplak vücutlu genç kızın betimlendiği heykel ve onu konu alan Harites efsanesinin kökeni Yunan Mitolojisine dayandırılmaktadır. Mitolojiye göre tanrıların ve İnsanların babası olarak sıfatlandırılan Zeus (Roma’da Jüpiter olarak bilinir) ile okyanusu yaratan tanrıça olarak bilinen, Zeus’un ise eşlerinden biri olan Eurynomes’in, Thalia (çiçeklenme), Euphrosyne (neşe, sevinç) ve Aglaie (parlak) adlarında üç kızı vardır. Okyanusu yarattıktan sonra üzerinde bir yılanla dans edip kâinatı yarattığı sanılan, su perilerinin kendisine hizmet ettiği Eurynomes, bazı araştırmalara göre Zeus’un üçüncü bazılarına göre de dördüncü eşidir.

Çiçek-neşe, sevinç-parlaklık isimli bu birbirinden güzel üç güzel kızın doğanın bereketinden aldıkları güzelliklere onun bir parçası olarak kendilerinin kattığı ruhla, doğa ile insanın bir anlamda ruh doğumunu sağlayarak bileşenleriyle güzel olan her şeyi simgelediği inancı vardır. Bu üç güzel sanat tarihçiler tarafından “sanat etkinliklerini esinleyen tanrıça” olarak yorumlandığından, “Üç Güzeller” anlatılanlara bağlı olarak bir kalıp haline getirilmiş ve bu anlayış sanatın her alanında yaygınlaştırılmaya, örneklemelerinin yapılmasıyla çoğaltılmaya başlanmıştır. Böylece Hera, Afrodit ve Artemis üçlemesi de söz konusu bir üçlemeye mazhar olmuştur.

Roma’da Juno olarak bilinen Hera, Zeus’un eşi ve ablası konumundadır. Tavuskuşu, inek, nar ve zambak kendisini simgeleyen tabii varlıklardır ve onların bereketli, görkemli, şatafatlı, mis kokulu güzellikteki öncülüğüyle betimlenir. Olimpos’ta kraliçe vasfıyla sahiplenilmiş bir temadır. Aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Roma’da Venüs olarak bilinir. Güvercin, kuğu, mersin bitkisi, gül gibi narin bir çiçekle simgelenmektedir. Artemis, Zeus ile Lena’nın kızıdır. Roma’da Diana olarak bilinmektedir. Apollon’un ikiz kız kardeşidir. Vahşi doğa, avcılık, okçuluk ve ay tanrıçası olarak bilinir.

Burada da görüleceği üzere, asıl bu topraklarda yaşayan efsanelerin pek çoğu, daha sonra Roma’da isimleri değiştirilerek aynı özellikleriyle yapılmıştır. Bunlar, Pagan İnancı’nın temelindeki tanrı inancının sarsılmaz simgesi olmuş seçkin karakterleri olarak sürekli karşımıza çıkmıştır. Öyleyse, Anadolu asıl yurtları ve çıkış noktaları Anadolu toprakları olan bu tanrı ve tanrıçaların Roma döneminin tüm özelliklerini koruyan inanma gerekçelerini sıfatlarıyla sürdürürken, isimlerinin Anadolu isimleri dışında, kendi koydukları isimlerle değiştirilmiş halleri, bugünkü yüzyılın bilim adamları/sanat tarihçileri tarafından “Yunan Mitolojisi” ya da “Roma Mitolojisi” olarak dile getirmek ne kadar doğrudur? Öyleyse bu konuya daha disipliner bir yaklaşımla verilerin taraması ve zamana yapılan aktarımın doğru yapılması gerekmez mi? Yine Anadolu’da, Kapadokya’da “Üç Güzeller” olarak değerlendirilen ve Karites’in çıkış noktası olduğu iddia edilen birbiriyle yan yana peri bacası gösterilerek, bu doğal görünümden yola çıkarak Karites’i anlatma çabaları kanımca da pek doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca Aglaie, Euphrosyne ve Thalia ile Aphrodite, Artemis ve Hera’nın bağdaştırılmaya çalışmak ancak bilgi kirliliği ve kafa karışıklığı yapmaktan öteye gidemeyecektir.

Yeniden mitolojiye dönecek olursak, Tanrılara ve insanlara neşe ve sevinç veren Karites’in en genci olan Aglaie, zanaatkârlık tanrıçası Hephaistos’la evlenmiştir. Her ne kadar bu üç kız çıplak betimlenmiş olsalar da çift soylu bir karakter olarak betimlenen, Kadmos’un eşi olan Harmonia’nın elbisesini dokumuşlardır. Zaten bu efsanelerin ve karakterlerinin kim ve ne yaptığını anlamak için araştırmaya başladığınızda bir bakmışsınız, asıl anlatmak istediğinizden konu avuçlarınızdan çıkıp gitmiş, ucu bir türlü noktalanamayan başka tanrılarla inanılmaz bir soy ağacına bağlanan bir ormanın içinde kendinizi bir başınıza hissedersiniz.

