BM 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü - Dünya ve Nüfusu Hakkında

Birleşmiş Milletler Dünya günleri Temmuz takviminde 11 Temmuz tarihi Dünya Nüfus günü olarak geçiyor. Dünya ve Nüfus. Her geçen gün artan nüfus. İnsan nüfusunun kaç olduğu, bireysel ve toplumsal yaşamı direkt etkileyen bir olgu. Öyle ki bu konu üzerinden istatistiki, sosyal ve felsefi anlamda birçok derinlemesine analiz yapılıyor ve yapılması mümkün. Ancak basit bir akıl yürütme ile konunun ekonomik yönünü var olan ve sınırları değişmeyen bir yerde orada bulunan kişilerin sayısının artmasının bölüşme yönünden kişi başına düşen payı azalttığı rahatlıkla söylenebilir. Bu durum yalnızca ekonomik değil insanın ihtiyacı olan pek çok alanda aynı anlama geliyor. Öyleyse çoğalma yani nüfus artışı, ciddiye alınması geren bir konu. 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü’nde bu ciddi konunun nasıl yönetildiğine bakarken istatistiki verilerle geçmişten günümüze bir akış ile gelecek projeksiyonlarına bir göz atalım.

Dünya Nüfus Günü Ne Zaman Kabul Edildi?

11 Temmuz tarihinin Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Nüfus Günü olarak ilan edilmesi, 1987 yılına tarihleniyor. Bunun nedeni ise 1987 tarihinde dünya toplam nüfusunun 5 Milyara ulaşmış olması. Böylesine büyük bir rakama gelinmesi de BM ülkeleri tarafından nüfusun önemli bir veri haline gelmesine dikkat çekmek amacıyla Nüfus günü şeklinde özel bir günün ilanı ihtiyacı doğurmuş.  Bugün ise Dünya Nüfus günü kutlamasının 32. Yılındayız. 32 yıl önce 5 Milyar olarak ölçülen dünya nüfusu bugün kaç dersiniz? Ölçümlere göre şu anda 7,5 Milyarın üzerinde. Nüfusun 30 yılda %50 oranında arttığı görülüyor. Bu da kaba bir hesapla 2040 yılında 10 Milyar civarında bir rakama gelineceğini gösteriyor. Nüfusun artması iste aynı zaman diliminde ölenlerden fazla doğan olduğunu gösteriyor. İnsanın gelişiminde gelinen noktada doğum kontrolü, nüfus planlaması, sosyal haklar ve sosyal devlet gibi kavramlar her geçen zamanda daha fazla konuşulur ve talep edilir durumdayken bu nüfus artışı neden gerçekleşiyor? Yoksa nüfus artışı, normal bir seviyede mi? Ya da doğum sayıları kabul edilebilir seviyelerdeyken insan ömrünün uzaması sebebiyle ölüm sıklığı mı azaldı? Bu seçeneklerin her biri ya da bazıları aynı anda geçerli denilebilir. Öncelikle düşünülmesi gereken ise yeryüzünde var olan ve dolayısıyla kendiliğinden üretim ile tüketime paydaş olan insan sayısını ifade eden nüfus konusunda yönetim sistemleri ile ekonominin yeterliliğidir. Bu konuya bazı istatistiklerle cevap arayalım.

Bir Ülkenin Gücü Nüfusuyla mı Ölçülür?

