Kalp Krizi Riski ve Tetikleyici Faktörler

Tüm vücuda kan pompalayarak ayakta tutan kalbin düzgün çalışması çok önemli. Bunun için kalp mükemmel bir kan kaynağına ihtiyaç duyuyor. Fakat kalbi kanla besleyen koroner arterler birçok sebepten ötürü tıkanabiliyor. Bu atardamarlar tıkandığında kalp kası, alması gereken oksijeni alamaz hale geliyor. Tüm bunların sonucunda kalp dokusu hasar almış olur. Damarlardaki tıkanma orada biriken kolesterol, yağ gibi maddelerden kaynaklanıyor. Maddelerin birikmesiyle plak adı verilen yapılar meydana geliyor. Zamanla plaklar çoğalır ve damarlar daralmaya başlar. Damarlardaki çatlaklarda oluşan pıhtılar damarların iyice daralmasına neden olur. Bunları yaşayan biri kalp krizi geçiriyor demektir.


Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?


Kalp krizi anında, en çok rastlanılan belirtilerden ilki göğüs kafesi ağrısı olarak biliniyor. Kriz anında göğsün ortasında bir ağrı oluşuyor. Bu ağrı birkaç dakika sürebiliyor. Ağrının üstüne nefes darlığı da hissetmeye başlıyorsunuz. Nefes darlığı ağrıdan önce de meydana gelebiliyor. Diğer bir belirti ise sırtta, omuzlarda, çenede veya boyun bölgesinde ortaya çıkan ağrılar olabiliyor. Bu ağrı kollarda ve midede de meydana gelebiliyor. Bunlara ek olarak bulantı, kusma, soğuk ter basması ve ani baş dönmesi gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Özellikle kadınlarda ise nedensiz ortaya çıkan ani yorgunluk atakları görülebiliyor. Mevcut şikayetleriniz azalmayıp artıyorsa da hemen en yakın sağlık kuruluşuna gitmeniz gerekiyor.


Kalp Krizini Tetikleyen Faktörler


Kalp krizini tetikleyen faktörler iki ayrı gruba ayrılıyor. Değiştirilemeyen riskler grubunda genetik yatkınlık, ileri yaş, cinsiyet, diyabet ve kişilik özellikleri gibi faktörler yer alıyor. Ailesinde önceden kalp rahatsızlığı geçirmiş olan biri riskli grupta yer alıyor. Genetik yatkınlık hala tartışmaların konusu olmaya devam ediyor. Bu gibi riskli kişilerin özellikle sigara kullanmaması büyük önem taşıyor. Ancak günümüzde kan tahlili sayesinde kişinin koroner kalp rahatsızlık riski saptanabiliyor. Araştırmalara göre kalp krizi erkeklerde daha sık görülüyor. Fakat, kadınların menopoz döneminde değişen hormonları onları da riskli gruba sokuyor. Kalp krizi riski erkeklerde 45 yaşından itibaren artmaya başlıyor. Kadınlarda ise risk 55 yaş ve sonrasında artıyor. Damar tıkanıklığı bulunan şeker hastalarında kalp krizi daha sık görülüyor. Birçok hastalığın risk grubunda yer alan şeker hastaları, kalp krizi riski de taşıyorlar. Verilere göre kişinin yaşadığı stres seviyesi kalp krizi riskiyle doğrudan orantılıdır. Stresli olduğunuzda kanınızdaki adrenerjik hormonların fazla salınımı tansiyonu yükseltiyor. Yüksek tansiyon da kalp krizini beraberinde getiriyor.

 

Değiştirilebilen risk faktörlerine gelirsek bunun en başında sigara yer alıyor. Sigara içenlerde kalbe giden oksijen azalmaya başlayınca kan basıncı ve kalp hızı artıyor. Bunun sonucunda kan pıhtılaşması meydana gelir. Sigara, ortadan kalkması gereken ana risk faktör olarak kabul ediliyor. Günümüzdeki en büyük sorunlardan biri olan obezitede kişideki kalp krizi riskini arttırıyor. Vücut ağırlığınızın %10’luk kısmının gitmesi bile kalp krizi riskini azaltıyor. Obezite kan damarlarında işlev bozukluğuna ve damar sertleşmesine yol açıyor. Hastalığın kökenine inip ona göre bir tedavi planı oluşturulması gerekiyor. 

 

Genetik faktörler gibi, değiştirilemeyecek faktörlerin yanı sıra hayatınızda değişiklikler yaparak kalp krizi riskini azaltabilirsiniz. Sağlıklı beslenme ve egzersiz kalp krizini azaltmada oldukça etkili değişimlerdir. Düzenli olarak egzersiz yaptığınızda vücudunuzdaki yağ oranı azalıyor. Yüzme, basketbol ve bisiklet gibi vücudunuzu hareket ettirecek sporlar yapmak sağlığınıza iyi gelecektir. Eğer sigara kullanıyorsanız sigarayı bırakmanız mantıklı bir adım olacaktır. Aynı zamanda sağlıklı beslenerek kolesterolün ve tansiyonun yükselmesini önlemiş oluyorsunuz. Unutmamalısınız ki riski olabildiğince azaltmak sağlıklı bir yaşamdan geçiyor.

25.02.2023