Anadolu'da Harites Üçlemesi Örnekleri

İşte o efsanevi harites üçlemesine ev sahipliği yapan mozaiğin sergilendiği müze bugün Mersin İli’nin Silifke İlçesi’nin Narlıdere mahallesindedir.  IV. yüzyılda Roma Döneminde yapılan “Poimenios Hamamı”nın zeminini süsleyen mozaik İmparatorluk yönetiminde etkin bir kişi olan Poimenios tarafından yaptırılmıştır. “Cennet obruğu içindeki yeraltı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak burada yaptırılan hamamın yıkanma bölümünün tabanında yarı tanrıça üç kız kardeş tasvir edilmektedir. Baskın renkleri beyaz, siyah, kahverengi ve sarı olan mozaikte Zeus'’n kızları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ederken görülmektedir. Mozaik tablonun üst kenarındaki Grekçe yazının Türkçesi şöyledir:

“Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan, bil ki O, imparatorların dostu ve Kutsal Adalar’ın dürüst yöneticisi Poimenios’tur”.

Yazıttan da anlaşılacağı gibi Poimenios, Roma imparatorları Arcadius ve Honorius’un dostu ve bugünkü Büyükada, Kınalıada ve Heybeliada’nın o dönemlerdeki yöneticisi imiş. Narlıkuyu’dan kuzeye doğru giden asfalt yolun 2. Kilometresinde antik şehir kalıntıları ile mağaraların bulunduğu yere ulaşılır. Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları arasında hala ayakta duran üstü hatıllı kapı söğeleri ile taş kemerler, sarnıç ve Cennet Obruğu’nun hemen yanında Zeus Tapınağı bulunmaktadır”[1]

Harites Heykeli Mersin-Silifke Narlıkuyu Antik Müzesi

Side ve Perge Antik Kentlerinde Harites heykeli varsa, acaba aynı heykelden Likya, Pisidia ve Pamfilya bölgelerinde yer alan antik kentlerin de olmaması mümkün müdür? Hatırlarsanız Olympos Antik Kenti’ndeki heykelleri Romalı Komutan Puplies Servilius, Belkıs Antik Kenti’ndeki tüm heykelleri de Roma Valileri soyup Roma’ya götürmüşlerdi. Hatta dönemin önemli aydını hukuk adamı Cicero dahi buna isyan etmişti. Kaldı ki bunların hepsi tarihi kayıtlarla günümüze kadar gelebilmiş kesin verilerdir.

Öyleyse tarihi kayıtlara geçmeyenleri de düşünecek olursak Anadolu’dan yüzyıllardır kaçırılan tüm maddi ve manevi değerler için ne diyeceğiz ve bunları nasıl savunabileceğiz? Bugün Avrupa’nın ve oradan da tüm dünyada Yunan ya da Roma eseri olarak sergilenen pek çok eserin, özellikle de heykellerin yapıldıkları malzemelerin gerekli testlerden geçip gerçekte hangi topraklara ait olduğu belgelemek de insanlık tarihine ve akla, bilime hizmet etmek bakımından doğru bir yaklaşım olmayacak mıdır? Bu yazıyı okuyan herkesin bunu düşünmesini, bu konuda yazan herkesin de adil ve objektif olmasını istiyorum. Çünkü tarih tarafsızlık bekler.

Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki Aydın İli topraklarında yer alan Afrodisias Antik Kenti’ndeki duvar kabartmalarında yer alan Harites Heykelleri ve daha niceleri, bu topraklarda filizlenmiş efsanelerin belgelenmesi ve bir kitapta toplanarak insanlık tarihine katkı sunulmasını bekler.

Harites Heykeli Aydın İli Afrodisias Antik Kenti Duvar Kabartması

Silvan Güneş                                                                                                           

Biyografi Yazarı

Alıntı & Kaynak ve Fotoğraflar

* http://arsizsanat.com/sanat-tarihinde-uc-guzeller-algisi-ve-gosterim-sekilleri/


[1] Silifke’nin tarihi ve Turistik Yerleri, <http://silifkegmkilkokulu.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/33/08/727610/dosyalar/2017_05/31134328_SYLYFKEYNYN_TARYHY_VE_TURYSTYK_YERLERY_1.pdf>, s 7, 14.08.2020, saat: 13:53.

https://gezimanya.com/GeziNotlari/tadinda-gezelim-afrodisias-oyku-1

https://www.ntv.com.tr/sanat/roma-donemine-ait-3-basli-kadin-heykeli-ele-gecirildi,ipXF_YObL0OKYXWIWcMgdg

 

11.06.2021