Bu soruya bu şekliyle evet diye yanıt vermek elbette mümkün değil. Öncelikle ülkelerin gücü ne anlama gelir sorusuna doğru bir tarif yapmak gerekir. Eski zamanlarda daha doğrusu Sanayi Devrimine gelene kadar insanların ihtiyaçlarının giderilmesi için gereken üretimlerin araçları daha çok insan gücüne bağlıydı. Diğer yandan savaşların ülkeler arasında doğrudan doğruya yaşandığı bu geniş zaman diliminde de asker sayısının çokluğu da belirleyici bir veriydi. Ancak o zamanlar bile gerek asker gerek üretimde yer alan insanların doğru yönetim ve yönlendirmeleri ile bir güçten bahsedilebilirdi. Sanayi devriminden bu yana özellikle de 20. Yüzyıl sonundaki bilişim teknolojilerinin geliştiği süreç sonrasında, otomasyon – makineleşme – yazılımın savunma dahil her alanda başat olmasıyla insan niceliğinden çok insan niteliği belirleyici bir hale geldi. Ülkelerin bir başka ülkeye karşı gücünden ziyade o ülkede yaşayan insanların, ihtiyaçlarına hızlı, ekonomik ve kaliteli biçimde ulaşmaları kriteri öne çıktı. Bu nedenle gelişmiş ülkeler, söz konusu “güç” anlayışlarını nitelikli ve kaliteli insan sayısının yüksekliği üzerinden geliştiriyorlar. Günümüzde ülke devletlerinin nüfus ile kurduğu ilişkide en önemli kriterler ise sosyal devlet anlayışı üzerinden olmalı. Sosyal devlet, sorumluluğunda olan yurttaşlara sağlayacağı temel hakları elde etmesi ve üretime katılan insanların asgari geçim kalitesini sağlayabilecekleri ekonomik ortama kavuşması ile mümkün. Bu noktada, insanların katkı sağlayacakları üretimin toplamının tüketim toplamına eşit veya fazla olması gerekir. Bu basit denklemin kurulduğu bir ortama bir de insanın sosyalleşme faktörü eklenmeli. Her iki durumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesi halinde bile nüfus artışının devamının bu durumu sürekli olarak sağlıklı tutabileceğinin garantisi yok. Eğitimde fırsat eşitliği, adil ücretlendirme, sağlık ve sosyal hizmetlerden eşit ve ücretsiz yararlanma için gereken bütçe, o devletin gelirlerine yani üretimden elde ettiği vergilere bağlıyken bunun sağlayacak personelin de niteliği yani eğitim – öğretim ve kültürü de belirleyici. Sonuç olarak salt nüfus artışı ve genç nüfusun oranının yüksekliği, tek başına bir anlam ifade etmezken gerçekçi, vizyoner ve üzerinde ortaklaşılmış bir plan yoksa toplumsal anlamda bir sorunu da ifade edebilir.

Dünya Nüfus Verileri

Dünya ülkelerinin nüfusları ile insan hayatını doğrudan etkileyen faktörlere ilişkin önemli istatistiklere bakalım şimdi. Yukarıda bahsettiğimiz 7,5 Milyardan fazla olan dünya nüfusunda en büyük pay herkesin malumu Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait. 2018 sonu ölçümlerine göre Çin, 1 Milyar 454 Milyonken ardından gelen Hindistan da 1 Milyar 352 Milyon nüfusa sahip. Yani, Çin ve Hindistan’da yaşayan insanların toplamı, dünyanın %36’sını oluşturuyor. 80 Milyon nüfusa sahip olan Türkiye, 242 ülke arasında 19. sırada. Avrupa’da Rusya ve Almanya’nın ardından en kalabalık 3. Ülke olan Türkiye için nüfusu yoğun ülke tanımlaması yapılabilir. İlk 20 ülke arasında Avrupa’dan sadece Rusya, Almanya ve Türkiye yer alıyor.     Rusya ve Türkiye’nin topraklarının önemli bir kısmının da Asya’da olduğu düşünüldüğünde ilk 20’de tek Avrupa ülkesi Almanya kalıyor. Fransa 67 Milyon, Birleşik Krallık (İngiltere dahil) 66 Milyon ve İtalya 61 Milyon nüfusla 21’den sonra sıralanıyorlar. Dünyada en az insanın yaşadığı ülke 50 kişinin yaşadığı Pitcairn Adaları, ada haricinde ise 801 kişi ile Vatikan, tam bağımsız egemen devlet olarak ise 9.945 nüfusla Nauru.  Ülkelerin kapladıkları alan üzerinden nüfus yoğunluklarına göre ise Makao ve Monaco’yu saymazsak en fazla nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 7.614 kişiyle Singapur. Türkiye bu alanda 102 kişi ile 104. Sırada yer alıyor.

BM Dünya Nüfus Günü 2019 Tema ve Mesajı

Son olarak pek de iç açıcı olmayan hatta acil çözüm bekleyen BM Nüfus istatistiklerine göz atarak Dünya Nüfus Günü 2019 teması ve mesajına bakalım. En önemli sorun açlık, yetersiz beslenme, temiz suya ulaşım gibi temel konulardaki eşitsizlik. Buna göre dünyada her 9 kişiden biri aç ve her 5 saniyede bir açlıktan dolayı bir çocuk hayata veda ediyor. 22-23 Milyon kişi, iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Her yıl iç savaş, çatışma, sağlıksız ortam ve trafik kazaları gibi nedenlerle yüzbinlerce kişi ölüyor. BM Genel sekreteri Antonio Guterres, yayımladığı mesajında “Dünya Nüfus Günü'nde bu sürdürülebilir kalkınma hedefinin nüfus artışı, yaşlanma, göç ve şehirleşme gibi demografik trendlerle yakından ilişkili olduğunu kabul ediyoruz.” dedi. İnsanın yeni nesiller üretmesinin o nesillere ve yaşayan herkese faydalı olduğu günler dileğiyle 11 Temmuz Dünya Nüfus günü kutlu olsun.

07.07.2021